BAZI KİTAPLAR
Tuncel Yılmaz
Bazı kitaplar var ki yaşamımızın hangi döneminde okusak o zamanki bilgi ve deneyimlerimiz doğrultusunda hitap ediyor bizlere. Lise yıllarında okuduğumuzda yalnızca içerisindeki aşk konusu dikkatimizi çekerken biraz daha ilerleyen yaşlarda aynı romanda anlatılan toplumsal ilişkiler, belki bir sonraki okumamızda ise anlatılan günün dünyası doğrudan ilgi alanımıza giriyor.
Edebiyat biraz da bu değil mi? Çok kitap okuyanlara sıklıkla sorulan iki soru vardır. Birincisi, bu kadar çok kitabı gerçekten okuyup okumadıkları, diğeri de aynı kitabı birden fazla defa okumaktan ne anladıklarıdır. Birinci sorunun değilse de ikincisinin yanıtı işte yukarıdaki paragrafta anlattıklarımda açıkça görülüyor. Kaliteli edebiyat bireyin yaşına göre anlatılanın yeniden şekil almasıdır biraz da. Aynı şey şiir için de geçerlidir. Kaliteli şiir, her okurun zihninde birbirine yakın bile olsa farklı çağrışımlara neden olacaktır. Romanda biraz daha geçerlidir anlatmaya çalıştığımız.
Bu tür romanlara örnek olarak Reşat Nuri Güntekin’in yazdıkları gösterilebilir. Çalıkuşu’nu okumayan, en azından romanda anlatılanları bilmeyen yok gibidir. İlk gençlik çağındaki okurlar, bu kitaptaki aşkı daha çok önemser genellikle. Biraz daha ileri yaş ve eğitim düzeyindekiler ise bambaşka bir düzlemden yaklaşacaklar; dönemin toplumunu, günün şartlarını ve anlatılan yılların aydınları ile toplumun geri kalanının nasıl anlatıldığına yoğunlaşacaklardır. Reşat Nuri’nin hemen hemen tüm romanları için geçerlidir bu durum. Birçok okur tarafından anlaşılamamış, hakkıyla tanınamamış olsa da Reşat Nuri’nin özelliği asıl olarak toplumu anlatmış olmasındadır. Bunu yaparken akıcılığı sağlamak için farklı temaları kullanması, o ikincil unsurların asıl öğeler gibi düşünülmesine neden olmuştur. Hazır uzunca bir bayram tatilindeyken bayram ziyaretlerimizden arta kalan zamanlarda burada anlatmaya çalıştıklarımı da düşünerek yeniden bir Reşat Nuri Güntekin romanı okusak iyi olmaz mı?
Yorumlar
Kalan Karakter: