Geleneğin Devamı: Kuşlar Köyü Mezarlığı
Mustafa Altınbaş
Önceki yazımızda Hacıisalar köyünde yer alan Osmanlı dönemi mezar taşlarını incelemiştik. Bu yazımızda ise Hacıisalar köyünün komşusu olan ve tarihî olarak da hemen hemen aynı yüzyıllara tarihlenen Kuşlar köyü mezar taşlarını inceleyeceğiz.
Günümüzde Dağmarmara coğrafyası içerisinde kalan Kuşlar köyü, Dağmarmara Yaylası’nın eteklerine sarkan yerleşimi ile tam manasıyla bir yörük-Türkmen havasına sahiptir- ki yapılan araştırmalar neticesinde konar-göçer yaşantının yakın döneme kadar devam ettiği anlaşılmaktadır.
Kuşlar köyü tarihi kayıtlarda ilk defa 1831 yılına ait nüfus defterlerinde geçmektedir[1]. Ancak köy mezarlığında bulunan Osmanlı dönemi mezar taşındaki bilgilere göre köyün tarihi bir asır daha geriye götürülebilir. Ayrıca mezarlıkta bulunan kayrak mezar taşları da göz önüne alınırsa bölgedeki yerleşim tarihi daha da eskiye götürülebilir.
Kuşlar köyünün mezarlığı Hacıisalar mezarlığının karşısında yer alır. Köy halkının verdiği bilgilere göre önceden Hacıisalar mezarlığı, her iki köy tarafından ortaklaşa kullanılsa da sonrasında mezarlıklar ayrılmıştır. Köyün mezarlığı altı dönüme yakındır ve Kuşlar arazisi üzerinde 101 ada 269 parsele konumlanmaktadır.
Türk plastik sanatı açısından bakılacak olursa, kayrak mezar taşları, Orta Asya’da VIII. yüzyıldan itibaren kullanılmaya başlanmıştır ve Türkler mezar taşlarına kayrak taşı demektedir[2]. Bazı araştırmacılar bu tür yazılı veya yazısız kayrak mezar taşlarının Karahanlılar döneminde ortaya çıktığını yazmaktadır. Bu görüş daha çok Türklerin İslamiyet öncesi defin kültü ve ilk dönem mezar taşları ile alakalıdır. Bilindiği üzere İslamiyet’in Türkler arasında yayılmadan önceki mezar taşları balbal denilen plastik eserlerdir. Araştırmacı yazar Vyatkin, Karahanlılar’ın İslamiyet’i kabul etmesinden sonra taş babaların yani balbalların İslamî gelenekler ile yoğrularak kayrak taşlara evrildiğini ve beylikler döneminde bu tür taşların ön plana çıktığını yazmaktadır.
Bahsedilen taşların yanında bizim bu makalede ele alacağımız yedi mezar taşı bulunmaktadır. Bunlardan beşi Osmanlı dönemine, biri Osmanlı-Cumhuriyet yani geçiş dönemine, sonuncusu ise Cumhuriyet dönemine aittir.
Taşların formuna bakıldığında biri haricinde hepsi erkek mezar taşıdır. Bahsedilen taşlar dikdörtgen prizmal bir gövdeye sahiptir. Taşlara morfolojik yani insan biçimi verilmiştir. Erkek mezar taşlarından Yusuf oğlu Mustafa ve Mustafa oğlu Ali Oruç’un tepeliği hamîdi fes olarak geçen yayvan, diyagonal, tacından dip kısmına doğru genişleyen sağ imameli başlıktır. Ahmedoğlu sülalesinden Halil oğlu Hafız Abdullah Efendi’nin mezar taşı ise mecîdi fes olarak bilinen daha kısa ve tacından dibine doğru elipsi bir görünüme sahip başlıktır. Arab Mustafazâde Hafız Muhammed’in mezar taşında ise lamelif, kafesî destarlı sarık olarak nitelendirilen; klasik dönemde yeniçeri ağaları, sonrasında ise devlet görevlileri tarafından kutlanılan başlık türü görülmektedir.
Cumhuriyet dönemine ait Mustafa oğlu Ali Oruç’un mezar taşı ise ilçedeki mezar taşları arasında en özgün bezeme örneğine sahiptir. Şahidenin boyunluğunda solda; bir tabanca tüm mekanizması ile ele alınmıştır. Sağda ise bir cep saati benzemesi dikkat çeker. Taşta yer alan bilgilere göre merhum 10.02.1955 tarihinde vefat etmiştir. Boyunluk kısmında yer alan cep saatinde ise merhumun ölüm tarihine binaen akrebin yüzü saat 10 yönüne, yelkovanın yüzü ise 2 yönüne bakmaktadır. Ayrıca tabanca benzemesi ise merhumun bir avcı, nişancı veya silahla öldürüldüğüne atıfta bulunmaktadır.
Halil oğlu sülalesinin kerimesi yani kızı olan Fatma’nın mezar taşında tepelik sivri kemerle son bulur. Şahidenin tepeliği ise barok etkili ‘C’ kıvrımlara sahip palmet motifi ile bezenmiştir.
Kuşlar köyünde gerçekleştirdiğimiz alan araştırmasında karşımıza çıkan en eski mezar taşı, H. 1111/ M. 1700 yılına aittir. Osmanlı dönemine tarihlenen en geç mezar taşı ise H. 1339/ M. 1921 yılına aittir. Ayrıca Yusuf oğlu Mustafa 1934 yolunda vefat etmesine rağmen şahidenin kitabeliği Osmanlı Türkçesi ile ele alınmıştır. 1928 harf inkılâbının ardından bahsi geçen taşın gerek eski harflerle gerekse Arapça olarak Miladi tarih düşülmesi ile oldukça ilginç bir örnek olup ender rastlanan türdendir.
Mezarlığın kendine has diğer bir özelliği de mezar taşı tipolojisinin gelişim sürecini içinde barındırmasıdır. Fetih dönemi, Klasik Osmanlı, Batılılaşma, Geç Osmanlı, Geçiş dönemi-Erken Cumhuriyet tipolojileri hep birlikte tek bir mezarlık alanında görülmektedir. Bu durum, tekil mezar taşı örneklerinin yanında tarihî bir alan olarak mezarlıkların değerini ortaya koymak bakımından da güzel bir örnektir.
Taşların transkripti aşağıdaki gibidir:
1-Âh-Mine’l-Mevt
Ahmed oğlu Hasan
Ruhuna fâtiha
Sene 1111/1699-1700
2-Sene 1339/1920
Kız idim gelin oldum allar pullar giymeden
Takdir-i hüdâ böyle yazmış bilmedim
Şu fani dünyada tûl-u ömür sürmedim
Haliloğlu kerimesi
Fatma ruhuna fâtiha
İsmail zevcesi
3-Âh ile zâr kılaram gençliğime doymadım
Şu fâni dünya da tûl-u ömür sürmedim
Derdime derman aradım bir ilacım bulmadım
Yusuf oğlu Mustafa ruhuna
El-fâtiha
Sene 1934
4-Hüve’l-Bâkî
Ahmed oğlu Halil
Oğlu Hafız Abdullah Efendi
Ruhuna fâtiha
Sene 1324/1906
5-Âh-Mine’l-Mevt
Merhum ve mağfur
Abdaloğlu Hacı
Muhammed ruhuna
El-fâtiha
Sene (Gömülü)
6-Âh ile zâr kılarım gençliği-
me doymadım
Şu fâni dünyada
Bol ömür sürme-
dim derdime çare
bulamadım
10.02.1955
7-Hüve’l-Hayyü’l-Bâkî
İlâhi ravza-i cenan eyle
makamın
Arab Mustafazâde
Merhum Hafız Muhammed ruhuna
Fâtiha Sene 1229/1813
[1]GÖKYAYLA, Mehmet, (2022), “Kırsal Alanın Tarihi ve Kuşlar Köyü”, Yankı Gazetesi, 15 Kasım, Turgutlu.
[2]RUSTAMOVA, Muhlisahan, (2022), “Orta Asya’da Erken İslâmi Dönem Mezar Taşları”, Anasay, S:21, s. 270.