ALBERT KAHN ARŞİVİNDE TURGUTLU YAPILARI VE TAHRİBATLAR
Mustafa Altınbaş
Bir şehrin tarihî kıymeti, içinde bulundurmuş olduğu dinî/sivil mimarî ve ören yerleri ile doğru orantılı olarak gelişmektedir. Nitekim günümüzde dahi önemli yerleşim birimleri bu esas çerçeve üzerine şekillenmiştir. Yerel tarihçiliğin en büyük payandalarından biri de yukarıda bahsettiğimiz gibi, şehrin ‘ana taşınmaz belleği’ olan dinî ibadethaneler ve kamu yapılarıdır. Bahsi geçen yapıların tespiti ise gerek tarihçiler gerekse sanat tarihçiler tarafından yapılan literatür taramaları, yapının mimarî ve bezek üslubu gibi bir takım çalışmalar neticesinde ortaya çıkarılmaktadır.
Sanat tarihçiler tarafından yapılan literatür taramasının içinde en verimli bilgi tüzüğü fotoğraf, kartpostal ve resim gibi kaynaklardır. Kaynaklar sayesinde yapıların zamanla geçirmiş olduğu değişimler, tadilatlar, yapının tarihçesi, mimarî kronolojisi ve morfolojisi ortaya çıkarılabilmektedir. Özellikle fotoğraflar anlık görüntüyü verdiği için araştırmacıların büyük önem verdiği kaynaklardan biridir. Ancak teknolojik bir makine ile çekilen ilk fotoğrafın 1826-27 yıllarına ait olması hasebiyle bu tarihten önce inşâ edilen yapıların dönemsel görüntülerine ulaşmak mümkün olmadığından arkeolojik, epigrafik ve diplomatik kaynaklar da önemli bir kapsama alanına sahiptir.
Turgutlu’nun -günümüzdeki bilgilerle- bildiğimiz en eski fotoğrafı ise miladi 1875 yılına ait bir genel görünümdür. Yaşadığımız şehrin maalesef bu tarihten öncesine dair herhangi bir görsel kaynak (kartpostal, resim, fotoğraf) bulunmamaktadır. Turgutlu hakkında en detaylı tarihî fotoğraflar ise Albert Kahn arşivinde yer alan 1922 yangını sonrasındaki şehir harabesinin görünümleridir. Arşivde Turgutlu ile alakalı toplam on yedi fotoğraf ve iki video kaydı bulunmaktadır. Video kayıtları şehrin tam bir panoromasını göstermektedir. Fotoğraflar ise dönem için tam bir profesyonellikle çekilmiş; hem şehrin kültürel varlıkları hem de dönemin sosyolojik yapısı hakkında bizlere önemli veriler sunmaktadır.
Albert Kahn ve Gezegen Arşivi Projesi
3 Mart 1860 Fransa doğumlu olan Albert Kahn yaşadığı dünyaya romantik yaklaşan entelektüel bir işadamıdır. Başlatmış olduğu ‘Gezegen Arşivleri’ projesi ile büyük ilgi toplayan Kahn, ‘Avrupa’dan ayrılmazsanız Avrupa’yı anlayamazsınız’ diyerek kendiyle birlikte çevresini de bu işe sürüklemiştir. Projeye ilk önce kendisi, şoförü ve yardımcısı ile başlamıştır. Sonrasında ekibi daha da genişleterek on bir kişilik bir uzman kadrosunu görevlendirmiştir.[1] İlk yaptığı seyahatler, Avrupa içi seyahatler olsa da ardından Japonya ve buradan da Asya kıtasına yönelmiştir. Bu süreç içinde I. Dünya Harbi ortaya çıkmış ve seyahatlerini savaşın yaşandığı coğrafyalara taşımıştır. Harbin çıkması ile birlikte Kahn, ‘insan yaşamını’ baz alarak Gezegen Arşivleri projesini geliştirmiş; başlatılan bu proje ile sadece görsel bir arşiv bırakmak ile kalmayıp toplumların yaşam biçimi, coğrafya, kültürel envanter ve hatta antropoloji alanına kadar bir çok çalışmanın yapılmasına öncülük etmiştir.
Kahn’ın Gezegen Arşivleri projesi için Ortadoğu topraklarına da çalışanlar göndermiştir. Kahn’ın Ortadoğu’ya gönderdiği fotoğrafçı Frederic Gadmer, kameraman ise Lucien de Saint’tir.[2] Anadolu coğrafyasını da gezen bu iki şahıs çekmiş oldukları fotoğraf ve videolarla büyük bir arşiv oluşturulmasını sağlamışlardır. Bahsi geçen yıllarda otokrom teknik henüz yeni bir teknoloji olmasına rağmen çekmiş oldukları fotoğraflarla büyük bir arşiv oluşturmayı başarmışlardır. Nitekim Gezegen Arşivleri çalışması, günümüzde dahi anıtsal eserlerin korunması kapsamında büyük bir öneme sahiptir.
Savaşın bitmesinin ardından Frederic Gadmer’in İstanbul’da bulunması da yeni Türkiye için aslında çok önemli bir yere sahiptir. Çünkü harpten sonra Kahn sadece harbin sonuçlarını görmek ve bunu arşivlemek amaçlı Gadmer’in yanına Camille Sauvageot’u da göndermiş ve Ege coğrafyasının arşivlenmesini istemiştir.[3] Camille Sauvageout İstanbul’a 1922 yılında gelmiştir. Süreç Batı Anadolu coğrafyasının tamamen bir kargaşa içerisinde olduğu dönemdir. Yunanlılar Türk ordusu tarafından ağır bir yenilgiye uğratılmıştır. Ancak geride yıllarca unutulamayacak bir tahribat bırakmışlardır. İşte tam bu dönemde iki fotoğrafçı Batı Anadolu topraklarını arşivlemek üzere yola çıkmışlardır.
Kahn’ın arşivleri dönem itibari ile iki şekilde değerlendirilmektedir. Bunlardan ilki beşeri arşivdir. Bu arşivde genellikle coğrafya, doğal oluşum, anıtlar, mimarî eserler gibi daha çok kültürel faktörler ön plana çıkmaktadır. İkinci tema ise daha çok politik arşivdir. Dönem içerisinde öne çıkmış şahsiyetlerin fotoğrafları da mevcuttur. Nitekim Gadmer ve Sauvageot’nun çekmiş olduğu fotoğraflarda yalnızca coğrafya ve anıt görselleri değil; Mustafa Kemal Atatürk gibi önemli şahsiyetler de görülmektedir.
Gezegen Arşivleri’nde Turgutlu Yapıları
Gadmer ve Sauvageot’nun Ege’de çekmiş olduğu fotoğraf arasında Manisa ve ilçelerinin de fotoğrafları mevcuttur. Bunlar Yunanlıların arkalarında bırakmış oldukları tahribatlar hakkında birinci dereceden kanıt sunmaktadır. Arşiv içerisinde Turgutlu hakkında da görseller bulunmaktadır. Özellikle şehrin yangın sonrasındaki harabe görüntüsü kâbus niteliğindedir. Şehir tamamen moloz yığınları ile doludur.
Fotoğrafçılar Turgutlu’ya muhtemelen 1923 ocak ayının ortalarında gelmişlerdir. Turgutlu’da çekim yapan ise muhtemelen Camille Sauvageot’tur. Çünkü Gadmer’in Alaşehir ve İzmir’de çekmiş olduğu fotoğraflarda otokrom teknolojsini kullanmış olduğu açıkça belli olmaktadır. Gadmer’in fotoğrafları genellikle bir resim havası veren tat içermektedir. Gerçeklikten uzak kontrastlarda çekilmiş oldukları fark edilmektir. Turgutlu fotoğrafları daha mat bir konjektürde ve daha mat niceliklere sahiptir.
Turgutlu’da büyük yangının ardından henüz üç buçuk ay geçmiştir. Görüntülerden halkın bitap bir halde olduğu anlaşılmaktadır. Dışarıda sefalet içinde yaşamaktadırlar ve başlarını sokacakları sınırlı sayıda bina bulunmaktadır. Sivil yapıların yanında idarî yapılar da neredeyse tamamen yok olmuştur. Görüntülerden anlaşılacağı kadarı ile ayakta kalmayı başarabilen şehrin sadece bazı dinî yapılarıdır. Çekilmiş olan video kayıtlarından anlaşıldığı kadarıyla şehir kâgir ve ahşap konutlar ile bütünleşik durumdadır. Birbirine çok sık olan yapılar topluluğu ile çevrili olan şehir merkezi bir yangınla birlikte kısa bir sürede tamamen yok edilmiştir.
Şehrin Genel Görünümü
Gezegen Arşivleri projesinde şehrin genel görünümü ile alakalı bir video ve iki de fotoğraf mevcuttur. Video Pazar Cami’nin minaresine çıkılarak panoroma şeklinde bir çekim yapılmıştır. Fotoğraflar ise yine aynı bölgeden şehrin kuzeydoğu ve güneydoğusuna doğru dönülerek çekilmiştir. Fotoğraflara göre şehrin sivil yapıları ağırlıklı olarak kâgir malzemeden inşa edilmişlerdir. Sivil yapılar arasında dikkat çeken ana malzeme ise beden duvarlarından kerpiç-taş karışımıdır. Daha yeni olan yapılarda yer yer tuğlanın da kullanıldığı görülmektedir. Yapıların planı hakkında net olarak bir genelleme yapılamasa da yıkıntılardan anlaşılacağı kadarı ile tipik hanaylı ev mimarîsinde oldukları söylenebilir. Birbirine bitişik düzende inşa edilen bahçe düzenlemeleri dikkat çekmekle birlikte konutlar arasındaki mahremiyet tek duvardan ibarettir. Yapıların ön cephesi bahçe peyzajı olarak görülmekle birlikte bahçenin arka tarafında ahır ve işlevsel yapılar bütünlüğü dikkat çekmektedir (Şekil 1).
Şekil I: Hanaylı sivil konut planı. Çizim: Dilara Bahçalı[4]
Fotoğraftan anlaşılacağı üzere yapıların üst örtüsü ahşap malzeme kullanımı ile inşa edilmiştir. Bu durum konutların kısa bir sürede tamamen yok olmalarına yol açmıştır. Nitekim görüntülerde fark edileceği üzere yapılar neredeyse beden duvarları da dâhil olmak üzere tamamen çökmüşlerdir. Yapılar, üstte de belirttiğimiz üzere ön cephede hayatlı ya da merkezî hayatlı bir plana sahiptir ve ekserisi tek katlı şemada inşa edilmiştir (Fotoğraf 1). Üst örtü sistemi çoğunlukla kırma çatıdan ibaret olmakla beraber toprak damlı düz örtü (çatı) de kullanılmaktadır (Fotoğraf 2).
Fotoğraf 1: Albert Kahn, Gezegen Arşivleri, Pazar Camii Minaresinden Şehrin Güneydoğusuna Bakış[5]
Fotoğraf 2: Albert Kahn, Gezegen Arşivleri, Sinagog'un Cepheden Görünümü, Tek Katlı Mimari İzleri[6]
Şehrin genel görünümüne bakıldığında yerleşimin temel bir plan üstüne kurulu olmadığı görülmektedir. Yolların düzensizliği ilçede belli bir imar düzeninin olmadığını kanıtlamaktadır. Ayrıca sokaklarda (yer yer) bölgesel malzemeler kullanılarak doğal yollar yapıldığı görülmektedir. Şehir içi yerleşim sık düzenlenmiş olmakla birlikte kerpiç yapıların ön cephede bir bütün oluşturdukları görülmektedir.
Devam edecek…
[1] Nezaket Tekin, “Albert Kahn’ın “Gezegen Arşivleri” Projesinin İçeriği ve Önemi”, Dokuz Eylül Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, 5(1), s.50.
[2] Nezaket Tekin, “Albert Kahn’ın “Gezegen Arşivleri” Projesinin İçeriği ve Önemi”, Dokuz Eylül Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, 5(1), s.53.
[3] Nezaket Tekin, a.g.m., s. 58.
[4] Dilara Bahçalı, “Mekansal Bir Terimin Tanımlamasında Yöresel İfade ve Kullanım Farklılıklarının Etkisi: “Hayat””, Avrasya Terim Dergisi, 8 (1), s. 25, 2020.
[5] Albert Kahn Dijital Fotoğraf Arşivi, https://albert-kahn.hauts-de-seine.fr/les-collections/ressources-documentaires/les-collections-en-ligne, Erişim Tarihi: 25.09.2023.
[6] Albert Kahn Dijital Fotoğraf Arşivi, https://albert-kahn.hauts-de-seine.fr/les-collections/ressources-documentaires/les-collections-en-ligne, Erişim Tarihi: 25.09.2023.