SANAT TARİHİ AÇISINDAN KAYMAKAM ŞAKİR BEY (ÇAKICI) CAMİİ
Mustafa Altınbaş
Turgutlu halkının nezdinde ‘Çakıcı’ olarak hafızalara kazınan Kaymakam Şakir Bey Camii, Acarlar Mahallesi 295 ada 7 parselde yer almakta ve toplam 1,702 metrekarelik bir alanı kapsamaktadır. Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü parsel sorgulama sisteminde ibadethane, iki dönüme yakın olsa da günümüzde alanın çoğunluğu bahçeden çeşitli işlevsel kullanım alanlarına evrilmiştir.
Gerek üslup gerekse üstünde yer alan kitâbeden yapının 20. yüzyılın başlarında tamamlandığı anlaşılmaktadır. Ancak ibadethanenin talihi pek yaver gitmemiş ve 1922 yangınında büyük olasılıkla önemli tahribata uğramıştır. Caminin günümüzdeki durumuna bakıldığında yangından sonraki süreçte gerçekleştirilen onarımlar kolaylıkla fark edilmektedir.
Çakıcı Camii’in yapımı ve bânisi hakkında halk arasında çeşitli anlatımlar olduğu gibi ibadethane hakkında çeşitli kaynaklarda da bilgiler mevcuttur ancak bu bilgilerin gerçeğe uygunluğu soru işaretleri taşımaktadır. Konuyla ilgili bahsi geçen bu kaynaklar ve anlatımlara Mehmet Gökyayla’nın Yankı gazetesinde yayınlanan makalesinden ulaşabilirsiniz.[1]
Cami ilçe merkezindeki sekiz adet kırma çatılı ibadethaneden biri olmakla birlikte örtü sistemi ahşap malzemeden meydana gelmektedir. Yapı dıştan tamamen sıva ile kaplı olduğu için malzeme çeşitliliği tespit edilememiştir. İbadethane, doğu batı eksenli olarak kareye yakın dikdörtgen bir plana sahiptir. Ancak bu plan günümüz görünümünde olmakla beraber harim yani ana ibadet mekânı kareye yakın bir şematik düzen içerisindedir. Yapının batı cephesi muhtemelen yangın sonrasında gerçekleştirilen tadilatlarda genişletilmiştir. Günümüzde batı cephede yer alan dikdörtgen planlı ibadet mekânı dıştan bakıldığında camiden ayrı bir görünüme sahiptir. Yapının güney ve doğu cepheleri orijinal mimarî formunu korurken batı ve kuzey cephelerin ise çeşitli onarımlardan geçtiği fark edilmektedir. Bunlarla birlikte yapının kuzeydoğusunda yer alan minare de yapı hakkında bazı çıkarımlar yapmamızı sağlamaktadır. Minarelerin aslında çoğunlukla batı cephe ekseninde konumlandığı düşünüldüğünde Çakıcı Camii ya müceddeden yani tamamen yeni baştan yapıldığını düşündürmekte ya da minarenin sonradan imar yapısı veya ibadethanenin işlevselliğine istinaden konumlandırıldığını düşündürmektedir. Nitekim çeşitli sözlü anlatımlardan ve fotoğraflardan elde edilen bilgilere göre ibadethanede 20. yüzyılın ortalarına kadar herhangi bir minare olmadığı ya da belki de çok küçük bir minarenin mevcut olduğu anlaşılmaktadır.
Camii geçmişte doğu batı eksenli bir şemaya sahipken çeşitli onarımlarla ana ibadet mekânı uzatılarak ekleme yapılmıştır. Ana ibadet mekânında yer alan batı cephenin bir kısmı genişletilerek eski mimarî formu cepheye uygulanmaya çalışılmıştır ancak bunun çok da başarılı olmadığı görülmektedir. Güney ve doğu cephelerde yer alan yuvarlak pencereler orijinal bütünlüğünü koruyorken kuzey ve batı eksenlerde çeşitli oynamalara maruz kalındığı görülmektedir.
Yapının son cemaat mahalli dört birimli bir düzene sahip olmakla birlikte mahallin 90’lı yıllarda kapatıldığı düşünülmektedir. Yapının kuzey duvarında yani giriş ekseninde yer alan beden duvarı içinde yivli sütunlar yer almaktadır. Bu sütunlar aslında mahallin daraltıldığını bize kanıtlamaktadır. Ayrıca batı eksende yer alan ve caminin asıl sınırını belirten sütun örneği de batı cephenin ekleme olduğunu kanıtlar niteliktedir. Son cemaat yerinin güneyinde yer alan ibadethanenin ana giriş kapısının iki yanında kavsarası yarım daire formlu iki adet yarım mihrap göze çarpmaktadır. Mihraplar ana ibadet mekânına geçişi sağlayan kapıyı arasına almıştır. Kapının çevresini alçı bordürler sarmaktadır. Kapının üstünde yer alan bordürün tepesinde dikdörtgen bir levha içerisinde yer alan ibadethanenin kitabesi bulunmaktadır. Kitabe de yer alan bilgiler ise şu şekildedir:
“Veli nimet bi nimetimiz padişahımız Gazi Sultan Abdülhamid Han-ı sani efendimiz hazretlerinin saye-i hümayun-u
Mülükanelerinde Kasaba’da Kaimmakam-ı Şakir Bey Efendi tarafından müceddeden ebna ve inşa edilmiştir.
Barek Allahü pek güzel Şakir Bey’in bu camiyi
Hasbeten’lillah müessesdir bina-i nafii
Nezd-i baride olur şayeste-i hüsnü kabül
Yaptı bir cami ki hoşnut etti ruh-u şariî
Hayra davet eyleye ve yad eyler ânı ihvan-ı din
Secdeğah oldukça bu hayrat kaddese âm-i
Bir müezzin, mahvele çıktı dedi tarihi tâm 1325”/(1907)[2]
Kitabenin sağında ve solunda S kıvrımlı içinde gülbezek formu bulunan alçı süslemeler dikkat çekmektedir. Yine kapının iki yanında yer alan alçı sütunvari süslemelerin tepeliklerinde gülbezek formlarının iki yanını iki adet kenger yaprakları bezemektedir.
İbadet mekânına girişi sağlayan ana kapı basık kemerli bir düzene sahip olmakla birlikte kemerin kilit taşı üstünde ay-yıldız formu görülmektedir. Bu durum, ustanın ileri düzeyde bir taş işçiliğine sahip olduğunu belirtmektedir. Kapıdan ana ibadet mekânına giriş sağlandığında bizi kare bir şemaya sahip olan harim karşılamaktadır. Harimin kuzey cephesinde dört adet paye ile kadınlar mahfili düzeni dikkat çekmekle birlikte mahfilin sonradan eklendiği dış görüşten anlaşılmaktadır. İbadet mekânının güneyinde üç adet yuvarlak kemerli pencere bulunmakta ve bunların ikisinin yapının orijinalinde yer alan aydınlatıcı unsurlar olduğu görülmektedir. Yine yuvarlak kemerli pencerelerin hemen üstünde üç adet gül pencere bulunmakla beraber bunlardan bir tanesi diğerlerine nazaran orantısız ve biçimsiz durmaktadır. Doğu cephede yapının orijinalinde olduğu gibi iki adet yuvarlak kemerli pencereler görülmekle birlikte bunların üstünde yer alan gül pencereler yine dikkat çekmektedir. Batı cephede ise düzen neredeyse tamamen bozulmakta ve diğerlerine nazaran tamamen orantısız boyutlardaki pencere düzeni tekrar edilmiştir. Harimin güneybatısında bir minber güneydoğu köşesinde ise bir kürsü yer almaktadır. Yapının kuzey cephesinde yer alan pencere düzeni diğerleri ile aynı şematik forma sahiptir.
İbadethanenin örtü sistemi ahşap malzemeden olmakla birlikte ana eksende kare göbek içinde sekiz kollu bir yıldız bezemesi göze çarpmaktadır. Kare göbeğin kenarlarında kıvrımlı bitkisel dallar göze çarpmakla birlikte barok etkiler sezinlemektedir. Yapının tarihine binaen sekiz kollu yıldızın dönem içerisindeki Osmanlı Padişahı II. Abdülhamid’i temsilen yapıldığı söylenebilir. Ayrıca ana ibadet mekânını çepeçevre saran bordür bulunmaktadır. Bordür üstünde nesih stille yazılmış Ayet-el Kürsi hattı dikkat çekmektedir. Hat, batı eksene eklenmiş bölmeye sonradan uzatılmış ve yapan ustanın aynı kişiler olduğu görülmektedir. Batı cephede yer alan bordürün harime nazaran daha geniş tutulduğu da göze çarpmaktadır.
Yapının kuzey ekseninde yer alan minaresi kare kasnak üzerine oturtulmuş tek şerefeli bir forma sahiptir. Yapının çevre alanı hakkında bize önemli bilgiler sunan minare yapıya sonradan eklendiğini düşündürmekle birlikte cami alanının günümüz Piyaleoğlu Caddesi’ne doğru belirli bir alanı kapladığını da kanıtlamaktadır.
Tüm bu özellikleriyle Kaymakam Şakir Bey Camii, tarihi ve niteliği bakımından ilçenin öne çıkan dinî mimarî örneklerinden birisi olarak varlığını sürdürmektedir.
[1] Mehmet Gökyayla, “Kaymakam Şakir Bey Camii mi Çakıcı Camii mi?”, https://www.turgutluyanki.com/yazarlar/mehmet-gokyayla/kaymakam-sakir-bey-camii-mi-cakici-camii-mi/135/, Erişim: 21.09.2023 Saat:
[2] Mehmet Gökyayla, “Kaymakam Şakir Bey Camii mi Çakıcı Camii mi?”, https://www.turgutluyanki.com/yazarlar/mehmet-gokyayla/kaymakam-sakir-bey-camii-mi-cakici-camii-mi/135/, Erişim: 21.09.2023