MÜZELER VE TARİHÎ ESERLER
Son yıllarda Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bazı faaliyetleri gerçekten de takdiri hak ediyor. Bunlardan birincisi, bir zamanlar çeşitli şekillerde yurtdışına kaçırılmış olan tarihî eserlerin iadesine dair yürütülen süreçler, bir diğeri de arkeolojik kazı süreçleri ile ilgili olarak bakanlığın gerçekleştirdiği yenilikler olarak karşımıza çıkıyor.
Özellikle kazı süreçlerine verilen desteğin arttırılması yönündeki çalışmaları anmamız yerinde olacaktır. Dünyanın birçok ülkesinde ilgili devlet kurumları tarafından verilen kazı izinleri belirli sürelerle sınırlıdır. Örneğin Mısır’da yürütülen bir arkeolojik çalışma için her yıl birkaç hafta ile birkaç ay arasında değişen süreler için izin alınabilir. Kısa süre öncesine dek Türkiye’de de durum aynıydı. Hal böyle olunca zaten çok hassas bir şekilde yürütülmesi gerektiği için bitmek bilmeyen, on yıllara yayılan kazı çalışmaları iyice bitirilemez bir duruma geliyordu.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın aldığı kararla önce sınırlı bazı alanlarda, bu yıldan itibaren çok daha fazla kazı alanında kazı sezonları birkaç aydan on iki aya çıkarıldı. Yani artık bu alanlardan birisinde yürütülmekte olan bilimsel kazılar, yıl boyunca devam edebiliyor. Ayrıca her kazı için kendi üniversitelerimizden kazı başkanlarının tercih edilmesi ya da yurtdışı ekipler eliyle yürütülen kazılarda da bir Türk akademisyenin sürece yönetici olarak katılması gibi kurallar getirildi.
Bunları birarada düşününce ortaya çıkarılan arkeolojik buluntular ve tarihî eserler de birden artmaya başladı. Haliyle müzelerimizde sergilenebilecek eser sayısı her geçen gün biraz daha artıyor. Kısa süre içerisinde zaten müthiş zenginliklere ev sahipliği yapan müzelerimizin envanterleri daha da zenginleşecek. Bakanlığın bu uygulamalarını, kazılara verilen desteklerin çok büyük ölçüde arttırılmasını takdir etmemek mümkün mü? Emeği geçenlerin ellerine sağlık, demekten başka yapacak birşeyimiz yok. Sağ olsunlar…
Yorumlar
Kalan Karakter: