YEREL YAYINLAR

1930’’lu yıllardan itibaren daha önce görülmediği şekilde bir yayıncılık atılımı yaşanır. Bu atılım, doğrudan doğruya Haklevlerinin girişimleri ve marifetleriyle gerçekleşecektir. Bir taraftan yerele özgü kültürel dergiler, diğer taraftan da yerelin tarihini, kültürünü ve yaşama standartlarını konu alan kitaplar arka arkaya ve büyük bir hızla okurlara ulaştırılmıştır o yıllarda. Halkevlerinin kapanmasının ardından ise uzun bir süre bu alanda ciddi bir iş yapılmadığını görürüz. Ta ki 2000’li yıllara gelinene dek…
1950’lerden 2000’lere gelinene kadar yerel yönetimlerin bazı istisnai yayınları haricinde yerele özgü pek de yayın yapılmadığını biliyoruz. 2000’lerden itibaren ise özellikle belediyelerin öncülük ettiği yeni bir yayıncılık hamlesi başladı. İllerin, ilçelerin tarihleri ve kültürleri yeniden kitaplaşmaya, hem de bu sefer arşiv kaynaklarının çok daha kolay kullanılabilir olmasıyla birlikte daha kapsamlı yayınlar yapılmaya başladı. Günümüze gelindiğinde yerel yayıncılığın çok ciddi aşama kaydettiğini sevinerek görüyoruz.
Artık belediyelerin birçoğu için kendi sorumluluk alanlarındaki bölgelere dair yayıncılık yapmak, neredeyse prestij meselesi haline gelmiş durumda. Elbette çok sevindirici bir gelişme bu. Bir taraftan çok sayıda yazar ve akademisyen bu alanda teşvik ediliyor; diğer taraftan da hem o bölgede yaşayan hem de bu alana ilgi duyan okurlar için her geçen gün yeni kaynaklar ortaya çıkıyor. Bu durum, bir anlamda toplumun maddi ve kültürel gelişmesinin de bir göstergesi. Maddi gelişme de söz konusu çünkü belediyelerin bu çalışmalara fon ayırabildiğini de kanıtlıyor andığımız çalışmalar. Bu tür yayınların her geçen gün artması en büyük temennilerimiz arasında elbette.