Hepimizin belirli bir gelire ihtiyacı var. Bir evimiz olmalı, bir arabamız olmalı ve geçinebilecek kadar da gelirimiz. Fazlası olsa kötü mü olur? İşte konumuz tam da burada başlıyor aslına bakarsanız. Bazılarımız için geçinebileceğinden fazla gelir, fazla mal yük; bazılarımız için ise hep daha fazlası gereklilikmiş gibi görünüyor.
Tarih boyunca malın da paranın da bu dünyada kalacağı söylenip durmuş. Karun kadar zengin olanlar bile bu dünyada bırakmışlar mallarını. Süleyman’a da kalmamış bu dünya; bir başkasına da. Bunları bilmemize rağmen engelleyemiyoruz hırslarımızı, arzularımızı. Hep daha fazlasını, hep daha çoğunu istiyoruz. Daha çok malın, daha çok paranın peşinden koşuyoruz. İnsan olarak yapımız bu şekilde bir bakıma. Bir evimiz varsa bir tane daha olsun istiyoruz. Şu kadar para kazanıyorsak bu kadar daha kazansak kötü mü olur, diye düşünüyoruz.
Sonu var mı kazanmanın, sahip olmanın? Yok elbette. Dünyanın en zengin insanları dahi mallarına daha fazlasını eklemek için ellerinden geleni yapmaya devam ediyorlar. Hırs bir yere kadar kötü değil elbette. Ancak belli bir noktadan sonra başkalarını yok sayma, başkalarının hakkına el uzatma ve elimizdekiyle hiçbir şekilde yetinmeme giriyor devreye.
Ne olacak sanki. Elimizdeki bize yetiyorsa, haydi belki biraz daha fazlası da varsa daha neyin peşinden koşturup duruyoruz. Halbuki sahip olduklarımızla yetinebilsek, paylaşmayı bilebilsek çok daha mutlu olmaz mıyız? Hemen hemen bütün dinler yardımlaşmayı, ihtiyaç sahiplerine imkanı olanların yetişmesini emrederken neden tüm dünya birbirine giriyor ki? Tüm savaşların kökeninde de maddiyat hırsı yok mu bir bakıma? Günümüzde devam edenler de buna dâhil… Bu dünyanın hiçbirimize kalmayacağını unutmamamız gerekiyor. Haksız mıyım?
Yorumlar
Kalan Karakter: