GENÇLİK VE SPOR
Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün liderliğinden bu yana spor ve gençlik ayrılmaz bir bütün olarak görülüyor. Hatta belki bunu Cumhuriyet öncesi döneme, sonraki yıllarda ‘Tarcan’ soyadını alacak olan Selim Sırrı’nın Osmanlı Devleti dönemindeki çabalarına kadar geri götürmemiz de mümkün.
Beden sağlığının ruh sağlığından ayrılamayacağı ve bunun için de sporun, hareketli bir yaşamın çok önemli bir etken olduğu günümüzde tıp dünyasının da ısrarla vurguladığı bir gerçek. İşte böylesi bir olgunun insan yaşamına yerleşmesi için en uygun dönem de hiç şüphe yok ki yetişme çağları yani çocukluk ve ilk gençlik yılları olmalı. Tüm bunlardan yola çıkan devletimizin yöneticileri de andığım dönemlerden itibaren çocuk ve gençlerimizin sporla bütünleşmeleri adına politikalar üretmişler; millî eğitim müfredatının içerisine de bununla ilgili başlı başına bir ders dahi koymuşlar.
Günümüze gelindiğinde ise çocuk ve gençlerimizin büyük bir bölümünün sporu bir kenara bırakalım, hareketten dahi oldukça uzak olduklarını görmekteyiz. Pandemi döneminde eve kapanıp kalmalarının yanı sıra bilgisayar, telefon ve tabletlerin yaşamımızda artan payı, hareketsiz yaşamın da en önemli etkenleri arasında yer alıyor. Son dönemde bu konuya dair bir çalışmaya rastlamadım ama biraz incelense eminim ki on yıl öncesine göre günümüzde çocuklarımız arasındaki şişmanlık oranı çok daha üst seviyelerde çıkacaktır. Dolayısıyla ilerleyen yaşlarda ortaya çıkabilecek hastalıkların riski de buna paralel olarak artacaktır.
Sınavdan sınava koşturmaları esnasında çocuklarımız beden eğitimi derslerini de spor yapmayı da pek umursayamıyorlar. Tüm bunları dengeleyebilsek çok daha iyi olmaz mı? Tabii burada görev anne babalar kadar, hatta belki de onlardan ziyade eğitim sistemimizin mimarlarına düşüyor sanki.
Yorumlar
Kalan Karakter: