GEÇMİŞİ UNUTMADAN İLERİYE BAKMAK
Toplum olarak son yıllarda daha da öne çıkan bir özelliğimiz bulunuyor: Şikâyet etmek. Her şeyden şikâyet ediyor; hiçbir şeyden memnun olmuyoruz. Olanla yetinmemek, daha iyisini beklemek, kötü değildir. Daha güzel ulaşabilmemiz adına zaten mevcut ile yetinmememiz gerekir. Ancak bunu yaparken geçmişi unutmadan bugünü değerlendirip geleceğe bu şekilde bakmamız gerektiği kanaatindeyim.
Cumhuriyetimizin yüzüncü yılı içerisinde bulunduğumuz şu süreçte hangi şartlardan bugünlere geldiğimize birkaç örnekle bakmak faydalı olacaktır. Yaşar Kemal’in Türkçede modern röportajın kurucu metinleri arasında yer alan Bu Diyar Baştanbaşa adlı kitaplarına bakalım. Bu metinlerin hemen tamamı, yüzyıl ortasındaki Anadolu’yu anlamamızı sağlayacaktır. Hele yazarın ‘mağara insanları’ diye tanımladığı kişileri anlattığı bir röportaj vardır ki… Yirminci yüzyılın ortalarında Anadolu’da evleri olmadığı için hayvanlarıyla birlikte mağaralarda yaşayan gazete nedir bilmeyen, doktor ile tanışmamış bir köy… Kırsal kesimde dönem itibariyle yaşananların çok acı bir numunesidir burada anlatılanlar.
Aradan otuz yıl kadar geçtikten sonra bugün kolay beri inanmayacağımız bir başka durumla karşılaşırız. 1980’li yılların Anadolu’sunda hâlâ birçok köyde elektrik yoktur. Telefon birçok köyde hayal bile edilemeyecek bir şeydir. Mehmet Ali Birand’ın hazırladığı Özal’lı Yıllar adlı belgeselde bu ve buna benzer pek çok detay görülebilir.
Günümüze gelindiğinde bu verdiğim örneklerin bu topraklarda çok da eski olmayan bir zaman diliminde yaşanmış olması bile inanılacak gibi değildir. Geçmiş tamamen unutulmuştur çünkü. Başlangıçta bahsettiğim üzere olanla yetinmek, bizi ilerlemeden alıkoyar. Yetinmeyelim; daha iyisini, daha güzelini isteyelim; onun peşinden koşalım elbette. Fakat bir taraftan da geldiğimiz noktayı bilelim. Hangi şartlardan günümüze ulaştığımızı bilirsek yarınlara daha sağlıklı bir şekilde ulaşabiliriz.
Yorumlar
Kalan Karakter: