YEREL DERNEKLER – HEMŞERİ DERNEKLERİ
İçerisinde derneklerin de bulunduğu sivil toplum örgütlerinin demokrasinin en önemli kurumları arasında yer aldığı inkâr edilemez bir gerçek. Vatandaşların çeşitli amaçlar uğrunda bir araya gelerek birlikte hareket etmeler, etki alanını da muhakkak arttırıyor. Bu iki neden derneklerin, dernekleşmenin önemini bir kere daha gözler önüne seriyor.
Yaklaşık olarak son yirmi yıllık süreçte hem büyükşehirlerde hem de Turgutlu gibi kozmopolit diyebileceğimiz ilçelerde dernekleşme çabalarının arttığına tanık oluyoruz. Bu derneklerin büyük bölümü de yerel kültürlere ait olanı öne çıkaran ve hemşeri derneği şeklinde niteleyebileceğimiz birlikteliklerden oluşuyor.
Kendi doğup büyüdükleri memleketlerinden ayrılıp bir başka yere göç eden bireyler ya da dedelerinin geldiği toprakları kendi öz vatanları kabul edenler, şu anda yaşamakta oldukları yerlerde bu tür yapılanmalara girişiyorlar. Örneğin Erzurumlular, Karadenizliler, Gümüşhaneliler kendi derneklerini kurarken onlardan çok daha eski dönemlerde vatan kabul edilen toprakları bırakıp gelmek zorunda olanların torunları da Bosna Hersek Türkleri, Arnavutlar, Makedonyalılar gibi farklı isimlerle kendi sivil toplum yapılarını inşa ediyorlar.
Bunlara, bu tür yapılanmalara hiçbirimiz itiraz edemeyiz elbette. Ortak bir bağdan yola çıkarak o bağı günümüzde bir asgari müşterek kabul eden vatandaşların birlikten güç oluşturmaları en doğal haklarıdır. Yalnız tüm bu birliktelikler içerisinde yaşanan yerin kendisinden uzaklaşma tehlikesinin mevcut olduğunu da unutmamakta yarar var, diye düşünüyorum. Söz konusu dernekleri kuran ve bu derneklerde faaliyet gösteren arkadaşlarımızın hiçbirinin iyi niyetinden en küçük bir tereddüdüm bile yok. Arzu ettiğim zaman zaman yazdıkları ile fikir beyan eden bir kişi olarak bu yapıların farklı düşüncelere sahip kişiler eliyle yapılarının değişmesi olasılığı bulunduğunu belirtmekten ibarettir. Yoksa hem sivil toplum örgütlerini hem de birlikte hareket etmeyi desteklemekten başka bir şey gelmez elimizden…