ŞEHZADELER ŞEHRİ MANİSA
Son yazılarımda turizmden ve Manisa’nın turizm potansiyelinden bahsettim. Bu yazıda da Manisa’nın farklı bir tarihî niteliğini vurgulayacağım. Ne yazık ki yaşadığımız kenti birçoğumuz hakkıyla tanımıyoruz. O yüzden bu konularda yazmaya da devam edeceğim.
Manisa, tarih boyunca pek çok medeniyetin gelip geçtiği, dünya tarihinin en büyük imparatorluklarının sınırları içerisinde yer almış çok değerli bir coğrafyada yer alıyor. Lidyalılardan Perslere, Büyük İskender’den Roma İmparatorluğu’na varana kadar kimler gelip geçmemiş ki bu topraklardan. Manisa’nın ya da dönemin isimlendirmesiyle Saruhan Sancağı’nın Osmanlı İmparatorluğu için de çok ayrı bir önemi bulunuyor.
Osmanlı devlet sisteminin klasik çağında Manisa, padişahların erkek evlatları olan şehzadelerin eğitim gördüğü, ilk devlet yöneticiliği uygulamalarını yaparak kendilerini hazırladıkları merkezlerden birisi olmuş. Amasya ve Kütahya gibi bazı başka sancaklarla birlikte Manisa, bu anlamda en çok öne çıkan sancaklardan birisi durumunu yaklaşık yüz elli yıl boyunca sürdürmüş. Elbette bunun sonucunda da padişah ailelerinin bu şehirde birçok hatırası ve mimarî eserleri birikmiş; bunların önemli bölümü de günümüze kadar ulaşmış durumda. Muradiye ve Sultan Camileri ile Fatih Kulesi, bu yapıların hemen akla gelenleri arasında yer alıyor.
Osmanlı tarihinde böylesi önemli bir yere sahip olan Manisa’da Fatih Sultan Mehmet’ten Kanuni Sultan Süleyman’a dünya tarihine yön vermiş birçok padişah yetişmiş. Yaklaşık yüz elli yıllık süreçte bu sancakta on beş kadar şehzade eğitim görmüş.
İnanıyorum ki, yaşadığımız yerlere, üzerinde dolaştığımız sokaklara bu bilgilere hâkim olarak baksak, geçmişin izlerini günümüzde de takip etsek bizim için de çocuklarımız için çok daha iyi olacaktır. Elimizden geldiğince bilgilendirmek bizden…
Yorumlar
Kalan Karakter: