MANİSA’NIN TARİHÎ YAPILARI
Daha önce de birkaç defa yazdım. İlimiz Manisa, tarih ve kültür açısından dünyanın en zengin bölgelerinden birisinin tam merkezinde yer alıyor. Hem ören yerleri hem de halen kullanımda olan yüzlerce yapı, bu bölgenin geçmişine çok büyük ölçüde ışık tutuyor. Manisa merkezinden tutun da Demirci’ye, Alaşehir’e, Salihli’ye ve tüm ilçelerin kırsal alanlarına varana kadar geçmişin sayısız izi, onları keşfetmemizi, tanımamızı bekliyor.
Dünyanın birçok ülkesinde bizim bölgemizden bakınca çok da önemli olmayan kalıntılar, tarihin en kıymetli yadigârlarıymış gibi pazarlanırken bizler bu konuda henüz çok gerideyiz. Evet, son yıllarda Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bu konuda çok önemli hamleleri, çok değerli yatırımları gerçekleşiyor. Bu açıdan özellikle son beş yıllık sürede gerçekten ciddi yol alınmış durumda. Fakat tüm bunlar, henüz tam anlamıyla yeterli değil. Doğal olarak bu kadar önemli bir coğrafyadaki tüm eserlerin tek hamlede, birkaç yıl içerisinde pazarlanabilmesi mümkün değil.
İşin bir de bölgede yaşayanlar yani bizler açısından olan tarafı bulunuyor. Bazen devletin bu konulardaki çalışmalarını yetersiz bulduğumuzu gelişigüzel söyleyip geçiyoruz. İyi de bizler, kendi bölgemizi, kendi bölgemizin geçmişini ne kadar biliyoruz? Çok uzaklara gitmeyelim. Manisa il merkezinde yer alan ve halen ibadete açık olan onlarca camiden kaç tanesini ziyaret ettik? Sardes ören yerine kaçımız gittik? Yaşamın tüm alanlarında olduğu gibi eksik olan, yanlış ilerleyen bir şey var ise önce kendimize bakmamız gerekiyor.
Daha önce de aynı öneride bulunmuştum. Çocuklarımız yaz tatilinde. Gelin bu süreçte birkaç gün, hiç değilse bir gün ayıralım ve çocuklarımızla birlikte çevremizdeki birkaç tarihî yapıyı, ören yerini ziyaret edelim. Bizden geçtiğini düşünüyorsanız çocuklarımız için yapalım bunu. Hiç şüphem yok ki bunu yaparsak onların da çevrelerine bakışları, yaşadıkları yeri algılayışları farklılaşacak. Onların geleceği için bu kadarcık fedakârlık yapmaya değmez mi?
Yorumlar
Kalan Karakter: