“Kasaba” (Anılar, Fotoğraflar, Belgeler) - Ali Şentürk Turgutlu yangını ve acı anılar - Sayı:55 YUNAN askerlerinin İzmir’e doğru kaçışı anında Turgutlu ateşler içindedir. Yangının başlamasıyla beraber Kasaba halkının birçoğu yollara düşer. Bu yangın ve kaçış anının da yaşanan acı günleri anlatanlardan biri dava vekili Şevki Bey’dir Şevki Bey, yangın başlayınca durumun kötüleştiğini anlar. Bir gece Nif Çayı yakınında ağaçların ve asmaların arasında bulunan bağ evine sığınır, küçük penceresinden vahşeti görür. Bir küçük çocuğun süngülenişi onu çok etkiler. Aklını yitirir. Yangın sonrasında, bu bağ evinde gördüklerini, Turgutlu’ya gelen Soruşturma Kurulu’na anlatması istenir. Soruşturma Kurulu’nda, ünlü yazar, Yakup Kadri Bey de vardır. Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Şevki Bey’in anlattıklarını “Milli Savaş Hikâyeleri” isimli eserine almıştır. Şevki Bey’in anlatımı şöyledir: “Bütün gece, sabaha kadar yolun gürültüsünü dinledim. Otomobiller, atlar, arabalar coşkun bir sel gibi geçiyordu... Pencereyi açtım, başımı dışarıya uzattım: Tam bizim kulenin dibinde, beş-on kişi, bağ kütüklerini siper almış, sinmiş, oturuyor ve yavaş yavaş konuşuyorlardı... Bizim Kasaba’dandılar. Tanır gibi oldum. Fakat etraf ne kadar olsa karanlıktı. “Açık olsaydı girip saklansaydık” diyorlardı. Ah, ne sersemlik ne sersemlik. Kapımı kaçanlara açmış olsaydım belki o çocuk ta kurtulmuş olacaktı. Yavrucağın ne incecik bir sesi vardı. Ne kadar zayıftı. Aklım hep o çocukta. Hep o çocukta. Bir büyük adamın ölümüyle bir küçük çocuğun ölümü arasında ne fark var. Kır sakallı ihtiyarı gözümün önünde yere yatırıp bir koyun gibi bağırta bağırta boğazlamadılar mı? O kızın anasını bir çuval gibi sürükleye sürükleye alıp gitmediler mi? Lakin bunların hiç biri o çocuğun ölümü kadar müthiş heyecanlandırıcı değildi. Yavrucuk, “Teslim! Teslim” diye de bağırıyordu. Hiç teslim diyen çocuk öldürülür mü? Süngülü Yunan askerleri arasında başı açık kadınlar, sarıkları boyunlarına dolanmış adamlar, yalınayak çocuklar bir kasırganın yaptığı anaforlar halinde tozu dumana katarak koşuşuyorlardı. Bu kalabalığın arasında bazen yere düşenler oluyordu. Ben çıktıktan sonra yolun üstünde kaç tanesini rast geldim. Bir çocuk gibi büzülmüş yatan saçları kınalı nineler ve eli yarasının üstüne yapışmış kalmış, gözleri yarı açık yiğit delikanlılar gördüm. Lakin bunlar arasında en acıklısı o “Teslim! Teslim!” diye bağıran kız çocuğunun cesediydi. Anası elinden tutmuş koşuyorlardı. Tam bağın ortasına geldikleri zaman, Yunan askerlerini gördüler. Geriye dönüp geldikleri tarafa doğru koşmaya başladılar. O zaman yoldaki kalabalıktan bir süngülü gâvur ayrıldı. Düşe kalka, düşe kalka gidiyorlar. Lakin nereye? Arkalarından koşan yetişiyor. Elini uzatsa yavrucağın armut sapı kadar ince boynundan yakalayacak. Fakat buna hacet kalmadı. Çocuk anasının elini bıraktı, döndü, kollarını havaya kaldırdı. ”Teslim! Teslim!” diye bağırdı. Sekiz dokuz yaşında ya var ya yoktu. Bütün vücudu bir yaprak gibi titriyordu. Sesi bir civcivin, bir küçük kuşun sesine benziyordu. Birden gözlerinden yaşlar boşanıverdi. Onun süngülenişini bu yaşların arkasından gördüm. Yavrucak vücuduna batan süngüden daha küçüktü. Birkaç defa, “Anne! Anne!” diye haykırdı ve ortasından kırılan ince bir dal gibi iki büklüm yere yuvarlandı.”1 28 Eylül 1922. Falih Rıfkı Atay, Turgutlu izlenimlerini başka açıdan anlatır: “İzmir’den Manisa’ya daha kestirme bir yol var. Fakat biz, birçok yanmış köylerle Kasaba’dan geçen uzun ve dolaşık yolu tercih ettik. Bütün şose boyunca sık sık araba, otomobil ve malzeme enkazına tesadüf ediyoruz. Yollarda insan, at ve deve leşleri nadir değildir. Birçok hendek kurumuş cesetlerle dolu. Kasaba Batı Anadolu’nun en mamur kazalarındandı. Şimdi hiçbir şey yok. Kasaba harabelerinin girişindeyiz. Binbaşı Ahmet Hamdi Bey burada şimdilik Kaymakamlık vazifesiyle meşguldür. Bize biraz malumat verdi: “Kasaba susam, pamuk ve üzüm ticareti ile zengin olmuştu. Yirmi bin nüfusu vardı. Şimdi sekiz bin kişi var. Kimisi öldü, kimisi dağıldı, kimisi hicret etti. Ne kadar mesken, dükkân, bina varsa hepsi yandı. Ahali parasız, eşyasız, yiyeceksiz ve hayvansızdır. İlk geldiğim gün sokakta bir adamın, dilsiz gibi, bana işaret ettiğini gördüm. Meğer açlık ve susuzluktan sesi çıkmıyormuş. Bu adam emekli bir miralaydı. Önüne biraz ekmek ve su koyduk. Küçük bir çocuk gibi yavaş yavaş yedi. Bir müddet sonra sesi geldi. Bize dönerek; “Allah’a şükür yeniden doğdum” dedi. Sade o değil hepsi yeniden doğdular.” Hafif bir rüzgâr var. Kasaba’nın güzel havası yanık bir kokuyla esiyor. Pencereden bakıyorum. Kadınlar, çocuklar ve ihtiyarlar bir kavak ağacının etrafında çömelmişler. Bizi unuttular bile. Bu tarafta, bir köşede ağzı parçalanmış bir kadın yarım seslerle konuşuyor. Bu arada yetmişlik bir ihtiyar kapıdan ağlayarak girdi. Gözünde ve omzunda yarası var. Gözyaşı yarasından değil. “Oğlum yaralı, oğlumu ne yapacağız?” diyor. Küller arasında yegâne sağlam yer olarak seçilen hükümet konağının dar pencereden, Kasaba’nın yersiz yurtsuz halkının evleriyle, çarşı pazarıyla, taş yığınları üstünde yeniden hayatlarını kurmak için kaynaştığını görüyordum. Dar sofaya açılan kapıdan başı sargılı, kolu askılı, koltuk değnekli, peştamala sarılı, beyaz sakallı ihtiyarlar, siyah bıyıklı yiğit delikanlılar, yüzleri örtülü kadınlar görünüyordu. Ali Şentürk Cep: 0537 714 25 35 (Devam edecek)
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: