19 yıla yakın Kasaba’da voyvodalık görevinde bulunduğu tahmin edilen Hacı İbrahim Ağa vefat etmeden önce 1222 (1807) tarihinde Turgutlu halkının şikâyetleri üzerine görevinden azledilir. Bir yıl sonra da İstanbul’da vefat eder. İbrahim Ağa’nın muhallefâtı (mülkü) başlangıçta vârisleri eşi Ayşe Hanım ve dört oğlu ile iki kızına bırakılır. Her ne kadar muhallefât defterinde varisleri olarak 6 çocuktan söz edilmekte ise de küçük yaştaki iki oğlan çocuğu ile bir kız çocuğunun Seyfi zade İbrahim Ağa’nın cariyeleri Zîbâ Kadın ile Esmâ Kadın’dan olduğu belirtilir. 9
İbrahim Ağa’nın serveti ailesine bırakıldı isede bir kısım kişiler ortaya çıkıp alacak talebinde bulununca ortalık karışır. Özellikle Anderiye isimli bir Levanten (Gayri Müslim), kendi alacağının dikkate alınmadan malların varisleri tarafından paylaşıldığını ileri sürerek durumu Dersaadet’e (Hükümete) bildirir. Gerek şikayet dilekçesi gerekse Şubat 1809 tarihli bir muhallefat defteri İbrahim Ağa’nın sağlığında Anderia adlı sarraf ile sıkı ilişkiler içinde bulunduğunu ortaya çıkarır.
Gelişmeler Ağa ile Anderia’nın sıkı ilişkiler çerçevesinde Turgutlu’daki Çavuş Hanı’nda pek çok penbe kozası (pamuk kozası) biriktirdiği kendisinin ayrıca 60 dönüm pamuk tarlalarına sahip olduğunu ortaya koyar. Mevcut mal ve eşyaların teker teker sayımından sonra İbrahim Ağa’nın Turgutlu’da muhtelif kişilerde bulunan alacaklarının da tespiti yoluna gidilerek, sırasıyla Çömlekçi, Menteş Baba, Orta, Yenice, Zeytincik, Cami-i Cedid mahallelerindeki kişilerde bulunan alacakları kaydedilir.
Bunların ardından da Turgutlu’ya bağlı Ermenas ve Nif’e bağlı Parsa ve Derbend karyelerindeki alacakları yine isim isim kaydedilir.
Hükümet şikâyetin hak ve adalet içinde halledilmesi için Dersaadet’ten sadrazam hazinesi yamaklarından Mehmet Efendi’yi mübaşir olarak görevlendirir. Devletçe el konulan Hacı İbrahim Ağa’nın mülkü 22 Şubat 1809 tarihinde Kasaba’da açık artırma ile satılır.9
Seyfioğulları kendi dönemlerinde zaman zaman çevre ayanlar ile çekişmeye girişir. Ancak 18 yüzyılın sonlarından itibaren bölgenin diğer güçlü ailelisi Karaosmanoğulları’nın etkisi ve gücü altında kalır.
Geçmişe dönüp baktığımızda, tarihin kendine has gizemini içinde taşıyan Kasaba’nın sokaklarından, nice voyvodaların, ayanların, mütesellimlerin, zabitlerin, geçtiğini görürüz. Onlardan geriye kalan sadece anılardır.
Turgutlu’da 1796 yılında sözedilen mumhaneden sonra 1809 yılındaki muhallefat defterinde yağhanelerden söz edilmesi Turgutlu’da bu tarihlerde zeytin üretiminin ve bir endüstri yapısı olan yağ ve yağhanelerin önemli seviyelere ulaştığını göstermektedir.
Bunun yanında sözü edilen muhallefat defterinden bu tarihte Turgutlu’da Cedid Camii’nin yanı sıra Zati Ağa Camii (Tatar Camii) ve Zeytincik Mahallesi’nde Taslı Camii’nin var olduğu anlaşılmaktadır. Bu noktadan hareketle 1809 yılındaki Zeytincik Mahallesi’nin, günümüzdeki Altay Mahallesi olduğu sonucuna varılabiliriz.10
Ali Şentürk -
Cep: 0537 714 25 35
(Devam edecek)
Yorumlar
Kalan Karakter: