OSMANLI Devleti'nde bir yerden başka bir yere hızlı şekilde haber ulaştıranlara kısaca “ulak” denirdi. Atlı hareket eden bu ulaklar için yollar üzerinde menziller bulunurdu. Yol üzerinde yaşayanlar da ulaklara hizmet etmek, ulakların gereksinmelerini karşılamak zorundaydılar. Ne var ki zaman zaman bu ulaklık konusu bazı kişiler tarafından kullanılmış ve suistimal edilmiştir. Bununla ilgili bir olay Turgutlu’da görülür. Konu ulakların atlara el koymasıdır. Manisa’da Çaprastlar mahallesinden Memi b. Murtaza mahkemeye gelerek Yarhasanlar mahallesinden Mehmed b. Satılmışı dava açıp kendisine 25 guruş kıymetindeki doru tüylü iğdiş beygirini Turgutlu’ya binip gitmesi için kırk akçe ücret ile kiraladığını ancak Mehmedin beygiri kendisine teslim etmediğini şikâyet eder. Mehmed mahkemeye sunduğu cevabında; at ile Turgutlu’ya gittiğini ancak dönüşünde Kapıcıbaşı Hısım Mehmed Ağanın emr-i şerif ile İzmir’de topladığı hazineyi âsitane-i saadete götürmek için görevlendirilen ulaklara rast geldiğini ve ellerinde yerli beygirlere hazineyi tahmil için emr-i şerif olduğundan cebren beygiri aldıklarını söyler. Konu ispat edilince Memi davadan men edilir. Aslında Turgutluların ulaklarla ilgili mahkemeye başvurdukları birçok şikâyetleri vardır..16
1600’lü yılların son çeyreği Kasabalıların en çok çile çektiği yıllar olur. Osmanlı İmparatorluğu’nun klasik temelini oluşturan tımar sitemi dışında 17. yüzyılın sonlarından itibaren bazı sancak kazaları ve nahiyeleri “has” haline getirilip buralara Sancakbeyi yetkisine sahip voyvoda denilen kişiler tayin edilir. Turgutlu’da bir has ünitesi olduğu için burası da voyvodalarla idare edilmeye başlar. 1600’lü yılların son çeyreğinde, Manisa’dan Turgutlu’ya gelen voyvodalar işi öylesine ileri götürürler ki bunlar, birisi ağaçtan düşüp ölse yahut soğuktan donsa, hatta kahve köşesinde eceli ile vefat etse bu şahısların yakınları “öşür-ü diyet” ismi altında ölüm nedeni ile bir bedel ödemeye tabi tutulurlar. Öyle ki bu voyvodalar, Kasaba halkından ölüm basına 150–200, köylerinden ise 1000 kuruş almaya başlarlar. Salınan vergiler Turgutlu halkını canından bezdirmiş olmalı ki, konu Osmanlı hükümetine kadar aktarılır. 1688 tarihinde Kasaba voyvodası olan Mustafa isimli kişi dışarıdan Turgutlu pazarına getirilen ürünler için “ihtisap ihzariyyesi” adı ile yük başına yüz - iki yüz akçe vergi almakta iken, bu defa işi kilo başına çevirerek almaya başlar. Voyvoda Mustafa işi daha da ileri götürerek, Turgutlu halkı baharda atlarını, eşek ve sığırlarını çayıra götürdü diye, at bekçisi, kazık akçesi ve otluk adı altında her sene dörder-beşer yüz kuruş bir vergi salar. Dışarıdan Turgutlu’ya gelenler içinde “Resm-i Duhan” adı altında yasal olmayan bir bedel alır. Alınan vergiler Kasaba halkının canını fazla yakmış olmalı ki 1688 yılında Turgutlu halkı Voyvoda Mustafa hakkında İstanbul’a “Turgutlu nahiyesi ahalisi südde-i saadetime arz-ı hal edüp nahiye-i mezburde” cümleleri ile başlayan bir dilekçe gönderirler. 17
Ayni yüzyıl içinde eşkiya müfettişi, Anadolu Valisi, voyvoda olanların da zaman zaman yolsuzlukları saptanmış onların çeşitli isimler altında Turgutlu’dan para topladıkları hatta rüşvet aldıkları görülmüştür. Reayanın bu yolsuzluklar karşısında oldukça sıkıntılı günler yaşadığı aşikârdır. Bu yolsuzluk ve teftiş akçesi gibi nedenlerle toplanan paralarla ilgili bir örnek Turgutlu’da yaşanır. Genç Mehmet, Aydın ve Saruhan muhassılı (vergi tahsildarı) iken 10 Ekim 1688 tarihinde (1099) Paşalığa yükseltilip müfettiş olarak görevlendirilir. Genç Mehmet Paşa, 1699 yılında (1064) Saruhan bölgesine teftişe gelir. Saruhan’daki eşkiyayı teftişe gelirken Anadolu Beylerbeyi Mustafa Paşa ve Aydın Saruhan Sancakları Muhassılı Abdülbaki Paşa’yıda beraberinde getirir. Paşa ve mahiyeti bu teftiş esnasında bir ara beşbinden fazla mahiyeti ile beraber Turgutlu’ya gider. Burada beş gün kalır. Bu süre içinde o tarihlerde oldukça küçük bir nüfusu barındıran Kasaba’dan iki defa 1600 kuruş, Ermenas isimli köyden (Irlamaz Köyü) 750 kuruş toplatıp, 1500 torbalık zahirede alarak gider. Buradan Manisa’ya gelen paşa ayni uygulamaları burada da sürdürür. Manisa’dan kendisi için 15.000 kuruş, mübaşirleri Musa ve Ali için 10.000 kuruş para toplatır. Bununla da yetinmeyen Paşa, Anadolu Valisi Mustafa Paşa içinde Manisa’dan ikibin kuruş ister. Bu durum karşısında Kasaba ve Manisa halkı müfettiş Genç Mehmet Paşa’dan şikâyetçi olurlar. Yolsuz aldığı paraların geri verilmesini isterler. Turgutlu ve Manisa halkının mağdur olduğunu Manisa Kazası naibinin gönderdiği mektuptan öğrenen merkezi hükümet gönderdiği bir fermanla halkın şikâyetleri doğru ise toplanan paraların geri verilmesini emir eder.18
Seyfi-zadeler, halen bilinen isimleri ile Seyfiogulları, 18’inci yüzyılın başlarından itibaren, birkaç nesil boyunca, yaklaşık yüz yıl kadar Turgutlu’da voyvodalık yaparlar. 1700’lü yılların basında Turgutlu Voyvodası olan Seyfi oğlu Mehmet Ağa, Karaoğlanlı Köyü’ndeki bir vakfı hedefleyip, bu civardan elde edilen geliri kendisi almak ister. Ortalık birden karışınca, konu Osmanlı’ya intikal eder. Hükümet tarafından hemen bir hüküm gönderilir. Turgutlu Voyvodası Mehmet Ağa’nın buraya el atması engellenir. Seyfi Ağa (Mehmet Ağa), Turgutlu’da yaptığı kanunsuz uygulamaları nedeniyle, 1727 tarihinde 7 arkadaşıyla beraber Manisa Kalesi’ne gönderilir, yaklaşık on yıl sonra da öldürülür. 19/a
Ali Şentürk -
Cep: 0537 714 25 35
(Devam edecek)
Yorumlar
Kalan Karakter: