Spor deyince hemen hepimizin aklına futbol geliyor. Ne yazık ki çoğumuz futboldan başka bir spora dair bilgi sahibi de değil. Zaman zaman izleyici kitlesi futbolun çok gerisinde kalan diğer gariban spor dallarından birisinde uluslararası bir başarı kazanırsak o branş birkaç gün ana haber bültenlerinde görünür gibi oluyor. Sonrasında yine ara ki bulasın…
Nüfusu birkaç milyon olan Slovenya, birden fazla branşta dünyada adını duyuruyor. Şu anda dünyanın en önemli bisikletçilerinden ikisi Sloven mesela. Yine aynı ülke kış sporlarında ve basketbolda da öne çıkıyor. Keza nüfusu Slovenya’dan bile çok daha az olan İzlanda’nın bir süre önce futbolda yaptıklarını birçoğumuz hatırlayacaktır.
Peki, bizim varımız yoğumuz futbolken ülke olarak son yıllarda başarılarımız neler? Futbola yatırım yapılmasın, demiyorum elbette. İmkân varsa daha da fazla yapılsın ama gençlerin önünü açabileceğimiz diğer branşları da atlamadan, onlara da gereken yatırımı yaparak…
Bir spor dalının ülkede ön plana çıkması, birçok etkene bağlı muhakkak ki. Federasyonların çabası, bakanlığın yaklaşımı ve medyanın tavrını sayabiliriz bunların arasında. Bu kurumların etkinlikleriyle gençlerimizi futbolun dışındaki branşlara da yönlendirmemizin hepimiz için daha iyi olacağı inancındayım. Bir bütün olarak sporda başarı ancak böyle yakalanabilir. Mete Gazoz’un okçulukta önce olimpiyat, geçtiğimiz gün de dünya şampiyonu olması, kendi yeteneği doğrultusunda yetişmesinden kaynaklanmıyor mu? Söylemek istediğim tam da bu…
Sporun çeşitli branşlarına dair ülkemizde hem olumlu hem de olumsuz örnekler mevcut. Bana sorarsanız doğru planlama ve makul yatırımlarla birçok branşta ülke olarak önemli başarılar kazanabiliriz. Tahmin ediyorum ki hepimizin arzusu da bu yöndedir. Aksi halde futbolun ama sadece futbolun çevresinde bizler daha yıllarca döner dururuz…
Yorumlar
Kalan Karakter: