Yerleşim yerlerinin kalabalıklaşmasıyla birlikte ortaya çıkan en önemli sorunlardan bir tanesi de trafikle ilgili oluyor hiç şüphesiz. Nüfus ve ekonomik imkânlar arttıkça kentlerdeki araç sayısı da buna paralel olarak artıyor. Otopark alanları, hiçbir kentte yeterli değil. Sokak ve caddelerin en az bir şeridi, araçların park alanı olarak kullanılıyor ve böyle olunca da trafik giderek işleyemez hale geliyor.
Sıkışan trafiği rahatlatmak, bu konudaki sıkıntıları daha aza indirgemek amacıyla uygulanan yöntemlerden birisi, belki de en başta geleni yolların tek yön trafik işler duruma dönüştürülmesi. Her yerde böyle midir bilmiyorum ama Turgutlu’daki tek yön uygulamaları bir acayip durumda. Bu yollarda yaya olarak ilerlerken bile tereddüt eder hale geldik. Karşıdan karşıya geçerken her iki yöne de bakmazsak her an başımıza bir kaza gelebilir çünkü ne yazık ki araç sürücülerinin büyük kısmı, tek yön uygulamalarını hiç umursamıyor.
Ters yönde ilerleyen bir şoförü uyaran motosiklet sürücüsünün hakarete uğradığına bile şahit oldum birkaç gün önce. Burada elbette emniyet birimlerine, trafik polisleri ve zabıtalarına görev düşüyor. Ancak kent öyle bir hızla büyüyüp sorunları öylesine karmaşıklaşıyor ki polisin, zabıtanın her an her sokağa yetişmesi mümkün olmuyor.
Ceza ya da başımıza gelebilecek bir kaza ile terbiye olmak yerine vatandaşlar olarak kurallara uymayı denesek daha güzel olmaz mı? Elbette bunun için de vatandaşlık bilincinin mevcut olması gerekiyor. İşte tam da orada bir eksikliğimiz söz konusu belki de. Üzerimize düşeni yapmak çok zor olmasa gerek. Bu da kurallara uymak kadar basit bir denklem aslında. Toplum olarak bu aşamaya ulaşacağımız günlerin yakın olduğunu ummaktan başka bir şey gelmiyor elimizden. Umuyoruz ama inanıyor muyuz? Daha yolumuz çok uzun gibi geliyor bana.
Yorumlar
Kalan Karakter: