Bir önceki yazımda gazetelerin giderek sanal âleme taşındığından ve muhtemelen yakın bir gelecekte basılı gazete kalmayacağından söz etmiştim. Sanallaşmadan bahsettiğimiz zaman iş sadece gazetelerle de kalmıyor. Müzikten fotoğrafa, videolara varıncaya dek günümüzde her şeyimiz sanallaşmış durumda.
Müziği de sanal mecralardan dinliyoruz, fotoğraflarımızı da sanal mecralarda, bulutlarda depoluyoruz, hatta birçoğumuz artık televizyonu da bıraktı; dizi, film vesaireyi de sanal platformlardan izliyoruz. Bunun rahatlığını, her türlü işe, imkâna çok kolay bir şekilde ulaşabilir olmanın vaat ettiği eşitliği hiçbirimiz inkâr edemeyiz.
Buraya kadar itiraz edilecek tek bir nokta dahi yok. Ancak olası problemlerde bu işin sonu nereye varır, sorusu da benim aklımın bir köşesinde varlığını sürdürüyor. Beş altı saatlik elektrik kesintilerinde tam anlamıyla felç oluyoruz. Telefonlarımızın şarjı bitecek mi, laptopun pili acaba işimizi tamamlamamıza izin verecek mi, gibi sorular ve sorunlar çoğumuzu iş yapamaz duruma getiriyor. Hele bir de birkaç gün sürebilecek internet ya da elektrik kesintilerini düşünelim.
Birkaç yıl önce bir fütüristin New York’ta yaşanabilecek iki günlük bir elektrik kesintisinin sonuçlarını irdelediği makalesini okumuştum. İşin sonu yeni bir dünya savaşına gidiyordu. Elbette bu bakış, yaşanabileceklerin her yanını en kötü ihtimaller üzerine kurguluyor. Fakat internetin olmadığı veya bir şekilde bilgisayarlarımızın, telefonlarımızın çalışmadığı bir dünyada müziğin, fotoğrafların, videoların akıbeti pek de hayırlı görünmüyor. Benim bu tereddütlerim bir taraftan da her şeyi çok somut olarak görmek isteyen; fotoğraflara, kaset ya
Yorumlar
Kalan Karakter: