SEYFİ Ağa, bu tarihten yaklaşık 13 yıl kadar sonra da (1740- 1153) öldürülür. Katillerinden 10 tanesinin başı kesilerek İstanbul’a gönderilir. Burada dikkati çeken konu, Ağa’nın Manisa Kalesi’nde değil dışarıda bazı kişiler tarafından öldürülmüş olmasıdır. Dönemin Anadolu Valisi’nin gönderdiği buyrultuda: “Seyfioğlu’nu öldürenlerden 10’unun kellesinin geldiği, diğer firarilerin de yakalanıp gönderilmesi” gerektiği bildirilmektedir. Buyrultudan katil veya katillerin Seyfioğlu ailesinin hanesine baskın düzenledikleri anlaşılmaktadır. Ağa’nın evinin basılıp kendisinin katledildiği şu cümlelerden anlaşılmaktadır: “Turgutlu Kasabası derununda zuhur ve alem efraz ve bağ-ı tuğyan olup Kasaba-i mezbure sakinlerinden Seyfioğlu nam kimsenin bi gayr-ı hak hanesini basub katil bu güna fesad..” 6
Mehmet Ağa’dan sonra bu aileden birçok kişinin Kasaba’da idarecilik görevinde bulunduğu görülür. Bunlardan birisi kayıtlara Es-Seyyid Halil Ağa olarak geçen Halil Ağa’dır. Halil Ağa, ailenin kurucusu olan Seyfioğlu Mehmet Ağa’dan sonra üçüncü kuşak Seyfi-zade olarak bilinir. Ağa, bu mıntıkada uzun müddet voyvodalık görevinde bulunur. Turgutlumun Valide Sultan haslarından olması sebebiyle, burada voyvodalık görevinde bulunan Halil Ağa, aynı zamanda İstanbul’da oturmaktadır. Ancak ailenin bir ayağı ve yakın akrabaları elbette ki Turgutlu'da yaşamaktadırlar. Turgutlu ayanı ya da voyvodası olarak adlandırılan bu yerel gücün öteden beri hizmetinde kalabalık bir kapı halkı beslediği görülür. Halil Ağa’nın bu insan gücünü bazen rakiplerine karşı bazen iç güvenliğin sağlanması ve yereldeki ileri gelenleri itaat altında tutabilmek için kullandığı aşikârdır. Halil Ağa, bir voyvoda olarak devlet hizmetinde iken, kazandığı itibar ve servetle Kasaba ve onun çevresinde önemli rol oynadığı bilinmektedir. Ağa’nın özellikle kendi döneminde etkin bir biçimde söz sahibi olduğu bu kişinin “vücûh-ı Kasaba” (Kasaba’nın ileri geleni) diye de adlandırıldığı dile getirilmektedir. Seyfioğlu ailesinin en şöhretli üyelerinden biri olan Halil Ağa’nın voyvodalığı döneminde kaza önemli gelişmeler kaydetmiş onun
oluşturduğu yeni yapılarla kasabanın mamur bir hale gelmesi sağlanmıştır. Kayıtlar, Ağa’nın Kasaba’da 160 civarında dükkân ve dolaplarının 26 adet evinin (menzil), Rumhanelerinin (küçük otel), kahvehane ve şerbet hanesinin olduğunu göstermektedir. 6/a
Cahit Telci’nin ifadesine göre Halil Ağa’nın, esas servetini İzmir’de bulunan gayrimenkuller oluşturur. Sakız Hanında kiralık menzil gibi önemli mülkler yanında, Halil Efendi Hamamı, bir at değirmeni, bir yağhâne, 3 Rumhâne, bir Frenkhâne ve bir Yahudhâneyi de ifade etmek gerekir. Bunların yanında çok miktarda menzili de bulunmaktadır. 6/a
Ağa’nın Turgutlu’da bir konağınında bulunduğu bilinmektedir. Mabeyn odası, harem dairesi, selamlık dairesi gibi eklentileri olan bu konağın geniş ve oldukça büyük bir yapı olduğu tahmin edilmektedir. Muhallefat defterindeki bilgilere göre konağın çevresinde ağaçlık bir bahçenin olduğu görülmektedir. Ayni defterin çeşitli sayfalarında yer alan bilgilere göre konağın dâhiliye ve hariciye olarak tavsif edilmesi bu yapının tek bir bina değil gulam ve cariyelere yetecek kadar geniş bahçe içerisinde farklı unsurları bünyesinde toplayan bir manzume olduğunu ortaya koymaktadır.7
Bunlara ilaveten Kasaba çevresinde 3 su değirmeninde ortaklıklarının olduğu kayıtlarda yer alır. Halil Ağa’nın Turgutlu’da yer alan mülkleri bu kadar da değildir. İçerisinde evlerin bulunduğu ağaçlık 6 adet sebze bahçesi ile bir üzüm bağı ve Turgutlu’nun verimli tımarlarında 15 parça çeşitli arazilerinin olduğu da görülür. Ağa’nın mülkiyetinde bulunan iki çiftliği daha vardır. Bunlardan birisi “Eski Çiftlik” olarak bilinmektedir. İçerisinde birçok hayvanların yer aldığı bu çiftlik defterde şu cümlelerle aktarılır: “Dört bâb fevkânî ve tahtânî oda ve iki ahır ve iki dam ve bir fürun ve havluyu müştemil Eski çiftlik tabir olunur çiftlik ve mezkûra tâbiyet ile ziraat olunur 300 dönüm miktarı tarla ve bir miktar mera..”8 Halil Ağa’nın çiftliklerinde 726 adet muhtelif hayvanın olduğu kayıtlarda yer alır. Bunlardan 10 adedi tülü, 31’i deve, 9’u at 16’sı katır olarak görülür. Bu kadar devenin bulunması, Halil Ağa°nm ve dolayısıyla da Seyfi- zâdelerin mıntıkada ticarî taşımacılık da yapmış olduğunu göstermektedir. Muhallefât kapsamında ifade edilen üç kalem ziraî mahsulden hareketle, Halil Ağa’nın çiftliklerinde özellikle pamuk, arpa ve buğday gibi mahsullerin yetiştirildiğini ifade etmek mümkündür.8
Halil Ağa’nın serveti içerisinde silahlar da önemli bir yer tutmaktadır. Mabeyn odasından çıkan eşyalar arasında kayıtlı bulunan delici ve kesici silahlar arasında iki simli kılıç ile beş gaddare, balta ve topuz vardır.
Ateşli silah olarak bir çift simli piştov, dört çift ingilizkâri piştov ile birer çift Fransız ve Venedikkâri piştov yer almaktadır. Bunun yanında muhtelif cins de tüfeği bulunmaktadır.8
Ali Şentürk -
Cep: 0537 714 25 35
(Devam edecek)
Yorumlar
Kalan Karakter: