Turgutlu Kent Müzesi Sorumlusu Mehmet Gökyayla Yazdı
Turugtlu Kent Müzesi Sorumlusu Mehmet Gökyayla İzzettin Köyü’nün tarihini Yankı Gazetesi’ne anlattı. Gökyayla yazısında şu ifadelere yer verdi: “Turgutlu’nun da içerisinde bulunduğu Gediz Havzası, tarihin her döneminde çeşitli medeniyetlere, birbirinden farklı unsurlara ev sahipliği yapmıştır. Bu durum, bölgede Saruhanoğulları ile başlayan Türk-İslam hâkimiyeti döneminde de geçerliliğini korumuştur. Osmanlı Devleti’nin bölgede beş yüz yıldan fazla süren egemenliği boyunca, imparatorluğun pek çok değişik bölgesinden topluluklar buralara yerleşmiş ya da yerleştirilmiştir. İzzettin köyünün kurucusu olan veya bir diğer söyleyişle yerleşerek söz konusu araziyi bir iskân mahalli haline getiren yörük kitlesi de bunlardan birisidir.
İzzettin, Osmanlı coğrafyasının dört bir tarafına yayılmış durumdaki yörük cemaatlerinden birisidir. Köyün adından yola çıkarak buraya ilk yerleşen topluluğun da İzzeddin, İzzeddin Beğ Cemaati[1] gibi adlarla anılan bu yörük gruplarından birisine mensup olduğunu düşünüyoruz. Köyde anlatılanlar da yerleşim yerinin ilk ortaya çıkış sürecinde, 250-300 yıl kadar önce buraya ilk gelenlerin Konya Karaman yöresinden olduğu yönündedir[2] ve İzzeddin Yörüklerinin bir kısmı gerçekten de bahsi geçen dönemde Karaman civarında yaşayan Atçeken taifesi arasında kabul edilmektedirler.[3] Kırıkkale, Balıkesir, İstanbul ve Muğla da aynı adı taşıyan[4] ve muhtemelen aynı boyun uzantısı olan köyler bulunmaktadır.
Köyün eski yerleşim yeri, şimdiki konumunun yaklaşık iki kilometre kadar kuzeyindedir. Arazinin çok engebeli olması, bölgede su sıkıntısı yaşanması ve toprağın kaymaya eğilimli olması gibi nedenlerle köy, 1980 yılında şu anki yerine taşınmıştır. Mevcut yerleşim yeri, mazide köyün merası ve harman yeri olarak kullanılan alandır.[5] Eski köy olarak adlandırabileceğimiz önceki yerleşim yerinde yalnızca bir adet çeşme vardır ve tüm köyün su ihtiyacı buradan karşılanır durumdadır. Söz konusu dönemde derin sondajların yapılabilmesi de imkân dâhilinde olmadığı için en büyük problem, içme suyu olmuştur.
1980 yılında Toprak ve İskân Müdürlüğü’nün desteğiyle köy, günümüzde var olduğu yere taşınmıştır. Buradaki arazi parsellenip üzerlerine evler inşa edilerek uygun fiyatlarla köy halkına satılmıştır. Kısa zamanda su tesisatının her eve kadar ulaşmasıyla birlikte köyün eski yerleşim yerinde var olan problemler, yeni evlere taşınınca artık tamamen ortadan kalkmıştır.[6]
Günümüzde Gediz Nehri’nin birkaç yüz metre kuzeyinde kalan köyün yerleşim yeri, bildiğimiz kadarıyla İzzettin’in ikinci yeridir. Anlatılanlar ve eski köyün cami haziresindeki mezar taşlarındaki tarihlerden anladığımız kadarıyla bu köy, 17. yüzyılın ikinci yarısı ya da 18. yüzyılın başlangıcında kurulmuş olmalıdır.
Köyün eski yerleşim yerinde caminin minaresi, cami haziresindeki 40 kadar mezar, çeşme ve bazı yapı kalıntıları günümüze ulaşmıştır. Ovanın sınırında ve Çal Dağı’nın eteklerinde olan bu metruk yerleşim yerindeki evler ve diğer yapılar, zaman içerisinde yıkılarak arsaları tarım amaçlı arazilere dönüşmüştür. Köy, eski yerleşim yerindeyken okul olarak kullanılan yapı, çatısı yıkılmış olsa da halen ayaktadır ve eski ve yeni yerleşim yerlerinin hemen hemen ortasında yer almaktadır. 1940’ların sonunda başlanıp 1950’li yılların başlangıcında tamamlanan bu okulun yapı malzemesi taştır. Taş malzemenin yanında sıvası dökülmüş olan duvarlarda eski Türkçe yazılı mezar taşları da görülmektedir. Yani kaynağını, nereden getirildiğini ve tarih kısımları görünmediği için dönemlerini bilemediğimiz küçümsenmeyecek sayıda mezar taşı, devşirilerek okul inşaatında yapı malzemesi olarak kullanılmıştır.
İzzettin köyü çevresinde ikisi günümüze ulaşamayan yedi adet mezarlık mevcuttur. Köyde yaşayanların ifadesine göre bunların en eski olanı, maalesef bir süre önce tamamen bozulmuştur. Orman arazisinde sahipsiz kalan bu mezarlık, anladığımız kadarıyla 2000’lerde orman idaresi tarafından sürülerek dümdüz hale getirilmiştir. Bir diğer mezarlık da köyün bugünkü yerinde küçük bir alanda mevcutken köyün taşınması sırasında mezarlık kaldırılarak yeri arsa haline getirilmiş ve bu arsaya ev yapılmıştır.[7] Günümüze ancak izleri ulaşan bir başka mezarlık ise köyün birkaç yüz metre güneyinde ve köye ulaşan yolun hemen doğusundadır. Anladığımız kadarıyla içerisinde bulunduğu arazinin sahibi olan aile tarafından kullanılan mezarlık, bugün zeytinlik durumundadır. Mezar taşı ya da çevresi olarak kullanılan taşlar, birkaç zeytin ağacının dibinde yığınlar halinde toplu bir halde durmaktadır. Bahsi geçen taşlardan yalnızca bir tanesinin üzerinde yazı mevcuttur ancak tarih kısmı yazık ki kırıktır. Taşın kalan kısmında: “Hacı Ali (?) oğlu Hasan’ın ruhu için…” ifadesi okunabilmektedir. Kesin olmamakla birlikte yapısı ve üzerindeki yazı tipinden yola çıkarak mezar taşının 19. yüzyılın ortalarına ait olabileceğini düşünüyoruz.
Köyün şu an için bildiğimiz geri kalan dört mezarlığı ise günümüze ulaşmış durumdadır. Bunlardan birisi halen kullanılmakta olan mezarlıktır. Öbür mezarlıklardan birbirine epey yakın olan iki tanesi, köyden Temrek ve Yakuplar istikametine giden yolun hemen batısında yer almaktadır. Aralarında birkaç yüz metre mesafe olan bu mezarlıklar, İzzettin’e yaklaşık iki kilometre uzaklıktadır. Anlaşıldığı kadarıyla bu mezarlıklar, köyün eski yerleşim yerinin eski mezarlıklarıdır. Köyde ikamet edenlerden bu mezarlıklarda yakınlarının medfun olduğunu bilenler mevcuttur. Sözü geçen mezarlıklara 2016 yılında gittiğimizde burada birkaç tane eski Türkçe yazılı taş görmüş olsak da son gittiğimizde bu taşları bulmak mümkün olmadı.
İzzettin köyü, günümüzdeki yerine taşınana kadar kullanılan mezarlık ise Şehitlik Mezarlığı olarak adlandırılmaktadır. Metruk yerleşim yerinin son kalıntılarının birkaç yüz metre batısında ve daha yüksek bir konumda yer alan mezarlığın ismi, acı bir olaydan yola çıkılarak verilmiştir. Turgutlu ve Manisa çevresinin Yunanlılar tarafından işgal edildiği günlerde İzzettin yakınlarında bazı çatışmalar yaşanmıştır. Çatışmalar esnasında 4-5 yaşlarındaki Arife adlı bir kız çocuğu, Yunan askerlerince uzak mesafeden açılan ateş sonucunda vurularak şehit olmuştur. Çarpışmaların sıcaklığı ve güvenlik endişesiyle şehit olan kızın naaşı, olayın yaşandığı yerde defnedilmiştir. Sonrasında yıllar içerisinde buraya definler çoğalmış ve alan bir mezarlık haline gelmiştir. Mezarlığın ilk sakininin ölüm şeklinden dolayı da buraya Şehitlik Mezarlığı denilmiştir.[8] Köyün taşındığı döneme dek bu mezarlık, kullanılmaya devam etmiştir.
Köyün günümüze ulaşabilen olasılıkla en eski mezarlığı ise, eski yerleşim yerindeki camiin haziresidir. Bir köy camii haziresi için oldukça fazla mezar olan bu alan, meyilli bir araziye yayılmış durumdadır ve arazi şartlarından dolayı toprak sürekli kaymakta; pek çok mezar da toprakla beraber hareket etmektedir. Hazirede saptayabildiğimiz eski Türkçe yazılı olan 16 adet mezar taşı vardır. Ayrıca birkaç tane nitelikli ve bezemeli ayak taşı ile yine on adetten fazla günümüz alfabesi ile yazılı mezar taşı vardır. Alanda ayrıca çeşitli nedenlerle kaybolduğu veya toprak altında kaldığı için herhangi bir taş görünmeyen 20 kadar mezar daha olduğu görülmektedir. Buradaki taşların en eski tarihlisi 1207 (Miladi: 1793) yılına aittir. Bunun dışında da tarih kısmı rahatlıkla görülebilen 1214, 1216, 1218 yıllarına ait mezar taşları mevcuttur. Diğer mezarlar ise daha yakın tarihlere aittir. Bugüne ulaşan 1793 tarihli ve hemen birkaç yıl sonrasında ait bu mezar taşları, köyün yerleşim tarihine dair de önemli veriler sunmaktadır. Yörüklüğün devam ettiği ya da yerleşmenin yeni başladığı dönemlerde kullanılan mezar taşlarının genellikle yazısız olup sadece mezarın yerini belirtmek amacıyla kullanıldığı göz önünde bulundurulursa İzzettin’e yerleşmenin 1793’ten belki de yarım yüzyıl önce başladığını öngörmek mantıksız olmayacaktır.
1835 yılında 364 kişinin ikamet ettiği İzzettin köyünün nüfusu, birkaç yıl içerisinde çevre yerleşim yerlerine göç vererek 1842’de 196 kişiye düşmüştür. [9] 1927 yılında yapılan nüfus sayımına göre ise köyde 379 kişi yaşamaktadır.[10] Özellikle 1970’li yıllardan sonra giderek hızlanan köyden kente göç olgusu, İzzettin’i çok fazla etkilememiş gibi görünmemektedir. Halen köyün nüfusu 541’dir.[11] Köy halkının ifadelerine göre, yerleşimin 1980 yılında bugün bulunulan alana nakli ve yeni taşınılan evlerin şebeke suyu gibi imkânlara sahip olması, köyün nüfus kaybetmemesindeki önemli etkenlerdendir. İzzettin, günümüzde bulunduğu bölgedeki merkez köy hüviyetindedir.
Şu anki bilgimizle 250-300 yıllık bir yerleşim yeri olduğunu sandığımız İzzettin köyü, ilçenin nispeten eski yerleşim yerlerinden birisidir ve bu yerleşim yeri hakkında bir giriş denemesi olarak değerlendirilebilecek bu makalenin dışında, daha detaylı çalışmalar yapılması da bir zorunluluk olarak önümüzde durmaktadır.”
Hasan Deniz Çizmeci
Yorumlar 1
Kalan Karakter: