'ARAPLI TÜRKMENLERİNİN KÖKENLERİ'
Hasancan Eralaca
TURGIUTLU Kent Müzesi Uzmanı Tarihçi Hasan Eralaca, Araplı Türkmenlerinin Kökenlerini gazetemize anlattı. Eralaca’nın yazısı şu şekilde:
“Turgutlu’nun içerisinde bulunduğu bölge ve esasında bugün Turgutlu ilçe sınırları içerisinde kalan arazi Cumhuriyet dönemine kadar farklı idarî ünitelere bağlıydı. 16. yüzyıldan bugüne değin Yengi nahiyesi, Ilıca kazası, Turgutlu nahiyesi, Dağmarmara nahiyesi gibi idarî birimlerin son olarak Turgutlu kazası bünyesinde birleşerek günümüze ulaşan bu arazide geçmişte var olan 82 yerleşim yerinin günümüze ulaşamadığını önceki yazılarımızda ve ‘Turgutlu’nun Kaybolan Köyleri’ isimli kitabımızda ayrıntılı şekilde açıklamıştık. Zira Turgutlu, Sinirli, Irlamaz, Derbent ve Urganlı gibi bazıları hariç olmak üzere, günümüzde Turgutlu’ya bağlı olan köylerin büyük bir kısmının mazisi, 150 yıldan daha eski değildir. Sarıbey, Çampınar, Musacalı, Musalaryeniköy, Akköy, Karkın, İzzetti, Urganlı Yeniköy, Çepnidere, Çepnibektaş, Baktırlı, Sivrice, Karaoluk gibi köylerimiz bölgeye 18. ve 19. yüzyıllarda gelen konargöçer Türkmen aşiretleri ve Balkan muhacirleri tarafından kurulmuştur.
Dolayısıyla Turgutlu tarihinin önemli bir bölümünü teşkil eden köylerimizin tarihini yazabilmek için esasında sözünü ettiğimiz konargöçer Türkmen aşiretlerinin ve Balkan muhacirlerinin bölgemize gelişini ve bu gelişin sosyal ve ekonomik sonuçlarını anlamlandırabilmek gerekmektedir. Bu amaçla kısa bir süre önce, Turgutlu’da bulunan ve Yörük Türkmen Aşiretleri tarafından kurulan köylerimize yönelik çalışmalara başlamıştık. Bu çalışmalar neticesinde Turgutlu’da yerleşmiş olan konargöçer Türkmenlerin içerisinde 4 büyük aşiret ön plana çıkmaktadır. Bunlar Çepnidere ve Çepnibektaş köylerini kurmuş olan Çepni Aşireti, Baktırlı, Sivrice ve Karaoluk köylerini kurmuş olan Burhan Aşireti, Musalaryeniköy’ü kuran Musalar Aşireti ve Çampınar ile Sarıbey’i kuran ve aynı zamanda Musacalı, Karkın ve Urganlı’ya yerleşerek buralarda nüfusun önemli bir bölümü haline gelen Araplı Türkmen aşiretidir.

Söz konusu aşiretler içerisinde en kalabalık olanı ve aynı zamanda diğerlerine nazaran daha büyük bir araziyi kaplamış olan aşiret Araplı Türkmenleridir. Bu sebeple bahsetmiş olduğumuz aşiretleri çalışmaya öncelikle Araplılardan başladık. Araplıların kökenlerine değinmeden önce belirtmek gerekir ki konargöçerlerin tarihini yazmak, yerleşik ahalinin tarihini yazmaktan çok daha zordur. Zira bilindiği üzere konargöçerler sürekli yer değiştiren, Anadolu’nun ve hatta Balkanların hemen hemen her yerine dağılmış, her yerde aynı aşiret ismi ile anılan akrabaları bulunan topluluklardır. Bu yüzden bu aşiret ve oymakları arşiv belgelerinden takip etmek çoğu zaman mümkün olmamakta, bu aşiretlerin yer değiştirmelerinin çoğu da arşiv belgelerine tam olarak tüm detaylarıyla yansımamaktadır. Bu durum, her Türkmen aşireti için geçerli olduğu gibi Araplılar için de geçerlidir. Bu sebeple bahsettiğimiz çalışmanın ilk adımı olan bu yazıda yalnızca Araplıların kökenlerine değinecek; yazılı kaynaklar ve arşiv belgelerinin yardımı ile bugün Turgutlu’da yaşamakta olan Araplıların kökenlerine dair teorilerimizi dillendireceğiz.
Araplı Aşireti ile ilgili Osmanlı arşivlerinde birçok belge bulunmaktadır ki bu belgelerin 1700’lerin ilk yıllarına ait olanları Araplıların kökenlerine dair önemli ipuçları sunmaktadır. Bu belgelerden en eski tarihli olanlarından birisi, 1700 yılına aittir ve bu belge Araplı Cemaati’nin Bozulus Türkmenlerine bağlı bir aşiret olduğunu ifade etmektedir.[1] Bu belgeden 8 yıl sonraki başka bir belgede ise Araplıların Mamalu aşireti ile beraber zikredildikleri ve Mamalu Aşireti’nin bir alt ünitesi oldukları görülmektedir[2] ve sözü geçen Mamalu Aşireti de Bozulus Türkmenlerine bağlı bir oymaktır.[3] Dolayısıyla 18. yüzyılın başına ait olan belgelerden Araplıların Bozulus Türkmenlerine bağlı olan Mamalu Aşireti’nin bir kolu olduğu anlaşılmaktadır. Yine söz konusu belgelerden anlaşıldığına göre Araplılar, 18. yüzyılın başlarında Ankara, Aydın, Menteşe, Manisa ve Yozgat’a dağılmış vaziyetteydiler.[4]
Yukarıda da ifade ettiğimiz üzere 18. yüzyıla ait Osmanlı arşiv belgelerine göre Araplı Aşireti’nin Bozulus Türkmenlerinden olduğu anlaşılmaktadır. Biraz daha geriye gidecek olursak 1525 tarihli bir deftere göre Araplı, Karkın, Karacaali ve Musacalı Türkmenlerinin bu tarihte Maraş ve Diyarbakır civarında yaşadıkları, 1525’den önce Dulkadirli Türkmenlerine bağlı iken bu tarihte ayrılarak Bozulus Türkmenlerine dâhil oldukları görülmektedir.[5] 17. yüzyılda Dulkadirli Türkmenlerinin Mamalu Aşireti’ne bağlı olduğu[6], Mamalu Aşireti’nin ise yukarıda da belirttiğimiz üzere Bozulus Türkmenlerine bağlı olduğu göz önüne alınırsa Araplıların mensubiyeti daha iyi anlaşılabilmektedir. Buna göre Araplı aşireti esasında Dulkadirli Türkmenlerindendir. 1525 yılında ise yönetimsel olarak Bozulus Türkmenlerinin bir alt kolu olan Mamalu Aşireti’ne bağlanmışlardır. Dolayısıyla Araplıların 1525’ten önceki kökenlerine inebilmek için Dulkadirli Türkmenlerinin kimler olduğuna değinmek gerekmektedir.
Elbistan ve Maraş merkez olmak üzere doğuda Harput’tan batıda Kırşehir’e, kuzeyde Bozok (Yozgat) ile Sivas’ın güneyinde Gemerek ve Gürün’den Hatay’a bağlı Hassa’ya kadar yayılan bölgede hüküm süren Dulkadir Türkmenleri, Oğuzlar’ın Bozok koluna mensuptur.[7] Büyük çoğunluğu Avşar, Beydili ve Karkın boylarından meydana gelen Dulkadiroğulları Beyliği’nin temelleri, Dulkadiroğlu Karaca Bey tarafından atılmış; Karaca Bey 1337 yılında Memlük Sultanı tarafından Elbistan bölgesindeki Türkmenlerin başına getirilmiş ve böylece yaklaşık iki asır devam edecek olan Dulkadiroğulları Beyliği kurulmuştur.[8] Memlükler ve Osmanlı arasında kalan önemli bir bölgeye hâkim olan Dulkadiroğulları Beyliği, Alaüddevle Bozkurt Bey’in döneminde Osmanlı tarafından ilhak edilerek tarih sahnesinden çekilmiştir.
Bu tarihten sonra beyliğin ahalisi, Osmanlı tarafından Dulkadiroğlu Türkmenleri olarak adlandırılmışlardır. 1525 yılında Dulkadir Türkmenlerinden olan Araplı, Karkın, Karacaali ve Musacalı Türkmenleri, Dulkadir Türkmenlerinden ayrılarak Bozulus Türkmenlerine dâhil olmuşlardır. 1542 yılındaki bir kayda göre bunlar Suriye’nin kuzeyinde kışlıyorlar; yaylak olarak ise Sivas ve civarını kullanıyorlardı.[9]
Bozulus Türkmenlerinden olan Araplılar ve Mamalı Aşireti, 1697 yılında Bozok sancağının boş arazilerine iskân edildiler ancak 1708 yılında Osmanlı Devleti, Araplı ve Musacalı aşiretlerini Rakka’ya yerleştirmek isteyince[10] Araplı ve Musacalı Aşiretleri, anılan emre uymayı reddederek Aydın ve Menteşe (Muğla) sancaklarına dağıldılar.[11] 1720 tarihli bir kayıtta Saruhan (Manisa) sancağının Mendehorya (Kemaliye) kazasında bulunan Araplı aşiretinin Rakka’ya iskân edilme emrinden vazgeçildiği ve Mendehorya’da kalmaya devam edebilecekleri ifade edilmektedir.[12] Dolayısıyla 1720 gibi erken bir tarihte dahi Dulkadiroğlu Türkmenlerinden olan Araplıların Suriye’nin kuzeyi, Maraş, Diyarbakır, Yozgat, Tokat, Ankara, Kırşehir, Manisa, Aydın ve Muğla’ya dağıldıkları ve çok geniş bir bölgede varlıklarını devam ettirdikleri görülmektedir.
Son olarak belirtmek gerekir ki Araplılar, birçok arşiv belgesinde Karaca Araplı cemaati ismiyle anılmaktadır. Buradaki ‘Karaca’ kelimesinin manasına yönelik birçok teori öne sürülebilir lakin zannımızca bu sıfat, Araplıların mensup olduğu Dulkadiroğlu Beyliğinin kurucusu Karaca Bey’den kaynaklanmaktadır. Araplıların ‘Karaca’ sıfatıyla anılmaları onların beyliğin kurucusu ile doğrudan ya da dolaylı bir bağlantılarının olduğunu düşündürmektedir. Yani Araplıların Karaca Bey ile bir akrabalığının bulunma ihtimali olduğu gibi, akraba olmasalar dahi beyliği kuran Türkmen aşiretlerinden birisinin de Araplılar olması kuvvetle muhtemeldir.”
Yorumlar 2
Kalan Karakter: