Kurtarılmayı bekleyen HALKEVİ!
TURGUTLU'ya her gelişimde artık tepeliği kalmamış "Selvilitepe"ye hüzünle bakar, Karpuz Kaldıran parkından ve Kayınpederim Abtullah Halis Kavruk'un adı verilmiş olan meydandan gururla aşağıya doğru yürür; hem gençlik yıllarımı anımsar hem de Atatürk Bulvarı boyunca sağa sola bakar, değişiklikleri gözlemeye çalışırım. 1970'li yıllarda kesilen o güzelim dev çınarların yokluğunu içim yanarak hisseder, yeni yapılmış apartmanlara, yeni açılmış alışveriş merkezlerine bakar; kalabalıkların ve arabaların doldurduğu karbondioksitli atmosferi solumak zorunda kalırım. Öylece adeta yıkılmaya terk edilmiş "Cumhuriyet Mektebi"ne ulaşır, ardından Halkevi'ne, yani Belediye'nin boşaltmış olduğu tarihi yapıya ulaşırım; gelecekleri hakkında hiç bir kişiden tam yanıt alamamış olmanın tedirginliğini -hatta korkusunu- yaşarım. Bugün, önünde iskeleler kurulmuş, nasıl bir onarım göreceğini bilemediğim Halkevi'nden söz edeceğim. Camları kırık, çatısı açık, sıvası alınmış olarak geçen yıldan beri perişan durumdaki Halkevi'nden, bir Cumhuriyet simgesinden, bir kültür merkezi olmuş anıt binadan.
Kasaba'nın "medeniyet yolunda" yitirilen zamanını, kaybedilen mesafeyi en kısa zamanda kazanabilmek, başka bir deyişle, Cumhuriyeti kültür ile taçlandırmak için Turgutlu'da "en mutena bir yerde" 1936 yılında temeli atıldı bu binanın. Adeta bir okul görevi üslenmiş olan bu uygarlık yuvasının 12 Ağustos 1938 tarihli İzmir'de çıkan Anadolu gazetesinin bir fotoğrafla birlikte "Turgutlu'da parti ve Halkevi inşaatı bitti" başlıklı yazısındaki betimleme şöyleydi:
"Valimiz Doktor Lütfü Kırdar'ın uğurlu eli ile temeli atılan şehrimiz Parti ve Halkevi binasının inşaatı hitama ermek [bitmek] üzeredir.
Bina memleketin en mutena bir yerinde kurulmuştur. Halkevi Ege Bölgesi eşine tesadüf edilmeyecek güzelliktedir. Binanın her tarafı bitmiş, yalnız konferans salonunun ikmaline [tamamlanmasına] çalışılmaktadır. İçindeki teşkilatı, istikbalde büyük bir ihtiyaca karşı duracak şekilde tanzim edilmiştir.
Sinema, holler, istirahat ve konferans salonları, kalorifer tertibatı çok mükemmeldir. Bütün kapılar kara ağaç ve kontrplaktan yapılmıştır. Bahçesinin şimdiden tarha [düzenlemeye] ve hendesi şekillerle tezyinine [geometrik biçimlerle donanımına] başlanmıştır. Üst kat salonunda Ulu Önderimizin fotoğrafını tezyin [süsleme] için modern elektrik tertibatı yapılmıştır.
Parti başkanımız binanın inşaatı ile daima alâkadar olmaktadır.
Buranın resmi küşadı [açılışı] Cumhuriyet bayramında yapılacaktır"
Daha sonraki yıllarda Belediye'ye de hizmet verecek olan, çocukluğumda birçok sosyal faaliyetlerine tanık olduğum bu yapı, 50 kişilik bir kitaplığı ve 350 kişilik tiyatro ve sinema salonuyla donatılmış bu muhteşem bina, bugün yıkık dökük olarak ve gözleri yaşlı önünden geçen halkı selamlamaktadır; onlardan "himmet" beklemektedir.
Bir parçacık kent sevgisi olanlardan, birazcık Cumhuriyet rejiminin bu kültür yuvasına saygı gösterenlerden; Belediye Başkanlığı'ndan, Kaymakamlık'tan ve bu görüntüyü sindiremeyen hemşehrilerimden dileğim şudur: Birlikte kurtarınız bu kültür yuvasını, inşaat iskelesi ardında aylardır çürümeye yüz tutmuş olarak bekleyen bu "mutena" binayı. Lütfen kendinizi sorumlu sayınız, gidiniz, hesap sorunuz. Bu Cumhuriyet simgesine sahip çıkınız. Önce 1922 yangınıyla yıkıma uğramış, ama ardından çok büyük özverilerle çağdaşlığı yakalamaya çalışmış olan bu kent için lütfen seferber olunuz. * Emekli tarih profesörü
Yorumlar
Kalan Karakter: