“Kasaba” (Anılar, Fotoğraflar, Belgeler)
Ali ŞENTÜRK
“Kasaba’yı var eden Turgutlu’nun adı”
Sayı: 1
Ö N S Ö Z
“Hep merak eder dururuz. Ben kimim, nereden geldim, yaşadığım kentin kurucuları kimler? Nasıl bir tarihi yolculuk geçirdiler? Ne gibi serüvenler yaşadılar? Kökleri nereden geliyor? Ne var ki geçmişimizle ilgili bilgilerimizi iki göbek geriye kadar götüremeyiz. Aslında ben kimim sorusu ve onun yanıtı bizi biz yapar. Bizi bugüne taşır.
Elbette her kentin ayrı bir öyküsü vardır. Her kentin kendine özgü bir rengi, ruhu, kendine özgü bir atmosferi ve bununla bağlantılı bir kimliği vardır. Bu renk ve bu kimlik, bazı kentlerde daha belirgindir. Düne kadar Turgutlu’nun rengi hindileri, kavunu ve atlarıymış. Bu gün, Kasaba’nın kimliği üzümdür, tuğladır.
Boz Dağ’ın üzerinden doğrulup, burasının nasıl bir yer olduğunu seyrettiğinizde, geçmiş bir mevsimin unutulması gereken tatlarını yaşarsınız. Burada, parlak güneşi, ılık öğlenleri, birden bastıran sisleri, kış başında ılık günleri görürsünüz. Burası bir “asude bahar Ülkesi”dir. Burada patırtı yoktur. Burada görkem yoktur. Burada garip bir onur, bir ağır başlılık vardır. Aynı duygu dağlarına, ovasına ve insanlarına da sinmiştir...
Ben, Turgutlu’da doğmuş ve ömrümün bir kesitini orada geçirmiş birisi olarak, Turgutlu’nun geçmişiyle ilgili insan manzaralarını, günlük hayatı, sevinçleri, hüzünleri gözler önüne sermek istedim. Kasaba ile ilgili belgeleri toplamanın yanında yaşayan siyasetçilerin, hekimlerin, idarecilerin, iş adamlarının Turgutlu’da yaşayan ve göz açıp kapayıncaya kadar geçen zamandan yalnızca anıları kalmış kişilerin öykülerini, anılarını dile getirmeğe çalıştım. Çünkü ömrünü o şehirde geçirmiş kişilerin anıları ve edebi eserleri çok önemlidir.
Onların atalarının öykülerini ve resmi belgelerini sayfalarımda yer verirken aralarına fotoğraflar serpiştirdim. Çünkü resmi belgeler nispeten cansız ve kurudur. Onlar fotoğraflarla desteklendiğinde daha bir hayat kazanır. Bunun yanında eski resimler bir metni yalnızca vurgulamakla kalmazlar, kelimelerin yeterince dile getiremediği birçok şeyi de aktarabilirler. Daha doğrusu, bilmediğimiz ve henüz hangi gizemli yüceliklerden Turgutlu’ya inmek için sırasını bekleyen gelecek kuşak misafirlerime bir fincan kahve ikram etmek istedim. Kitapta yer alan fotoğrafların çoğu siyah-beyaz, canlılığı gitmiş, solmuştur. Ancak fotoğraflar solsa da geçmiş yılların anısını yansıtırlar. Canlılığı gitse de fotoğraflar vardır, eline aldığında şaşkınlıkla bakarsın, bir sessizlik büyür içinde ve o sessizliğin içinde yanarsın, bir kora çıplak elinle dokunmuş gibi olursun. O fotoğraflar seni alıp bir yerlere götürür. Bir katre alev yayılır içine, yanarsın.
Her şeye rağmen maziye intikal eden her olay, tarih sayfasındaki yerini alırken, insana daha güzel görünmüştür. Buna maziye özlem diyorlar. Ben de geçmişi özleyip, bu kenttin geçmiş yaşamını gözler önünü sermeye çalıştım”
(Devamı yarın)
Yorumlar
Kalan Karakter: