Kasaba’nın feslileri ve keçecileri
RUM isyanından dönen Kaptanıderya Koca Hüsrev Paşa, 1827’de donanmasıyla İstanbul’a, fes giydirdiği gemicileri ile gelince büyük ilgi uyandırır. Fesli Levantenleri bir Cuma selâmlığından sonra gören 2’nci Mahmut, askerlerin kıyafetlerini özellikle de feslerini çok beğenince, Asakir-i Mansure-i Muhammed’iye askerlerinin de fes giymesini buyurur. 2’nci Mahmut’un bu kararı özellikle din adamları tarafından “fes giymek dinen caiz değildir” denerek tepki görür. Öyle ki, 2’nci Mahmut, özellikle dinci kesimler tarafından “Dinsiz Sultan” diye suçlanır. Ne var ki fes, kısa zamanda tüm ülkeye yayılır.
Turgutlu haklıda bu festen nasibini alır. Fesin rağbet görmesiyle birlikte Kasaba’nın sokaklarında da her renkte ve desende keçeden yapılma fesli gençler görülmeğe başlar. Artık devir fes devridir. Kasabalı keçeciler diğer şehirlerde olduğu gibi fesin ucuna bir de ipek ya da ibrişimden püsküller eklemeye başlayınca fes modası alıp yürür. Hatta Kasaba’nın çarşılarında fes satan dükkânlar bile açılır.
1925 yılında çıkarılan Şapka Kanunu ile Fes’in macerası sona erer. Ancak fes geldiğinde muhalefet eden muhafazakâr çevreler, bu defa da fesi çıkarmamak için muhalefet ederler. Bu durum Kasabalı bir kısım muhalifler içinde geçerlidir. 1925 yılının son bahar aylarıdır. Atatürk, Şapka Devrimi hazırlıkları nedeniyle yurt gezisine çıkmıştır. Gazi’nin Turgutlu’yu da ziyaret etmesi için bir heyet gönderilir. Atatürk, Kasaba’ya da gezi programının içine alır. Şapka Kanunu daha çıkmamıştır ama tartışmaları başlamıştır. Ancak Kasaba'da şapkaya karşı tepkiden korkulur. Bu nedenle Atatürk gelmeden önce 13 Ekim 1925 tarihinde, Koza Pazarı’nda bir miting düzenlenmesine karar verilir.
Toplantıya katılanların en önünde Kaymakam Siraceddin Bey, Belediye Reisi Cemal Sururi, İdman Yurdu Başkanı Cevdet Öktem, Harikazede Cemiyeti Reisi Rafet ve Türk Ocağı Başkanı Hasan Şevki (Özeren) yer alırlar. Ortalarına da Kasaba müftüsü Hasan Basri’yi (Kutlu) yerleştirirler. En son konuşmayı Kasaba Müftüsü yapar. Müftü Hasan Basri’nin konuşması oldukça etkili olur. Fesi ile mitinge gelen bir kısım kişiler feslerini orada çıkarıp yere atarlar. Nereden nereye?
Şimdi sözü Kasaba’nın son keçecisi Rahmetli Haydar Ceylancı’ya bırakalım:
“ Eskiden Turgutlu’da nasıl uncu, şekerci, demirci, semerci varsa keçeci dükkânları da vardı. Çünkü Kasaba’nın gündelik yaşamının pek çok noktasında keçeye ihtiyaç vardı. Cumhuriyet öncesinde Turgutlu’nun keçeleri ve fesleri meşhurmuş. Cumhuriyet sonrasında ise Turgutlu’da 3 keçeci dükkânı kalmış. 1950’li yıllarda bu sayı 5’e yükseldi. 1970’li yıllarının keçecileri Topal İbrahim, Hacı Mehmet, İstanbullu Halil’di. Şimdilerde benden başka keçeci kalmadı.”
Ali Şentürk
Yorumlar
Kalan Karakter: