Kamp günlükleri -7-
TURGUTLU Zirve Dağcılık Spor Kulübü üyesi Semih Çolak, geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdiği 5137 metrelik Ağrı Zirvesi tırmanışının hikayesini anlattı.
Çolak yaptığı açıklamada: “Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yılını adına yakışır bir şekilde ülkemizin çatısında, efsanelere konu olan Ağrı Dağı’nın 5137 metrelik zirvesinde kutlamak her cumhuriyet sevdalısına nasip olmayacak bir gurur. Bu gururu yaşamak için aylar öncesinden başladım hazırlanmaya.Bu hayalimi gerçekleştirirken yalnız olmayacağım. En büyük destekçilerim olan ailem hep yanımda olacak...
Ayrıca ;
İzmir’den Müge – Oğuz Atik çiftinin yanısıra Erciyes, Kızlarsivrisi ve Bozdağ’daki yol arkadaşlarım Kudret ve İsmail Abi de benimle beraber bu coşkuyu yaşayacak.Dağ dostlarım Kürşat ve Fatih’in de katılmasıyla 7 kişilik bir ekip olacağız.
Müge Abla haftalar öncesinden başlıyor çalışmaya ve bizim için her şeyi düşünüyor.Barzani Ceylan’ın ekibiyle irtibata geçip faaliyet için en uygun tarihi belirliyorlar.20-24 Eylül arası Ağrı’dayız. Müge Abla’nın bilgilendirmeleri doğrultusunda tüm hazırlıklarımızı gerçekleştiriyoruz.Uçak biletlerimiz 20 Eylül sabahına alındı.Zaman geçmek bilmiyor derken bir bakmışız kamp yüklerimiz ve sırt çantalarımızla havaalanındayız.Atik çifti de orada. Sohbet muhabbet derken hoop aktarmalı şekilde Doğubeyazıt havaalanında açıyoruz gözümüzü.Karayolunu tercih eden Kürşat ve Fatih’le buluşup Barzani Ceylan tarafından 2000 metredeki Çevirme Köyü’ne taşınıyoruz.Burada aramıza Maşallah’ın dahil olmasıyla 8 kişi oluyoruz. Yöre halkından oluşan organizasyon ekibi oldukça profesyonelleşmiş.Rehberimiz Reşat Abi, aşçımız Sabri ve katır sevkiyat ekibi...Kamp yüklerimizi burada çuvallayıp katırlara yükledikten sonra 3300 metredeki kamp alanına doğru yürümeye başlıyoruz.
3300 Kampı
Ağrı Dağı tüm heybetiyle yol boyunca bizi izliyor.Etkisinde kalmamak mümkün değil.Yaklaşık üç saatlik yorucu bir yürüyüşün ardından kamp alanına ulaşıyoruz.Burası oldukça kalabalık.Dünyanın birçok bölgesinden gelen dağcılar bu efsanevi dağa tırmanmak için heyecanla bekliyorlar.Biz de kamp alanındaki yerimizi alıp, katır sırtında bizden önce kampa ulaşan çadırlarımızı kurduktan sonra 3300 metreden manzarayı seyre dalıyoruz.Şöyle bir kamp alanını dolaşıyorum da tuvaletler, duş ve su kullanım alanları yapılmış.Dağcılığımız için güzel gelişmeler.Sonrasında ekibimizin büyük çadırında bizim için hazırlanan akşam yemeğimizi yedikten sonra çay kahve eşliğinde sohbet ediyoruz.Sohbet keyifli ancak hava soğuk ve bir an önce tulumlara girmek gerek.Vakit çok geç olmadan sabah 08:00 de kalkmak üzere sözleşerek çadırlarımıza çekiliyoruz.Uçak yolculuğu ve ardından yapılan üç saatlik yürüyüş beni epey yormuş.Kitabın üçüncü sayfasını bitiremeden uyuyakalıyorum.
3300 kampında güneşli bir Perşembe sabahına “günaydın” diyoruz.Çok yorucu bir gün olacak.Önce Sabri’nin bizler için hazırladığı kahvaltılıkları tüketip çaylarımızı içiyoruz.Bir yanımız İran bir yanımız Doğubeyazıt.Manzara uçsuz bucaksız.Çok vakit kaybetmeden çadırlarımızı toplayıp sevkiyat ekibine teslim ederek 4200 kampının yolunu tutuyoruz.Yükseldikçe oksijen azalıyor, heyecanımız artıyor.Rehberimiz ara ara bizleri bilgilendiriyor.Yaklaşık dört saat hafif hafif tırmanıyoruz.4100 metreye geldiğimizde en yüksek zirvem olan 4058 metrelik Süphan’ı aşmış oluyorum.Ancak hedef önce 4200 ardından 5137...
4200 Kampı
4200 metredeki kamp alanına vardığımızda iklimin değiştiğini ve oksijenin azaldığını rahatlıkla hissedebiliyoruz.Hızlıca bizden önce kampa gelen çadırlarımızı kurup bir şeyler atıştırıyoruz.Kısa bir kamp turu atıyorum.Burada imkanlar biraz daha kısıtlı.Alan daha dar olduğu için çadır alanları ve çadırlar küçük.Tuvalet sayısı aşağıya göre az ve mevsimsel olarak su sıkıntısı var.Yine de beklentileri yüksek olmayan biz dağcılar için her şey yolunda görünüyor.Bu arada faaliyet sorumlumuz Müge Abla 4500 - 4600 metrelere kadar aklimitizasyon ( yüksek irtifaya uyum ) çıkışı yapacağımızı söylüyor.Kısa bir hazırlığın ardından Oğuz Abi’nin rehberliğinde 4400 metreye kadar çıkıyoruz.Burada biraz kar atıştırıyor, rüzgar baya sertleşiyor.Çok geç olmadan kampa dönüyoruz.Akşam yemeğimizi yedikten sonra teknik toplantıya başlıyoruz.Reşat Abi ve Müge Abla’nın bilgilendirmeleri ışığında son hazırlıklarımızı yapmak ve 02:00’de buluşmak üzere çadırlarımıza çekiliyoruz.Bu gece epey soğuk.Heyecan dorukta.Düzgün ve sağlıklı uyuyamayacağımı biliyorum ve nitekim öyle de oluyor.Saat 01:00 olmadan çıkıyorum tulumdan.Çok daha soğuk kış faaliyetleri yaptığım için soğuk şimdilik fazla etkilemiyor beni.Çok kalın giyinmeden Kudret ve İsmail Abi’nin de uyandığından emin olarak akşamdan hazırlamış olduğum zirve çantamı alıp yemek çadırına geçiyorum.Tüm ekibin çadıra gelmesinin ardından Maşallah bizimle zirve tırmanışına katılamayacağını belirtiyor.Üzülüyoruz ama tabi ki ısrar etmiyoruz.
Veee hareket saati geldi çattı. Hedefe ulaşmamıza çok az kaldı.İçimde tarif edemeyeceğim büyük bir heyecan var. Kumanyalar, sıcak sular, çikolatalar her şey hazır.
Zirveye Doğru
Zirve yolculuğumuz 02:15 te başlıyor.Rehberimizin söylediklerine uyarak çok ağır hareket edip,oldukça küçük adımlar atıyoruz.Adeta dura dura yürüyoruz.İlk molayı sorunsuz bir şekilde veriyoruz.Ancak benim için işler yolunda gitmiyor.Çok yavaş olan tempo ve oksijensizlik vücut ritmimi bozuyor.Bir hızlanıp bir yavaşlıyorum ve grubu olumsuz etkiliyorum.4600-4700 metrelere geldiğimizde “Allah’ım yardım et “ derken buluyorum kendimi.Tüm ekip arkadaşlarımdan özür dileyerek bir mola daha verilmesini istiyorum.Bu mola sonrasında rehberin arkasına geçerek onun adımlarına uyum sağlıyorum.Gün ağarmak üzereyken işler yavaş yavaş yoluna giriyor.Son 100 metrelik zirve yolunun ve zirvenin buz olduğunu bildiğimiz için tüm ekip 5000 metrede kramponlarımızı takmak üzere duruyoruz.Hava iyice soğudu , rüzgar da arttı.Sanırım -10, -12 cıvarında.Ama zirveye yaklaşmanın verdiği heyecanla hiç üşümüyorum.Rehberimiz bir noktada zirveye çöken sisin dağılmasını bekliyor.Yine çok sakin bir şekilde onun açtığı izden yavaşça ilerliyoruz.
Zirvede Cumhuriyet Coşkusu
Zaman durdu sanki , son metreler bitmiyor derken sonunda başarıyoruz.07:00 de tüm ekip zirvedeyiz.Bulutlar dağıldı.Tarifsiz bir sevinç ve şaşkınlık içindeyim.Muhteşem bir duygu bu.Bu mutluluğu hep birlikte yaşayıp coşkuyla birbirimizi tebrik ediyoruz.
Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. Yılında Türkiye’nin zirvesinde özel olarak hazırladığım pankartı açarak bu gurur günümü ölümsüzleştiriyorum ve “ YAŞASIN CUMHURİYET ” diye haykırıyorum...
Turgutlu Zirve Dağcılık Spor Kulübü pankartımızı ülkemizin zirvesinde gururla açıyoruz.
İzmir Zirve ve Turgutlu Zirve sporcuları olarak topluca hatıra fotoğraflarımızı çektirdikten sonra Ağrı Dağı bize vaktin dolduğunu hatırlatıyor.Bastıran yoğun sisi ve fırtınayı gören rehberimiz ekibimizi hızla güvenli bir yere indiriyor.Burada biraz soluklandıktan sonra normal tempomuzda inişe geçiyoruz.Kramponları çıkarıp biraz daha rahat yürüyoruz.Reşat Abi kısa molalarla dinlendiriyor bizi.Yaklaşık beş saat süren tırmanışın inişi de üç saat sürüyor ve 11:00 de sağ salim 4200 kampına ulaşıyoruz.Çaylar,kahveler ve atıştırmalıklar hazır.Zirve coşkusunu yaşamaya burada da devam ederken aynı zamanda tırmanışımızı değerlendiriyoruz.Bu arada programımızı güncelleyip çadırlarımızı toplayarak 3300 kampına inmeye ve oradan da araçla Doğubeyazıt’a gitmeye karar veriyoruz.Hızlıca toparlanıp kamp yüklerini sevkiyat ekibine teslim ediyoruz.
İşte bu iniş belki de faaliyetin en zor kısmı oluyor.4200’den 3300’e in in bitmiyor.Üç günün yorgunluğu zirve yapmış olmanın verdiği rehavetle birleşince iniş bizi oldukça zorluyor.Olsun, zirveye çıktık ya; Ağrı’nın zirvesine dokunduk ya mutlaka sağ salim inmeyi de başaracağız.Saat 16:00’da 3300 kampına ulaşıyoruz.Bizi burada Barzani karşılıyor.Bu sefer karpuzla kutluyoruz zirvemizi.Sonrasında eşyalarımızı araca yüklüyoruz.Ağrı Dağı’yla ve bize destek veren ekiple vedalaşıp Doğubeyazıt’a doğru hareket ediyoruz.Otelimize yerleşip bir buçuk günlük Doğubeyazıt gezisinin startını veriyoruz.Cumartesi günü meşhur pasajı gezip ardından İshakpaşa Sarayı’na gidiyoruz. Dönüşte de Abdıgor’un tadına bakıyoruz. Cumartesi akşamı ise merkezde dostlarla karşılaşıp hasret gideriyoruz.Pazar günü de havaalanı servisiyle Doğubeyazıt’tan ayrılıyoruz...
Ağrı Dağı zirve faaliyetini eksiksiz bir şekilde planlayıp organize ederek bu büyük hayalimi gerçekleştirmemi sağlayan Müge - Oğuz Atik çiftine, yüksek dağlardaki uyumlu yol arkadaşlarım İsmail Abi ve Kudret’e,yine gayet uyumlu arkaşlarımız Fatih ile Kürşat’a ve son olarak da organizatör Barzani Ceylan ve ekibine sonsuz teşekkürler.
Bu zirvemi önce AİLEM’e, sonra tüm ATATÜRK ve CUMHURİYET sevdalılarına hediye ediyorum...
YAŞASIN CUMHURİYET!!!