Kadınlara “Kamusal Yalan’sız” Gerçek Özgürlük...
Kadınların sömürülmeye, baskıya, haksızlığa, zulme ve eşitsizliğe karşı seslerini yükseltmek için fırsat olarak gördükleri “8 Mart Kadınlar Günü” 1910 yılında Kopenhag’da Enternasyonal Kadınlar Konferansında benimsenmiş ve yıldan yıla yaygınlaşmıştır. 16 Aralık 1977’de Birleşmiş Milletler tarafından da tanınan “8 Mart Dünya Kadınlar Günü” günümüze gelindiğinde ise neredeyse ilgi ve sevginin bir güne! indirgendiği güne dönüşmüştür.
Kadınlara bakış açısı farkı ile doğu ve batı medeniyetleri birbirinden ayrılmaktadır. Batı medeniyetinde kadının insan olup olmadığının tartışıldığı bir dönemde İslam ile şeref, onur, izzet bulan kadın için “Cennet annelerin ayakları altındadır” payesi baş tacı bir bakış açısını getirmiştir. Kadın ile erkeği eşit görüp kadını ailenin ve sosyal hayatın dizaynında öne çıkaran bizim medeniyetimizdir.
Nesli temin ve nesli talim noktasında karşı cinsine oranla daha çok sorumluluk taşıyan kadınla erkeği birbirinin düşmanı olarak algılamak feminist bakış açısının yansımasıdır. Kadın ve erkek yaratılışlarında kodlanan fıtratları ile birbirinin tamamlayıcısıdır.
Kadınlar Günü; Türkiye’de ilk kez 1921 yılında kutlanmıştır. Ülkemizde kadınlara seçme ve seçilme hakkının verildiği tarih ise 5 Aralık 1934’tür. Ancak seçme hakkının eşit uygulandığı fakat seçilme hakkının eşit uygulanmadığı ne acıdır ki, yakın geçmişimizde de tescil edilmiştir.
Başı örtülü bayan vekile meclisteki yemin töreninde bir siyasi parti eski başkanının “Bu kadına haddini bildirin!” çıkışı ve devamında cereyan edenler ile TBMM’nin üniversite girişlerinde yaşanan dramı sonlandırmak için yasa çıkarmasını “411 El Kaosa Kalktı” diye sunan yaklaşım aynı bakış açısının ürünüdür. Kendi görüşünü tüm toplumun görüşü gibi sunan, din ve vicdan hürriyetini kendi kafalarındaki dar koridorlara sıkıştıran bu yaklaşım; inançları gereği başını örten kadınları eğitim ve çalışma hayatında mengeneye almış ve ürettikleri “kamusal alan” yalanıyla tecrit etmiştir.
2004 yılında Anayasa’nın 10. maddesinde “kanun önünde eşitlik” ibaresinin; “kadın erkek eşit haklara sahiptir. Devlet bu eşitliğin hayata geçirilmesini sağlamakla yükümlüdür” şeklinde değiştirilmesinin devamı gelmeli, “Kamusal Alan” yalanı son bulmalı ve kadınlar çalışma hayatının tüm alanlarında kategorize edilmeden, engellenmeden, özgürce yerini alabilmelidirler.
Yine üniversite kapılarındaki başörtülü kızlarının trajedisi son bulmalıdır. Eğitim informal bir faaliyet olmaktan çıkmalı, eğitim ve çalışma hayatını engelleyen tüm dayatmalar son bulmalıdır. Yargı, bazı insanları inanç ve fikirlerinden dolayı yargılayan tutumundan vazgeçmeli adalet ve özgürlük talepleri bazı yargıçların önyargılarına kurban edilmemelidir.
Kadın sömürüsünün hat safhaya ulaşmış olması endişe vericidir. Reklâmı yapılacak her türlü ürün için cinsellik ön plana çıkarılmakta ve kadın malzeme olarak kullanılmaktadır. Kadınlara karşı fiziksel ve cinsel taciz, töre cinayeti, ucuz işçilik, kadınlar arasında ayrımcılık, eğitim hakkından mahrum kalma, sömürülme gibi sorunlar yaşamaktadır. Kadına karşı artan şiddet her gün televizyonlarda ve gazetelerin üçüncü sayfalarında endişe verici boyutlara ulaşmıştır.
Eğitim Bir Sen olarak; hakkı ihlal edilenin ve hakkı ihlal edenin kim olduğuna bakmadan her hak ihlaline karşı çıkmaya ve adalet tesis edilinceye karşı mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz. Ülkemizde ve dünyada kadınların birçok sorunu vardır ve bu sorunlar ülkelerin genel ekonomik, siyasal, sosyal ve kültürel problemlerinden bağımsız değildir. Bu vesileyle başta eğitim çalışanları olmak üzere tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü, kadınların sorunlarının çözümüne vesile olması temennisiyle kutluyoruz.
MEHMET UÇAK
TURGUTLU EĞİTİM BİR SEN BAŞKANI
Yorumlar
Kalan Karakter: