İstikbal yolunda Turgutlu Müftüsü Hasan Basri Mutlu
Turgutlu’dan esintiler - Ali Şentürk
TORUNU İsmail Akça dedesi ile ilgili şu bilgileri aktarır:
“Dedemin etkilendiği daha doğrusu ayni düşüncede olduğu kişilerin başında Kasabalı Ahmet Hamdi Bey gelir. Kurtuluş Savaşı öncesi İzmir’in dini lideri olan Kasabalı Ahmet Hamdi Bey, dedemin yakın dostudur. O, tahsilini Fatih Medresesi’nde tamamlar. Dedem ise Yahya Efendi Medresesi’nde okur. Ahmet Hamdi Bey, Birinci Dünya Harbi’nin sıkıntılı dönemlerinde köyleri, kentleri dolaşarak ordu ve donanma adına büyük yardımlar toplar. Bu nedenle payitahtın sevgi ve güvenini sağlar. Bu arada Mahmut Celalettin Bey’le sıkı bir ilişki kurar. Ne yazık ki Kurtuluş Savaşı öncesi şeyhülislamlık emri ile görevden alınır, kendileri memleketi Turgutlu’ya gelerek Hacı Muharrem Camii’nde Cüher Hoca takma ismiyle vaaz vermeye başlar. Ahmet Hamdi Bey’in İzmir Müftüsü olduğu dönemlerde ya da onun görevden ayrıldığı tarihlerde dedeminde içinde olduğu bir cemiyet kurulur. Daha sonra bu teşekkülün bir kolu “Kasaba Ahaliyi İslamiyesi”ne dönüştürülerek varlığını sürdürür.”3
Kasaba’nın önde gelen simaları İzmir’in işgalinden hemen sonra bazı Avrupa devletlerinin temsilciliklerine telgraflar gönderirler. Bu telgrafların ilki Hasan Basri Efendi’nin Kasaba’da başkanlığını yaptığı cemiyetin telgrafıdır. 16 Mayıs 1919’da Kasaba Ahaliyi İslamiyesi adına gönderilen telgraf “Der-saâdet'te İtalya Hükümet-i Fahîmesi Mümessili Cenaplarına” diye başlar.4
Bu telgrafın çekilişinden kısa süre sonra Yunan işgal kumandanı Zafirin 23 Mayıs 1919 tarihinde emrindeki tümen birliklerine yazılı bir emir gönderir. Bu yazılı emir içinde Turgutlu ile ilgili olanı şöyledir:
“Kendisine bir bölük süvari, bir bir batarya topcu ve bir sıhhıye müfrezesi ayırdığım 5’inci Piyade alayı, bir bölük jandarma ile beraber yarı saat 11.00’de yola çıkarak Turgutlu ve Manisa’yı işgal ettikten sonra beni haberdar edecek, ondan sonra Saruhan Sancağının işgali için emir vereceğim.”5
Bu emirlerin verildiği tarihlerde Yunan işgal kuvveti henüz Turgutlu’ya gelmemiştir ama Turgutlu’da her yer Yunan bayrakları ile süslenmiştir. Bu çerçevede Manisa 26 Mayıs’ta işgal edilir. Ardından Manisa’yı işgal eden Yunan kuvvetlerinin bir taburu ile Kemalpaşa üzerinden gelen Yunan 5’inci Alayı’na bağlı yunan birlikleri Kemalpaşa Ovası boyunca ilerleyerek, 29 Mayıs 1919 günü tek kurşun atmadan Turgutlu’ya girerler.6
Mustafa Kemal, Turgutlu’nun işgal edildiğini, 31 Mayıs 1919 tarihinde, bölgenin örgütlenmesi ve direnişi için görevlendirilen Miralay Bekir Sami Bey’in gönderdiği oldukça uzun bir telgraftan öğrenir.7
Kasaba halkı, ani gelişen hadiseler dolayısıyla şaşkın vaziyettedir. Bu karamsarlık havası bir süre devam eder. İşgalin hemen ardından Manisa ve kazalarında, yaygın tutuklamalar başlar. Turgutlu’da savcı İbrahim Ethem Efendi ile şehrin ileri gelenlerinden birçok kişi, sebep gösterilmeden turtuklanır ve İzmir’e gönderilirler. Manisa ve kazalarıda ki Bbu gelişmeler üzerine Cemiyeti İlmiye Başkanı Manisa Müftüsü Âlim Efendi ile Turgutlu Müftüsü Hasan Basri Efendi ve diğer müftüler İzmir’de gizli olarak İzmir müftüsü Rahmetullah Efendi’nin başkanlığında toplanırlar. Bu toplantıda memleket menfaatlerine aykırı davranışlarından dolayı Padişah Vahdettin’i vatan haini kabul ederek padişahlık tahtından indirilmesi gerektiği konusunda fetva verirler. Bu karar İzmir Müftüsü hariç yedi müftü tarafından imzalanarak teşkilata yayılır. Bu verilen fetva Cemiyeti İslamiye kâtibi Seyit Ali tarafından İstanbul’daki Ferit Paşa Hükümetine ihbar edilir.8
Kamil Su, bu fetva olayı ile ilgili gelişmeleri şöyle aktarır:
“Yunan işgalinin sebep olduğu zulüm ve facialar Müftü Alim Efendi’yi isyan ettirdi. (…) Alim Efendi Cemiyet-i İslamiye başkanı olarak bu konuyu müftü arkadaşlarına açmaya karar verdi. Turgutlu, Kırkağaç müftüleriyle bu hususu tartıştı. İzmir Müftüsü Rahmetullah Efendi ile de anlaştı. Sonunda İzmir’de Rahmatullah Efendi’nin başkanlığında bir toplantı yapıldı. Toplantıda memleket çıkarlarına aykırı davranışlarından ötürü Padişah Vahdetdin’in tahtan indirilmesine dair bir fetva hazırlandı. Bunu; Rahmetullah Efendi dışında yedi müftü imza ederek teşkilata yaydılar.”9
Turgutlu’nun işgali halk üzerinde derin bir üzüntü yaratırken, Rum ve Ermeni azınlığın şımarmasına ve Türklerle alay ederek, her türlü hakarete bulunmalarına yol açar. Bu noktada Hasan Basri Efendi’nin tutumu dikkati çeker. Hasan Basri Efendi direniş yanlısı tutumunu değiştirmeden bir Cemiyet-i İslamiye taraftarı olarak, Turgutlu’da kalır. Yunanlıların yaptığı faaliyetlerden haberdar olmak için mahalle imamlarından düzenli bilgi almaya çalışır. Onun en büyük destekcisi, İzmir müftülüğü görevini yürütmekte iken 16 Ocak 1919 tarihinde, şeyhülislamlık emri ile görevden alınan İzmir eski müftüsü Cevherizade Ahmet Hamdi Bey olur.10
Hasan Basri Efendi’nin Yunan işgalini din açısından eleştirisi, Manisa Müftüsü Alim Efendi’nin başkanlığında bir toplantı yapması onun Turgutlu meydanında dövülmesine neden olur. Kendisi Yunanlı subaylar tarafından halkın gözü önünde dövülür. Bu dövülme olayı Turgutlu’da günlerce konuşulur. Öyle ki, Kasaba Müftüsü Hasan Basri Efendi, Yunan askerleri tarafından feci şekilde dövülürken, buna dayanamayıp yanındakilerin onun “Müftü” olduğunu söylemesi üzerine; Yunan askerleri “Biliyoruz bizde zaten onun için dövüyoruz” diyerek, İslam’a olan düşmanlıklarını ifade etmekten çekinmezler.11
n Ali Şentürk -
Cep: 0537 714 25 35 -
(Devam edecek)
Yorumlar
Kalan Karakter: