Ali ŞENTÜRK - Cumhuriyet'e giden yol - sayı:1 TURGUTLU’nun işgalinin ardından zulmü ve vahşeti gören Kasaba halkı zaman içinde yüreğini ve canını ortaya koyar. Yunan askerlerinin vahşeti, yerli Rumların riyakârlığı onun direnişe geçmesini bağımsızlık meşalesini yakıp silaha sarılmasını sağlar. Mondros Mütarekesinin Türkler için ciddi tehlikeler getirdiğini fark eden Turgutlulu aydınlar önce kendi aralarında teşkilatlanırlar. Ardından Kasaba Müdafaa-i Hukuk-i Osmaniye Cemiyeti’ni kurarlar. Başka bir gurup Kasaba Ahaliyi İslamiyesi adı ile bir araya gelirler. Bu cemiyet, İzmir’in işgalinden bir gün sonra bir telgrafla işgali kınarlar ve İstanbul’da bulunan İtalyan temsilciliğine bir telgraf gönderirler: 20 Mayıs 1919 tarihinde bu defa belediye başkanı ve Kasaba’nın eşrafı, İzmir’in işgalini protesto eden başka bir telgraf gönderirler. Belediye başkanı ve eşrafın imzaladığı başka bir telgraf 21 Mayıs 1919 tarihinde tekrar gönderilir: Bu tarihlerde veya bu tarihe yakın bir zamanda Turgutlu’da, Kasaba Redd-i İlhâk Heyet-i Milliyesi adı altında bir teşkilatın kurulduğu görülür. Bu teşkilat, 21 Mayıs 1919 tarihinde, Belediye başkanı ve eşrafın imzaladığı telgrafın dışında İzmir’e bir başka telgraf daha gönderirler. İzmir’in işgalinden sonra Kemalpaşa ve çevresinde bulunan halkın bir bölümü Turgutlu’ya göç ederler. Bu göçmenler de ayni gün Müslüman Muhacirleri imzasıyla başka biri telgraf gönderirler: Kasabalı aydınların yanında kadınlarda örgütlenirler. Turgutlu’da “Kasaba İslam Kadınları Cemiyeti’ni” kurarlar. 28 Mayıs 1919'da Kadınlar adına bir bildiri yayınlarlar. Bu arada “Cemiyet-i İslamiye”nin kurucusu Müftü Âlim Efendi, Turgutlu müftüsü Hasan Basri Efendi’nin de içinde bulunduğu bir grupla gizlice İzmir’e giderek, İzmir Müftüsü Rahmetullah Efendi’nin başkanlığında toplanıp, padişahın tahtından indirilmesi fetvasını verirler. Bunun üzerine İstanbul’daki Damat Ferit Paşa hükümeti Âlim Efendi’yi idama mahkûm eder. O da Manisa’yı terketmek zorunda kalır. Her şeye rağmen Manisa’yı işgal eden Yunan kuvvetlerinin bir taburu ile Kemalpaşa üzerinden gelen Yunan 5’inci Alayı’na bağlı yunan birlikleri Kemalpaşa Ovası boyunca ilerleyerek, 29 Mayıs 1919 günü Turgutlu’ya girerler. Mustafa Kemal, Turgutlu’nun işgal edildiğini, 31 Mayıs 1919 tarihinde, bölgenin örgütlenmesi ve direnişi için görevlendirilen Miralay Bekir Sami Bey’in gönderdiği oldukça uzun bir telgraftan öğrenir. Mustafa Kemal’e ulaştırılan şifreli telgrafın bir bölümü şöyledir: “Erzurum 9. Ordu Müfettişi Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine; (...) Manisa çarpışmasız olarak 25.05.1919’da Yunan eline geçti. Manisa’daki Yunan alayının bir taburu orada kalmış, diğerleriyle 29 05. 1919 günü Turgutlu, Rum ahalinin alkışları arasında işgal edilmiştir.3 17.Kolordu Kumandanı Miralay Bekir Sami” Atatürk Samsundadır. Ancak Onu Samsun’da karşılayan bir devlet yoktur. Hasta olan Mutasarrıf evinden çıkmadığı için dokuzuncu ordu müfettişini karşılamaya gelememiştir. Belediye reisi ortalarda yoktur. Onu vekâlet eden kişi de Çarşamba’da arazisinin bulunduğu köydedir. Belediye meclisinden bir zad olan Hacı Molla, Atatürk’ü şehir namına hoş geldiniz der. Bu ahval içinde bir bölgeye gelen Mustafa Kemal, elbette kendisini nasıl bir ateşin içine attığının farkındadır; Samsun’da kendisini güvenlik içinde hissetmediği için 25 Mayıs’ta sessizce Havza’ya gelir. Batıda bazı kasabaların ve bunun yanında Turgutlu’nun çarpışmasız Yunanlılara teslim edilişi muhakkak ki Mustafa Kemal’i üzmüş olmalı. Ancak O ümitsizliğe düşmez. 9 Haziran 1919 tarihinde Havza’dan Bekir Sami Bey’e şu cevabı gönderir: “Eşme’de 17. Kolordu Kumandanlığına; Vaziyetinizi bildiren şifrenizi elemle okudum. Gaflet ve teşkilatsızlığın bu kadar tüyler ürpertici sonuç verdiği anlaşılmışsa da ümitsizliğe düşeceğimiz zaman değildir. (...) Kısa sürede ülkeyi düzenli ve güçlü bir teşkilata kavuşturmak zorundayız. (...) Vaziyetinizden ve o taraflar teşkilatı milliyesinden sık sık bilgi vermenizi rica ederim. 9 Ordu Müfettişi Mirliva (Tuğgeneral) Mustafa Kemal” 4 Atatürk Anadulu’nun yollarındadır. 27 Eylül’de Birinci Bozkır Ayaklanması olur. Bu tarihlerde Kasabalı Kuvvayı Milliyeciler Kütahya civarında görünürler. Alaşehir Kongresine Turgutlu temsilcisi olarak katılan Süleyman Sururi Bursa’da bulunan 56’ıncı Tümen Komutanlığı’na şöyle bir telgraf gönderir: “Karayusuf çetesinin Karahisar ve Seyitgazi taraflarında yapmadığı fenalık kalmadı. Bugün gelen telgrafta Söğüt tarafında da ayni şeyleri yapmış. (…) Yakalanması gerekiyor. Oradaki kuvvetler yetersiz ise takviye gönderebiliriz. 13 Ekim 1919 Kütahya Kuvayı Milliye Komutanı Süleyman Sururi” 20 Ekim’de İkinci Bozkır Ayaklanması tekrar alevlenir. Ayni gün Kasabalı Kuvayı Milliyeci Süleyman Sururi’ye bir telgraf gelir: “Kuvayı Milliye adı altında eşkiyalık yapan, halkı soyan münasebetsizler hep olacaktır. Şirvanoğlu ve Karayusuf gibilerini kuvvetinizle imha ediniz. (…) Kutsal mücadelenizde çirkin izler bırakacak yollara müracat etmeden, milli amacımıza kanunlar çerçevesinde hizmet etmeyi prensip etmenizi (…) önemle rica ederim. 20.10.1919 56’ıncı Tümen Komutanı Bekir Sami” İkinci Bozkır ayaklanması sona ermeden 25 Ekim tarihinde Birinci Anzavur Ayaklanması baş gösterir. Birgün sonra Şeyh Eşref (Hart) Ayaklanması başlar. Atatürk hala Anadolu yollarındadır. Mustafa Kemal, 18 Aralık 1919'da Sivas’tan yola çıkar, 27 Aralık Cumartesi günü saat 15.30’da Ankara’ya ulaşır. Mustafa Kemal’in Ankara’ya ulaştığı günlerde Kasaba’da alışılmışın dışında olaylar başlar. İşgal altındaki Turgutlu’da dövme, hakaret, kol kırmalar gibi olaylar çoğalır. 1919 yılının Aralık ayı ortalarında Savcı İbrahim Ethem Efendi ve Kasaba’nın ileri gelenlerinden birçok kişi sebep gösterilmeden tutuklanırlar. Bu tutuklananlar birkaç gün sonra kolları bağlı olarak İzmir’e götürülürler. Müftü Hasan Basri Efendi Atina’ya sürgüne gönderilir. Turgutlu Kaymakamı evine giderken sarhoş Yunan askerleri tarafından eşinin ve çocuklarının gözü önünde dövülür. Turgutlu zor günler geçirmektedir. Ankara ise dahada zor günler yaşamaktadır. “Heyet-i Temsiliye Reisi Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarının Ankara’ya gelişi ile millî mücadelenin yeni bir aşaması başlar. 27 Aralık 1919’dan 23 Nisan 1920’ye uzanan 118 günlük kısa bir süreyi kapsayan bu dönem birbirinden önemli ve hayatî olaylarla doludur. Ayaklanmaları bastırmak, ilerleyen düşmana karşı cepheler oluşturmak, kurulacak yeni Türk devletinin temelini atmak, dış dünya ile temaslar kurmak, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışını hazırlamak bu olayların birkaçıdır. Bu tarihlerde ki önemli ayaklanmalardan birisi Birinci Düzce Ayaklanmasıdır. Ayaklanma T.B.M.M.’nin açılış hazırlıkları sırasında 16 Nisan 1920 de başlar. Gerede’ye, Kızılcahamam’a ve Ankara’ya kadar uzar. Trabzon Milletvekili Hüsrev Bey başkanlığında gönderilen nasihat heyeti pusuya düşürülerek esir edilir. Daha sonra olay yerine sevk edilen 24 ncü Tümen Komutanı Mahmut Bey de şehit edilir. İsyan 31 Mayıs 1920’ye kadar sürer. O günlerde Ziraat mektebinde çok tehlikeli ve uykusuz günler yaşanır. Halide Edip Adıvar o günleri bize şöyle anlatır: “Karargâhta da dıştan sakin görünmekle beraber, güç anlar yaşıyorduk. Ben daima büromda tercüme ve makine ile meşguldüm. Bazen Mustafa Kemal Paşa gelir, bir kahve ısmarlar, azıcık otururdu. Ogünlerde, bütün enerjisiyle maksat uğruna çalışan dağınık kuvvetleri idare etmeğe çalışıyordu. Aynı zamanda ateşi vardı ve hastaydı. Bugünlerde Dr. Refik’le Dr. Adnan âdeta endişeyle etrafında dolaşır, onunla meşgul olurlardı. Büyük odadaki manzara gözlerimin önündedir. Mustafa Kemal Paşa, lambasının ışığı altında kâğıtları karıştırır. Miralay İsmet Bey mütemadiyen dolaşırdı. Cami Bey dizinde kâğıtlarla konuşma fırsatını beklerdi. İç işlerinde meseleler gittikçe çoğalıyordu. Her yarım saatte bir Hayati Bey gelir, telgraflar getirirdi. Bu durum, her gece şafak sökünceye kadar devam eder, hepimiz yorgunluktan bitkin bir hale gelirdik. Mustafa Kemal Paşa’nın o günlerdeki kadar yorgun bazen da ümitsiz olduğunu görmüş değildim. Paşa, umumiyetle bir kaç saat uyuyabilmek için sabahın erken saatlerinde aşağıya inerdi. Fakat rahat uyuması da pek mümkün olmazdı.” Ali Şentürk - Cep: 0537 714 25 35 - (Devam edecek)
Cumhuriyet'e giden yol - sayı:1
TURGUTLUnun işgalinin ardından zulmü ve vahşeti gören Kasaba halkı zaman içinde yüreğini ve canını ortaya koyar.
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: