Yeni devlet paranoyası ve
7 Eylül'ün Turgutlu'dan anımsattıkları
Salih Özbaran*
26 Ağustos 1922 tarihinde Cumartesi sabahı Türk topçularının ateşiyle başlayan Büyük Taarruz, 9 Eylül'de İzmir'de zaferle son bulurken 7 Eylül'de bir yandan Aydın'ı özgürlüğüyle bütünleştirmiş diğer yandan Turgutlu Kasabası'nın (Kasaba'nın) kurtuluşunu gerçekleştirmişti. Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları için hedef olan İzmir yolundaki askerî planlarını gözden geçirdiği karargâhını da Kasaba'da kurmuştu. Kasaba'da Kurtuluş yaşanmıştı ama katliam ve yangın geride ölü bir şehir bırakmıştı.
"Pencereden, bütün bir şehir cesedi üzerinde, bütün kasabanın yersiz yurtsuz halkının evleriyle, çarşı pazarlarıyla, taş yığınlar üstünde, yeniden hayatlarını kurmak için kaynaştığını görüyordum" diye yazmıştı Halide Edip (Adıvar), Kasaba yangınının ardından, 'Mezalim Tahkik Heyeti'ni bilgilendirdiğinde. Mustafa Kemal ise 26 Ocak 1923 tarihinde Kasaba'ya uğradığında, yani ikinci kez oradan geçtiğinde, halkın karşı karşıya kaldığı "sefalet ve felaketleri" dile getirmişti. Kasaba halkına umut aşılamıştı; kadınları ve öğrencileri bu umudun öncüleri olarak göstermişti.
Bu umut, gerçekten yeşermişti Kasaba'da, yurdun her bir köşesinde. Kasabalı inanmıştı Gazi'sine, dava arkadaşlarına. Cumhuriyet'in 10. Yılı'nda, kutlamalara 30.000 kişinin katıldığını ve geçit resminin "fasılasız" üç saat sürdüğünü "Turgutlu Modern bir Şehir Oluyor" başlıklı makalesinde dile getiren Hasan Şevki, 10 yıl içinde ortaya konan gelişmeleri yansıtmıştı; bu kadar kısa zamanda bu denli yükselişe hayret ettiğini belirtmişti (Mevlüt Çelebi, Atatürk ve Manisa, s. 111). Benim çocukluk günlerimde tanıma ve fotoğraf çektirme şansı bulduğum Ahmed Hamdi ve daha sonraki yıllarda daha yakından tanıdığım Sıtkı Cantekin'in, gelecek kuşaklara ve tarihi değerlendirecek olanlara hediye ettikleri fotoğraflarıyla bu umudu gözler önüne sermişlerdi.
"Sonrasız Türk!
Yüce Atatürk, başbuğu bulunduğu ordumuzca, Güzel İzmir'in düşman elinden nasıl kurtulacağını ve süel (askeri) hareketlerin nasıl yedeneceğini, işte bu yerde, 7 Eylül 1922'de kararlaştırdı ve yüksek komutanlarına gereken emri verdi. Turgutlu Urayı (Belediyesi) ilçenin kazandığı bu tarihsel şerefi yaşatmak için bu Anıtı, Ulusun güneşli yarınlarına armağan bıraktı".
(Not: En solda Cevdet Öktem).
Gerek Kurtuluş Savaşı, gerekse ardından gelen Cumhuriyet rejimi ve ilkelerinin benimsenmesi -Bülent Tanör'ün kitaplarına koyduğu başlıklarda da ifadesini bulan "Kurtuluş" ve "Kuruluş" süreçleri- Türkiye Cumhuriyeti'ni oluşturan devrimin kucaklaşmış biçimleridir. Bu kucaklaşma Kasaba'da da olmuş, 7 Eylül 1922 tarihinden, yani "Kurtuluş"tan sonra uygulanan rejimle "Cumhuriyet Kasabası" canlandırılmıştır. Kaymakamlık'ın, Belediye'nin düzenlemeleri ve halkın gayretleriyle yönetimi işlemiş, gereken imar çalışmaları yapılmış, ulaşım, aydınlatma, temiz su sağlama, sağlık önlemleri alınmış, tarım-sanayi-ticarette canlılık yaratılmış ve Cumhuriyet'in temel ilkelerinden olan okuma/kültür seferberliğiyle donanmış, yitirilen nüfusu yeniden hayat bulmuş "modern bir şehir" kurulmuştur.
Sözünü ettiğim bu değerlendirmelerden sonra, -"Kasaba 7 Eylülü"nü yeniden hatırlatırken- tarihin/tarihçiliğin ne anlama gelebileceği hususunda şu soruları dile getirmek isterim: Tarih bir ideolojiyi desteklemek veya kurulu bir düzeni "yeni devlet" hayaliyle yıkmak için mi kullanılır yoksa ondan kuşaklar boyunca yararlanan tarihçiler ve onların okurları (böyle bir deneyimden sonra) hangi noktada olduklarını bilmek ve nasıl bir geleceğe adım attıklarının (bilimsel ve sanatsal) ipuçlarını yakalamak için mi çaba gösterirler? Daha basit bir soruyla: tarihçilik 15 Temmuz darbe girişiminin sonucunu Türk İstiklal Mücadelesiyle eşdeğerde tutmak, hatta "Kurtuluş" ve "Kuruluş" dönemlerini hafife almak, parantez içine sokuşturmak mıdır?
Küllerinden Doğan 'Kasaba' Turgutlu'yu yeniden -7 Eylül münasebetiyle- değerlendiriniz lütfen! Her türlü baskıdan uzak kalarak, Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde kurulan "Türkiye Cumhuriyeti"ni hafife alma gafletinde bulunmadan, Osmanlı İmparatorluğu'nu Genç Cumhuriyet ile karıştırmadan!!!
* Emekli Tarih Profesörü
Yorumlar 1
Kalan Karakter: