SAYGI
Tuncel Yılmaz
Birçoğumuz yaşadığımız dönemden, toplumun halinden şikâyetçiyiz. İnsanlarının başkalarına davranışlarından, güçlünün güçsüzü ezmesinden, trafikte yaşadığımız sıkıntılardan dertlenip duruyoruz sürekli. Biraz düşündüğümüzde bunların hepsinin de kökenlerinde aynı unsurun eksikliğini göreceğiz: Saygı…
Başkasına saygı duyabilmemiz için kabullenmemiz gereken iki husus bulunuyor. İlk olarak kendimizin kusurlu olabileceğini yani hata yapabileceğimizi bilmeliyiz. Kabullenmemiz gereken ikinci husus ise karşımızdakinin de hakları olduğudur.
Bize ilkokuldan itibaren öğretilen bir şey vardı. Öğretmenlerimiz derdi ki: “Sizin özgürlüğünüz, başkalarının haklarının başladığı yerde biter.” Özgürlük, her istediğimizi yapabilmek değildir. Biz özgürüz diye, başkasını taciz edemeyiz; rahatsız edemeyiz. Çok basit örnek: Ben öyle seviyorum diye, komşularımı rahatsız edecek derecede yüksek sesle müzik dinleyemem. Eğer böyle yaparsam bunun adı özgürlük değil; saygısızlık olacaktır.
Verdiğim örneği yaşamın her alanına yaymamız mümkündür. Trafikte istediğimiz gibi davranırsak neler olabileceğini siz düşünün. Burada sadece kurallar, kanunlar değil sözünü ettiğim. Hâkim bir kuralın olmadığı durumlarda da karşımızdaki kişinin haklarına saygı duyarsak ve bu uygulamayı toplum olarak hep birlikte uygularsak inanın, çok daha huzurlu geçecek yaşamımız. Bu yazıyı okuyan çoğunluğun ‘ben tek başıma ne yapabilirim ki’ şeklinde düşüneceğini tahmin ediyorum. Ancak unutmamalıyız ki birçok konuda olduğu gibi bahsettiğim konuda da değişim önce bizden başlayacaktır. Yeter ki biz iyiye, daha güzele doğru yönelmeyi isteyelim.
Yorumlar
Kalan Karakter: