KURUM KÜLTÜRÜ
Gündelik yaşamımız içerisinde dost sohbetlerinde çoğunlukla şikâyet ettiğimiz konulardan birisi de bizde kurum kültürünün olmamasıdır. Kurumlarımızın hemen tümünde yöneticinin değişmesi, çalışanların değişmesi, önemli pozisyondaki bir kişinin emekli olması gibi gerekçeler, tüm yapının farklılaşmasına ve öncesinde kurulan düzenin bambaşka bir hale getirilmesine neden olmaktadır.
Önceki yıllarda Amerika Birleşik Devletleri’ndeki başkanlık seçimleri için birçok yorumcunun söylediği bir şey vardı. Demokrat ya da Cumhuriyetçi, başkanlığa soyunan iki aday arasındaki fark, farklı markalardaki kolaların tatları arasında var olan kadardır, denirdi. Kim başkan seçilirse seçilsin Amerikan politikasında yaşanacak değişimin çok minimal oranlarda gerçekleşeceği öngörülürdü. Biz de kendi ülkemizin neden on yıllara, hatta yüz yıla hitap edecek planlamalarının olmadığını, neden her yeni hükümet ile tüm programların en baştan, öncesinde hiç yokmuş gibi yapıldığını düşünüp kendi kendimize dertlenirdik.
Son dönemde bu durum, en azından görünüş itibariyle Amerika Birleşik Devletleri’nde de biraz değişti. Liderin getirdiği farklılaşma, daha bir gözle görünür oldu. Ancak bunun sadece görünürde olduğunu düşünüyorum ben. Kurum kültürünün yerleşik olduğu bir toplumda bir veya birkaç kişinin değişmesiyle yapının işleyişinde çok ciddi bir farklılaşma olmaz çünkü.
Bizde ise durum çok farklı. Devlet dairelerinde, hatta okullarımızda bile yönetimin değişmesi, sistemin çalışmasında önemli farklara yol açıyorsa bunun nedenleri üzerinde düşünmemiz gerektiğini düşünüyorum. İşin temelinde kurumsal yapıyı bilmememiz de, kurum kültürüne hâkim olmamamız da ve hatta kurumlarımızın tarihine dair bilgi sahibi olmamamız da yatıyor muhtemelen. Kurum kültürü edinmek adına önümüzde daha yol var gibi görünüyor. Fakat o aşamaya gelmemiz imkânsız değil.
Yorumlar
Kalan Karakter: