KALDIRIMDA YÜRÜMEK
Daha önce görgü ile ilgili bir yazı yazmıştım. Görgü ya da adap yalnızca büyüklere nasıl davranılması gerektiği veya çatalı, kaşığı hangi elle kullanmak durumunda olduğumuz gibi kurallardan ibaret değildir. Görgü diye adlandırabileceğimiz kurallar bütünü, tüm yaşamımızı ilgilendiren, tüm gün boyunca uymak veya uygulamak zorunda olduğumuz kurallardır.
Artık kentlerimiz çok kalabalık bir hal aldı. Apartman yaşamında uymamız gerekenler, yapmamız ve yapmamamız gerekenler var; trafik zaten hepimizin malumu; aile içerisinde belirli davranış kalıplarımız zaten mevcut. Buna benzer örnekler çok da düşünmeden rahatlıkla kat be kat arttırılabilir. Bunlar arasında benim en çok önemsediklerim bir tanesi de kaldırımda nasıl yürümek durumunda olduğumuzla ilgili.
Kaldırımlarımız ne yazık ki birçok cadde ve sokakta olması gerektiği kadar geniş değil. Bir de bunun üzerine esnaflarımız sağ olsun, dükkânlarına sığdıramadıkları malları kaldırımın önemli bir bölümünü kullanarak beğenimize sunuyorlar. Sonuçta üzerinde yürüyebileceğimiz, yayaların emniyet içerisinde hareket edebileceği alan giderek küçülüyor. İşte bu daracık alanda karşımızdan gelenin üzerine üzerine gidersek her an herhangi bir yerde hır çıkma olasılığı da artacaktır doğal olarak. Karşımızdan geleni birkaç saniye beklesek, ona yol versek, o daracık kaldırımda beş kişi yan yana yürümeye çalışmasak hiçbir sorun olmayacak aslında. Yaşamın tüm alanlarında olduğu gibi burada da çözüm çok karmaşık değil. Yeter ki hepimiz birer insan olarak birbirimize, karşımızdakine saygı duyalım; saygımızı davranışlarımızla da göstermekten kaçınmayalım.
Yorumlar
Kalan Karakter: