İHTİYAÇLARIMIZ GERÇEKTEN İHTİYAÇ MI?
Son yıllarda sürekli aklıma takılan, düşüncelerimi meşgul eden bir soru bu başlıkta gördüğünüz. Her geçen gün ‘ihtiyaç’ dediğimiz nesnelerin sayısı o kadar artıyor ki… Artık neyin gerçekten ihtiyaç, neyin ise bizlere ihtiyaçmış gibi sunulduğunu ayırt edemez hale geldik hepimiz. Eskiden birkaç yazlık, birkaç kışlık kıyafet hepimiz için yeterliyken şimdi kıyafetlere doyamıyoruz örneğin. Yahut da biz zamanlar varlığını bile hayal edemeyeceğimiz çeşitli ev aletleri, elektronik cihazlar artık evimizde varken bir de bakıyoruz ki daha üst teknolojiye sahip olanı çıkmış ve birden ihtiyacımız haline gelivermiş bizler daha nasıl olduğunu bile anlayamadan.
II. Dünya Savaşı sonrasında Amerika Birleşik Devletleri’nin tüm dünyada egemen kılmaya çabaladığı ve bunu gerçekten hakkıyla da başardığı sistemin birer parçası haline geldik hepimiz de artık. Ne kadar tüketirsek, ne kadar para harcayıp satın alırsak o kadar kendimizi bulduğumuzu, kendimiz olabildiğimizi düşünüyoruz elimizde olmadan. Bunu bilinçli olarak da yapmıyoruz aslına bakarsanız. Ancak sistemin çarkları tam olarak bu şekilde işliyor. Bizler de o çarkların bir parçası, bir dişlisi haline geliveriyoruz.
Günümüzde elbette 1970’li yıllarda yaşanan hayatı tekrar etmek, o günlerdeki durumumuza dönmek mümkün değil. Değil ama muradım şu: Bu kadar borca girerek, kendimizi zorlayarak sonsuz satın alma eylemleri içerisinde olacağımıza, biraz daha rahatlasak ve gerçekten ihtiyacımız olan nesnelere odaklansak daha sağlıklı olmaz mı? Hepimiz için; ayrıca hem ülkemiz ve hatta tüm dünya için…
Yorumlar
Kalan Karakter: