ALİ RIZA AKSOY’UN ANILARI
Edebiyatımızın belki de en büyük eksikliklerinden bir tanesidir yeterince hatırata sahip olmayışımız. Bizde yazmaktan daha çok anlatmak ön plana çıkmış durumdadır ezelden beri. Bir de, “benim anılarımdan ne olacak ki” diye düşünürüz çoğunlukla. Yaşadıklarımızın hiç kimseyi ilgilendirmeyeceğini, onların bizimle birlikte var olup bizimle birlikte yok olup gideceğine inanırız. Gerçekten de öyledir bir bakıma. Onlar, bizimle birlikte var olmuşlar ve bizim ölümümüzle, hadi en geç bizden bir nesil sonrasında kaybolup, unutulup gideceklerdir.
Tüm bunlara rağmen her bireyin yaşadıkları, belirli açılardan önemlidir. Anılar, anlattıkları dönem için zaman zaman tarafsızlıkları tartışılsa da birinci elden kaynak durumundadırlar ve çok değerlidirler. Anı yazarı tarafsız değildir elbette. Yaşananları kendi penceresinden ve kendi süzgecinden geçirerek anlatır. Her yazı öyle değil midir bir bakıma? Sonuçta her bir harfte yazan kişinin imzası mevcuttur. Yazar, her ne kadar kendisini geride bırakmaya çalışsa da bunu tam anlamıyla başarabilmesi mümkün değildir.
Ali Rıza Aksoy’un ‘Kasaba Anılar ve Hikayeler’ adıyla geçtiğimiz günlerde yayınlanan kitabı bunları aklıma getirdi. Kitabı okurken bir dönemin Turgutlu’suna, o günlerde yaşananlara ve yaşayan bazı insanlara dair bilgi ediniyorsunuz ve okuma keyfiniz de kitabın başından sonuna dek eksilmiyor. Keşke hepimiz Aksoy gibi yazsak anılarımızı, yaşamımızdan biriktirdiklerimizi. Böylelikle yaşadığımıza dair yazılı belgeler bıraksak, bizden sonrakiler de “böyle bir insan gelip geçmiş” deseler arkamızdan. Ali Rıza Aksoy’un kitabını sizler de okuyun. İnanıyorum ki hepiniz kendinizden birer parça bulacaksınız bu kitapta.
Yorumlar
Kalan Karakter: