“Türkiye, kadınlara siyasi hakları veren ilk ülke”
AK Parti İl Genel Meclisi Üyesi Güzide İçen Kasap, 5 Aralık 1934 Türk Kadınına Seçme ve Seçilme Hakkının verilmesinin yıldönümünde: “Seçme hakkı ile Seçilme hakkını birlikte tanıyan ilk ülke Türkiye Cumhuriyeti'dir.” Dedi.
Ak Parti’li İl Genel Meclisi Üyesi Güzide İçen Kasap, 5 Aralık 1934 Türk Kadınına Seçme ve Seçilme hakkının verilmesinin yıldönümünü kutlayarak bir mesaj yayınladı.
“Ey kahraman Türk kadını, sen omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.”
Kasap, mesajında şu görüşlere yer verdi: “Kadınlara seçme hakkını ilk kez 1893 tarihinde Yeni Zelanda verdi.
Kadın Milletvekillerinin sayısı, ülkelerin gelişmişlik düzeyi ile doğru orantılı olarak zaman içerisinde artış gösterdi.
Dünya Parlamentolarındaki Kadın Milletvekillerinin oranı 1945’te yüzde 3 iken, 2004’te bu oran yüzde 13 düzeylerine yükseldi.
Ulusal Parlamentosunda en fazla Kadın Milletvekiline sahip ülke:İsveç’tir.
Ülkemizde ilk kez Gazi Mustafa Kemâl Atatürk tarafından, 1930 yılında -Kadınların ‘’Belediye Seçimlerine katılmaları ‘’sağlandı.-
Böylece Kurtuluş Savaşı yıllarında, Destansı Kahramanlıklar gösteren kadınlarımız, Cumhuriyetimizin kuruluşuyla birlikte, toplumsal hayata etkin bir şekilde katılmaya başladı.
Ancak kadınlarımız gerçek anlamda seçme ve seçilme haklarına 5 aralık 1934 yılında anayasada yapılan değişiklikle kavuştular.
Türkiye, 1934 yılında yaptığı yasal düzenlemeyle, birçok avrupa ülkesinden çok daha önce kadınlara siyasi hakları veren ülke oldu.
Seçme hakkı ile Seçilme hakkını birlikte tanıyan ilk ülke :Türkiye Cumhuriyeti'dir.
5 Aralık 1934’te de Türkiye Büyük Millet Meclisi kadınlara seçme ve seçilme hakkını tanıyan yasayı kabul ederek, Türk kadınına yasalar önünde erkeklerle eşit haklar verilmiştir.
Kadın, yaşayan bir toplumun, bir milletin en temel öğelerindendir. Erkeği ve çocuklarıyla o toplumun içinde binlerce yıl geriden gelen bir yaşamı beraber şekillendirmiş ve gelecekte de yaşamın şekillendirilmesini sağlayacak en önemli unsurdur. Türk kadını geçmiş yüzyıllardan yaşadığımız çağa kadar üzerine düşen bütün görevleri başarıyla yerine getirmiştir. ATATÜRK Türk kadınını şöyle tanımlar:
“Ey kahraman Türk kadını, sen omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.”
“Dünyada hiçbir milletin kadını, “Ben Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar gayret gösterdim diyemez.”
“Kimse inkâr edemez ki bu harpte ve ondan evvelki harplerde milletin hayat kabiliyetini tutan hep kadınlarımızdır.”
ATATÜRK yalnız bu sözleriyle değil, daha başka pek çok defa övdüğü Türk kadınının İstiklal Savaşı’nda, elindeki silahla gönüllü olarak dövüşerek kan döküp şehitler verdiğini ve aynı zamanda analık görevi ile diğer görevleri de en sert koşullar içerisinde başardığını belirtmiştir.
Bize bu ‘’hakkı’’ bahşedenlere öncelikle Önderimiz Mustafa Kemâl Atatürk , bunu geliştirip Kadın Milletvekili sayısını arttıran Değerli Siyâsî Büyüklerimize: Minnettarlığımızı saygıyla sunarken; sözlerimi ( Kadınımızın her hususta erkeklerden geri kalmadığını anlatan; Savaş Yıllarını hatırlatan Güzel bir şiirle ;sözlerimi bitiriyorum.
Mustafa Kemal'in Kağnısı
Yediyordu Elif kağnısını,
Kara geceden geceden.
Sanki elif elif uzuyordu, inceliyordu,
Uzak cephelerin acısıydı gıcırtılar
İnliyordu dağın ardı, yasla,
Herbir heceden heceden.
Mustafa Kemal'in Kağnısı derdi, kağnısına
Mermi taşırdı öteye, dağ taş aşardı.
Çabuk giderdi, çok götürürdü Elifcik,
Nam salmıştı asker içinde
Bu kez herkesten evvel almıştı yükünü,
Doğrulmuştu yola, önceden önceden.
Öküzleriyle kardeş gibiydi Elif,
Yemezdi, içmezdi, yemeden içmeden onlar
.Kocabaş çok ihtiyardı, çok zayıftı,
Mahzundu bütün bütün Sarıkız, yanısıra,
Gecenin ulu ağırlığına karşı,
Hafiftiler, inceden inceden.
İriydi, Elif, kuvvetliydi kağnı başında,
Elma elmaydı yanakları, üzüm üzümdü gözleri,
Kınalı ellerinden rüzgar geçerdi daim,
Toprak gülümserdi çarıklı ayaklarına.
Alını yeşilini kapmıştı, getirmişti
Niceden niceden.
Durdu birden bire Kocabaş, ova bayır durdu
Nazar mı değdi göklerden, ne?
Dah etti, yok! Dahha! dedi, gitmez.
Ta gerilerden başka kağnılar yetişti, geçti, gacır gucur.
Nasıl durur Mustafa Kemal'in Kağnısı,
Kahroldu Elifcik düşünceden düşünceden.
Aman Kocabaş, ayağını öpeyim Kocabaş,
Vur beni, öldür beni, koma yollarda beni
Geçer, götürür ana, çocuk mermisini askerciğin
Koma yollarda beni, kulun köpeğin olayım.
Bak hele üzerinden ses seda uzaklaşır,
Düşerim gerilere iyceden iyceden.
Kocabaş yığıldı çamura
Büyüdü gözleri büyüdü, yürek kadar,
Örtüldü gözleri, örtüldü hep.
Kalır mı Mustafa Kemal'in Kağnısı bacım.
Kocabaş'ın yerine koştu kendini Elifcik,
Yürüdü düşman üstüne, yüceden yüceden.
Fazıl Hüsnü DAĞLARCA” (Haber Merkezi)
Yorumlar
Kalan Karakter: