Turgutlu’nun kaybolan köyü Kırtaş gün yüzüne çıktı
Turgutlu Belediyesi Kent Müzesi sorumlusu Mehmet Gökyayla Turgutlu’nun kaybolan köyü Kırtaş’ın gün yüzüne çıkış hikayesini gazetemize anlattı. Gökyayla Kırtaş köyünün tarihini ve gün yüzüne çıkma hikayesini anlattığı yazıda şu ifadelere yer verdi.
TERK EDİLEN YERLEŞİM YERLERİMİZDEN: KIRTAŞ[1]
Yayınlanan her bir kitap ya da makale, sadece kendi içeriğiyle değil; aynı zamanda söz konusu yayın vesilesiyle konuşulmaya başlanan, bir şekilde bizlere iletilen ya da ulaşan bilgiler aracılığıyla da konu hakkında öğrendiklerimizin kat kat artmasına vesile oluyor. Bu durumun son günlerde yaşadığımız en güzel örneği de Hasancan Eralaca’nın Turgutlu’nun Kaybolan Köyleri adlı kitabı sayesinde gerçekleşti.
Turgutlu’nun Kaybolan Köyleri’nin yayınlanmasından sonra Kent Müzesi’ne kitabı temin etmek amacıyla gelen Bozkır Mahallesi Muhtarı Mustafa Yılmaz’ın kitapta Kırtaş’ın olup olmadığına dair sorusu, bizim için ufuk açıcıydı. Yaklaşık beş yıllık bir çalışmanın ürünü olan, binlerce sayfa arşiv vesikasının incelenerek aylarca devam eden harita ve saha çalışmaları ile tamamlanan, içerisinde on beşinci yüzyıldan günümüze uzanan süreçte kurulup bir süre sonra yok olan onlarca köy ve çiftliği barındıran Turgutlu’nun Kaybolan Köyleri adlı kitapta anılan yerleşim yerine dair bir bilgi olmadığı gibi, hiçbirimiz bu ismi dahi duymamıştık. Muhtemelen az bir nüfusu barındırdığından ve belki de kısa süreli bir yerleşime ev sahipliği yaptığından dolayı hiçbir belgede adı dahi geçmeyen Kırtaş, mahalle muhtarının verdiği bilgi olmasa bizim için bilinmezliğini korumaya devam edecekti.
Mustafa Yılmaz’ın anlattıkları ve birlikte yaptığımız saha çalışması, Kırtaş’ı tanımamıza ve arşiv belgelerinde hiçbir şekilde ismi dahi geçmeyen bu yerleşim yeri hakkında en azından son kalıntılarını kaydedebilmemize vesile oldu.
Muhtemelen bulunduğu bölgede yer alan ve evlerin inşasında da kullanılan taşların yapı ve renginden dolayı bu adı alan yerleşim yeri, yaklaşık on haneden oluşmaktaymış. Bozkır Mahallesi’nin bir kilometre kadar güneybatısında yer alan Kırtaş, günümüzde tamamen ormanın içerisinde kalmış durumda. Bir zamanlar Kırtaşlıların yaşadığı evler de tamamen yıkıntıya dönüşmüş ve hatta bir bilen tarafından gösterilmez ya da çok dikkat edilmez ise ne olduğunun anlaşılması olanaksız hale gelmiş durumdalar.
Yerleşim yerinin en belirgin izi ise mezranın –Kırtaş’ı mezra olarak tanımlamak en doğrusu olsa gerek- girişinde yer alan mezarlığı. Emekli öğretmen ve bir dönem İl Genel Meclisi Üyeliği de yapan merhum Mehmet Şen, burada medfun olan aile büyüklerinin mezarlarının kaybolmaması ve kimliklerinin unutulmaması amacıyla mezarların baş kısmına birer mermer mezar taşı diktirmiş. Mezarlığın girişi olarak tanımlanabilecek yere de üzerinde Yıkıklık Mezarlığı yazan bir mermer kitabe dikilmiş. Orijinal adı Kırtaş olan yerleşim yerine günümüzdeki halinden dolayı Yıkıklık deniyor.
Mustafa Yılmaz’dan kendi ninesinden öğrenip bize aktardıklarına göre Kırtaş, 1909 yılında terk edilmiş ve buradaki 8-10 hane Bozkır’a taşınmış. İskân merkezlerinin terk edilmelerinde hastalık, deprem ya da sel gibi doğal afetler ve eşkıyalık faaliyetleri gibi birçok etkenin söz konusu olabileceği bilinmektedir. Kırtaş da aslında terk ediliş nedeni bakımından bu gerekçelere bir istisna teşkil etmiyor.
19. yüzyılın sonlarından, öldüğü 1911 yılına kadar Bozdağların da içerisinde olduğu küçümsenmeyecek genişlikteki coğrafyanın namlı eşkıyalarından birisi olan Çakırcalı ya da Turgutlu’da daha sık kullanılan adıyla Çakıcı Mehmet Efe’nin zaman zaman sığındığı, konakladığı yataklarından birisi de Kırtaş’tır. Her ne kadar bölgede bazı hayır hizmetlerinde adı anılsa ve kendine göre kimi istisnaî nitelikleri olsa bile Çakıcı, nihayetinde bir eşkıyadır ve devamlı olarak devlet takibi altında yaşamakta; sık sık jandarma ile çatışmalara girmektedir. Çakıcı Mehmet Efe ve kızanlarının Kırtaş’ta konakladıkları, jandarma tarafından öğrenilir. Kırtaş’a gelen jandarmalar, evlerin bazı duvarlarını yıkarak burada yaşayanlara evlerini terk edip başka bir yere göçmelerini emrederler. Kanaatimizce Kırtaşlılar devletle eşkıyanın arasında kalıp kaybeden taraf olmuşlardır. Söz konusu dönemde özellikle Batı Anadolu’nun dağlık kırsal kesimlerinde devlet otoritesi ciddi oranda kaybolmuş ve pek çok eşkıya çetesi türemiştir. Köylü eşkıyaya yardımcı olursa devletten, yardımcı olmazsa eşkıyanın elinden çekmektedir. Kırtaş’taki durum da bundan farklı değildir.
Duvarları taştan, çatıları topraktan inşa edilen ve jandarmanın küçük bir çabasıyla duvarları yıkılan evlerini terk etmek zorunda kalan Kırtaşlılar, kendilerine en yakın köy olan ve belki akrabalarının da yaşamakta olduğu Bozkır’a göçerler. Daha uzağa gitmeleri mümkün değildir çünkü küçük de olsa arazileri, ekmek kapıları Kırtaş’ın civarındadır. Aradan geçen zamanla birlikte çevredeki orman, Kırtaş’ı da içine alır; evlerin ayakta kalabilen duvarları da ormanın istilasından nasibini alıp yıkılır ve yerleşimin son kalıntıları, bugün çam ağaçları ile toprak tabakasının arasına gizlenip kalır. Mustafa Yılmaz ve mezarlıkta yakınları olan bazı Bozkırlılar, halen bayramlarda buradaki atalarını ziyaret etmeye devam ediyorlar ancak muhtemelen birkaç on yıl sonra bu mezarlar da tamamen sahipsiz kalacak ve belki ‘Yıkıklık’ adı bile unutulup gidecek…
NOT: Konuya ilgi duyanlar Hasancan Eralaca’nın Turgutlu’nun Kaybolan Köyleri adlı kitabını Turgutlu Kent Müzesi’nden temin edebilirler.
Hasan Deniz Çizmeci
Turgutlu Belediyesi Kent Müzesi sorumlusu Mehmet Gökyayla Turgutlu’nun kaybolan köyü Kırtaş’ın gün yüzüne çıkış hikayesini gazetemize anlattı. Gökyayla Kırtaş köyünün tarihini ve gün yüzüne çıkma hikayesini anlattığı yazıda şu ifadelere yer verdi.
TERK EDİLEN YERLEŞİM YERLERİMİZDEN: KIRTAŞ[1]
Yayınlanan her bir kitap ya da makale, sadece kendi içeriğiyle değil; aynı zamanda söz konusu yayın vesilesiyle konuşulmaya başlanan, bir şekilde bizlere iletilen ya da ulaşan bilgiler aracılığıyla da konu hakkında öğrendiklerimizin kat kat artmasına vesile oluyor. Bu durumun son günlerde yaşadığımız en güzel örneği de Hasancan Eralaca’nın Turgutlu’nun Kaybolan Köyleri adlı kitabı sayesinde gerçekleşti.
Turgutlu’nun Kaybolan Köyleri’nin yayınlanmasından sonra Kent Müzesi’ne kitabı temin etmek amacıyla gelen Bozkır Mahallesi Muhtarı Mustafa Yılmaz’ın kitapta Kırtaş’ın olup olmadığına dair sorusu, bizim için ufuk açıcıydı. Yaklaşık beş yıllık bir çalışmanın ürünü olan, binlerce sayfa arşiv vesikasının incelenerek aylarca devam eden harita ve saha çalışmaları ile tamamlanan, içerisinde on beşinci yüzyıldan günümüze uzanan süreçte kurulup bir süre sonra yok olan onlarca köy ve çiftliği barındıran Turgutlu’nun Kaybolan Köyleri adlı kitapta anılan yerleşim yerine dair bir bilgi olmadığı gibi, hiçbirimiz bu ismi dahi duymamıştık. Muhtemelen az bir nüfusu barındırdığından ve belki de kısa süreli bir yerleşime ev sahipliği yaptığından dolayı hiçbir belgede adı dahi geçmeyen Kırtaş, mahalle muhtarının verdiği bilgi olmasa bizim için bilinmezliğini korumaya devam edecekti.
Mustafa Yılmaz’ın anlattıkları ve birlikte yaptığımız saha çalışması, Kırtaş’ı tanımamıza ve arşiv belgelerinde hiçbir şekilde ismi dahi geçmeyen bu yerleşim yeri hakkında en azından son kalıntılarını kaydedebilmemize vesile oldu.
Muhtemelen bulunduğu bölgede yer alan ve evlerin inşasında da kullanılan taşların yapı ve renginden dolayı bu adı alan yerleşim yeri, yaklaşık on haneden oluşmaktaymış. Bozkır Mahallesi’nin bir kilometre kadar güneybatısında yer alan Kırtaş, günümüzde tamamen ormanın içerisinde kalmış durumda. Bir zamanlar Kırtaşlıların yaşadığı evler de tamamen yıkıntıya dönüşmüş ve hatta bir bilen tarafından gösterilmez ya da çok dikkat edilmez ise ne olduğunun anlaşılması olanaksız hale gelmiş durumdalar.
Yerleşim yerinin en belirgin izi ise mezranın –Kırtaş’ı mezra olarak tanımlamak en doğrusu olsa gerek- girişinde yer alan mezarlığı. Emekli öğretmen ve bir dönem İl Genel Meclisi Üyeliği de yapan merhum Mehmet Şen, burada medfun olan aile büyüklerinin mezarlarının kaybolmaması ve kimliklerinin unutulmaması amacıyla mezarların baş kısmına birer mermer mezar taşı diktirmiş. Mezarlığın girişi olarak tanımlanabilecek yere de üzerinde Yıkıklık Mezarlığı yazan bir mermer kitabe dikilmiş. Orijinal adı Kırtaş olan yerleşim yerine günümüzdeki halinden dolayı Yıkıklık deniyor.
Mustafa Yılmaz’dan kendi ninesinden öğrenip bize aktardıklarına göre Kırtaş, 1909 yılında terk edilmiş ve buradaki 8-10 hane Bozkır’a taşınmış. İskân merkezlerinin terk edilmelerinde hastalık, deprem ya da sel gibi doğal afetler ve eşkıyalık faaliyetleri gibi birçok etkenin söz konusu olabileceği bilinmektedir. Kırtaş da aslında terk ediliş nedeni bakımından bu gerekçelere bir istisna teşkil etmiyor.
19. yüzyılın sonlarından, öldüğü 1911 yılına kadar Bozdağların da içerisinde olduğu küçümsenmeyecek genişlikteki coğrafyanın namlı eşkıyalarından birisi olan Çakırcalı ya da Turgutlu’da daha sık kullanılan adıyla Çakıcı Mehmet Efe’nin zaman zaman sığındığı, konakladığı yataklarından birisi de Kırtaş’tır. Her ne kadar bölgede bazı hayır hizmetlerinde adı anılsa ve kendine göre kimi istisnaî nitelikleri olsa bile Çakıcı, nihayetinde bir eşkıyadır ve devamlı olarak devlet takibi altında yaşamakta; sık sık jandarma ile çatışmalara girmektedir. Çakıcı Mehmet Efe ve kızanlarının Kırtaş’ta konakladıkları, jandarma tarafından öğrenilir. Kırtaş’a gelen jandarmalar, evlerin bazı duvarlarını yıkarak burada yaşayanlara evlerini terk edip başka bir yere göçmelerini emrederler. Kanaatimizce Kırtaşlılar devletle eşkıyanın arasında kalıp kaybeden taraf olmuşlardır. Söz konusu dönemde özellikle Batı Anadolu’nun dağlık kırsal kesimlerinde devlet otoritesi ciddi oranda kaybolmuş ve pek çok eşkıya çetesi türemiştir. Köylü eşkıyaya yardımcı olursa devletten, yardımcı olmazsa eşkıyanın elinden çekmektedir. Kırtaş’taki durum da bundan farklı değildir.
Duvarları taştan, çatıları topraktan inşa edilen ve jandarmanın küçük bir çabasıyla duvarları yıkılan evlerini terk etmek zorunda kalan Kırtaşlılar, kendilerine en yakın köy olan ve belki akrabalarının da yaşamakta olduğu Bozkır’a göçerler. Daha uzağa gitmeleri mümkün değildir çünkü küçük de olsa arazileri, ekmek kapıları Kırtaş’ın civarındadır. Aradan geçen zamanla birlikte çevredeki orman, Kırtaş’ı da içine alır; evlerin ayakta kalabilen duvarları da ormanın istilasından nasibini alıp yıkılır ve yerleşimin son kalıntıları, bugün çam ağaçları ile toprak tabakasının arasına gizlenip kalır. Mustafa Yılmaz ve mezarlıkta yakınları olan bazı Bozkırlılar, halen bayramlarda buradaki atalarını ziyaret etmeye devam ediyorlar ancak muhtemelen birkaç on yıl sonra bu mezarlar da tamamen sahipsiz kalacak ve belki ‘Yıkıklık’ adı bile unutulup gidecek…
NOT: Konuya ilgi duyanlar Hasancan Eralaca’nın Turgutlu’nun Kaybolan Köyleri adlı kitabını Turgutlu Kent Müzesi’nden temin edebilirler.
Hasan Deniz Çizmeci
[1] Bozkır Mahallesi Muhtarı değerli ağabeyimiz Mustafa Yılmaz’a teşekkür ederek…