TURGUTLU’da çeşitli derneklerce oluşturulan Emek ve Demokrasi Platformu tarafından düzenlenen Gezi Parkına destek yürüyüşlerine Pazartesi gecesi yaklaşık 150 kişi katıldı. Eski Belediye Binası önünde bulunan Öğretmenler Parkı’nda buluşan 150 kişilik grup burada bir basın açıklaması gerçekleştirdi.
Grup daha sonra 50. Yıl Alanı’na kadar yürüyüş gerçekleştirdi. Burada bir süre slogana atan grup son olarak İstiklal Marşı’nı okudu. Salı günü 21.00’de tekrar eylem yapılacağını belirten grup olaysız bir şekilde dağıldı.
Öğretmenler Parkı önünde Metin Sert tarafından okunan basın açıklaması şu şekilde:
“HALKIMIZA,
Her şey bir ağaçla mı başladı?
“Bir ağaç öldü, bir millet uyandı” dedirten bir manzarası var Türkiye’nin.
Gezi Parkı’nda başlayıp, yurt geneline yayılan bu direniş sadece bir ağaç için değil ama. Tıpkı diktatör Tayyip’in bu saldırganlığının sadece bir alış veriş merkezi için olmadığı gibi.
Her şey bir ağaçla mı başladı gerçekten?
“Kapitalizmin karşısında ideolojiden daha büyük bir düşman vardır, o da doğa” sözü kendisi bir kez daha hatırlatıyor bu manzarada. Bu sözde ideolojisiz olmayı tercih etmek gibi bir anlam yok elbette. Anlatılmak istenen, böylesine vahşi kapitalizm doğaya bile aykırı. Öyleyse diktatör Tayyip’in bu vahşi saldırganlığı da bir tek alış veriş merkezi için değil.
Her şey bir ağaç yüzünden mi başladı gerçekten?
Halka “çapulcu” diyen bu zihniyetin ve iktidarının başka neler söylediklerini filmi biraz geri sarıp da hatırlayalım. Verilen taban fiyatın yeterli olmadığını söyleyen köylüye: “Gözünüzü toprak doyursun” dendi. Ama kendilerinin gözünü hiçbir şey doyurmuyor. Kendi çocukları, akrabaları mısır tüccarı, holding sahibi, gemicik sahibi filan oluyor. Aldığımız maaş bize yetmiyor diyen memura: “Siz Allah’a şükretmeyi bilmiyorsunuz” dendi. Ama kendileri şükretmeyi hiç bilmiyor. Başbakan olur olmaz kendine 4ncü, 5nci şirketini kuruyor, hatta kankası Berlisconi’ye “Başbakan maaşı bana yetmiyor” diye dert yanıp yakınıyor. Ramsey burslarıyla okuyan oğlu Dünya Bankası’nda çalışmaya başlıyor. Açlık sınırında yaşıyoruz, geçinemiyoruz diyen işçiye: “Bu memlekette senin yerinde olmak isteyen milyonlarca işsiz varken, yatıp kalkıp da hiç olmazsa bir işim var diye Allah’a şükret” dendi. İzlenen tarim politikası nedeniyle sefalete mahkum olduk, anamız ağlıyor diyen çiftçiye “Al ulan ananı da git, artistlik yapma” da denildi.
Her şey bir ağaç yüzünden mi başladı gerçekten?
Kendi yandaşları dışındaki herkese düşmanmış gibi bir gözle bakılırken… Ülkenin yerüstündekilerden yeraltına kadar ne zenginliğimiz varsa hepsi yabancılar ve yandaşlara peşkeş çekilmişken… Türkiye’deki 72 milyon insanın telefonları dinlenirken… Bütün özgürlükler kısıtlanıp vesayet altına alınırken… Türkiye yarısı açık yarısı kapalı bir cezaevi haline dönüştürülürken… 12 Eylül Anayasası’nı bile mumla aratacak, ülkeye sivil diktatörlük getirecek bir anayasa “ileri demokrasiye geçiyoruz” diye topluma dayatılırken… Gelinen nokta sadece vahşi kapitalizmdir.
Dünyanın en bereketli topraklarının 18 milyon ton sülfürik asitten geçirilip yok edilmesine neden olacak ÇED raporuna “uygundur” diye onay veren vahşi kapitalizmin madencilik anlayışı da vahşi madenciliktir. Çaldağı’nda nikel için 2 milyon ağacın katledilmesine “katli vaciptir “diye onay veren bir zihniyet Gezi Parkı’ndaki bir ağaca nasıl tahammül etsin? Kendilerine saltanat makamları yaratan bu zihniyet, bir ağacın yaşamasını isteyen halka neden çapulcu demesin?
Peki her şey bir ağaç yüzünden mi başladı gerçekten?
Elbette ki hayır! Ama ağaç doğadaki yaşamın en önemli sembolüdür.
İnsanlar insanca yaşama hakkı için direniyor.
Halk, kendilerinin halk olduğunun anlaşılmasını istiyor.
İşçi, köylü, memur, emekli insanca yaşam standardı istiyor.
Mezheplere, etnik kimliklere bölünen halk, kardeşçe bir arada yaşayabilmek istiyor.
Özgürlükleri kısıtlanıp vesayet altına alınan insanlar özgürlük istiyor.
Peki neden her şey Gezi Parkı’nda bir ağaç yüzünden başladı?
Çünkü insanlar hep birlikte şunu demek istiyor:
“Yaşamak; bir ağaç gibi tek ve hür, ve bir orman gibi kardeşçesine, bu hasret bizim.”
Peki diktatör Tayyip neden bu kadar zalim? Çünkü vahşi kapitalizm ancak zulmederek varlığını büyütür. Neden vahşice bir saldırganlıkla bütün bu seslerin ve tepkilerin susturulmasını istiyor? Çünkü bu kadar gözü dönmüş vahşi kapitalizmin en ileri demokrasi anlayışıdır faşizm.
Evet, her şey bir ağaç için değil. Sadece insanca yaşamak için.
Diktatör Tayyip, gölgesini satamıyor diye yerine alış veriş merkezi kurmak için ağacın “katli vaciptir” derken, insanca yaşam hakkı isteyen halka “çapulcular” derken, doğadaki yaşamın en önemli sembolü ağaca baltayla, doğadaki en değerli varlık olan insana da biber gazı ve TOMA’yla saldırıyor.
Evet, her şey bir ağaç yüzünden değil, ama her şey bir ağaçla başlıyor.
Çünkü onlar ümidin düşmanıdır,
akar suyun, meyve çağında ağacın,
serpilip gelişen hayatın düşmanı.
bursada havlucu recebe,
karabük fabrikasında tesviyeci hasana,
fakir köylü hatçe kadına,
ırgat süleymana düşman.
sana düşman, bana düşman,
düşünen insana düşman
vatan ki bu insanların evidir,
onlar vatana düşman..
çünkü ölüm vurdu damgasını alınlarına
çürüyen diş, dökülen et gibi
bir daha geri dönmemek üzere yıkılıp gidecekler.
ve elbette ki sevgilim elbet
dolaşacaktır elini kolunu sallaya sallaya
dolaşacaktır en şanlı elbisesiyle
işçi tulumuyla
bu güzelim memlekette
hürriyet…
Şimdi… İşte görüyoruz hep birlikte: BİR AĞAÇ ÖLDÜ! BİR HALK UYANDI!
ÖYLEYSE HAYDİ TÜRKİYE: HERYER TAKSİM HER YER DİRENİŞ, FAŞİZME KARŞI OMUZ OMUZA” (Emrah KANIK)
Yorumlar
Kalan Karakter: