Turgutlu Çevre Derneği’nden açıklama. “ Su ayak izi"

Turgutlu Çevre Derneği’nden açıklama.: “ SU AYAK İZİ”

Turgutlu Çevre Derneği su ayak izini küçültmenin öneminden bahseden bir açıklama yayınladı. Açıklamada şu ifadelere yer verildi.:
“Su kaynakları sınırlı, suya duyulan ihtiyaç bitmiyor. Aradaki dengeyi su ayak izi ile kurabiliriz. Su ayak izi doğrudan tükettiğimiz sudan çok daha fazlasını anlatır. Yeme, içme, temizlik gibi ihtiyaçların dışında kullandığımız ve yediğimiz ürünler üretilirken çok daha fazla su tüketiliyor. Sudaki ayak izimizde, bunlar hesaba katılınca ortaya çıkıyor. Örnek verirsek; Bir bardak kahvenin masamıza gelmesi için gereken su miktarı tam 140 litre. Kahve, kâğıt bardakla, süt ve şekerle içilirse kullanılan su miktarı 208 litreye çıkıyor. Çay içeyim derseniz 30 litre su gözden çıkarılıyor. Bakın bir adet sade pizza yemek 1260 litre su demek. Yine 1 kilo sığır eti 16.000 litre su anlamına geliyor.100 gramlık çikolata 1700 litre su demek.
Tabii ki iş sadece gıda ile sınırlı değil. Giydiğimiz gömlekten bilgisayara, kâğıttan enerjiye kadar her şey suda ayak izi bırakıyor. Pamuktan üretilmiş 330gramlık bir tişörtün ayak izi 2500 litre yani 2,5 ton. Pamuğun tarlada üretilmesinden fabrikada ipliğe ve tişörte dönüşmesine, satılacağı mağazaya nakliyesinden bize ulaşan kadar geçen süreçte bu kadar su kullanılıyor. İşte bu soruların cevabı               ‘’Su ayak izi’’ kavramında saklı.
Dünya nüfusunun sürekli arttığı ve doğal kaynaklarımızın yok edildiği ve yetersiz kaldığı günümüzde suyun kullanıldığı her yerde hepimizin dikkatli olma sorumluluğu var. Bir bireyin su ayak izinin yarısından fazlası tükettiği gıdalardan kaynaklanıyor. Türkiye de suyun %11 ‘i sanayide, %15’i evlerde ve % 74 ‘ ü tarım da kullanılıyor. Aslan payı tarımda. Bunun sebebi vahşi sulama yöntemleri. Tarımda kullanılan suyun dörtte üçü salma sulama, beşte biri yağmurlama ve onda biri damla sulama şeklinde tüketiliyor. Damla sulama ile salma sulamaya göre 3 kat fazla yer sulanabiliyor. Ayrıca tuzlanma ve erozyon önleniyor.
Yani, artık herkes elini taşın altına koymalı. Çiftçi damla sulamaya yönelmeli. Sanayi sektörleri su ayak izini takip etmeli. Gelişi güzel ve hesapsız şekilde yörenin sularına talip olamamalı. Hepsinden önemlisi bizlerin; üretim, tüketim ve daha önemlisi yaşam için vazgeçilmez olan suyun varlığına sahip çıkarak bilinçli bir yaşam sürdürmemiz gerekiyor.
Haydi, doğayla barışmak için birkaç adım atalım mı ne dersiniz?
*Duşta geçireceğim süreyi 5 dakikaya indireceğime söz veriyorum.(Duşta 10 dakikada 120 litre su harcanıyor.)
*Çamaşır makinesini tam dolu olarak ve ön yıkama yapmadan çalıştıracağıma söz veriyorum. (ön yıkama anlamsız ,10 litre fazladan)
*Bulaşıklarımı bulaşık makinesine koymadan önce sudan geçirmeyeceğime söz veriyorum.(57 litre fazla su demek)
*Kıyafet masrafımı yarıya indireceğime söz veriyorum. (sadece bir tişört üretmek için harcanan su 2.5 ton)
*Mutfakta ve musluklarda su kullandığım süreyi yarıya indireceğime söz veriyorum.(muslukları   aç-kapa   yapacağım)
*Haftalık et tüketimimi yarı yarıya indireceğime söz veriyorum.(bir hamburger 2331 litre suya karşılık geliyor.)
*Gerekmedikçe elektrik kullanmayacağıma söz veriyorum.(boşa yanan ampul bırakmayacağım)
*Köylünün milletin efendisi olduğunu unutmayacağım, unutturmayacağım. (Tarımsal üretim olmazsa yaşam sürdürülemez)

Şimdi; ---     Ülkemiz su zengini değil. Dünyada 2 milyar insan güvenilir içme suyuna muhtaç. Bizde çok farklı değiliz. Plastik şişelerde sağlıksız ve pahalı su tüketiyoruz. Kuraklık artık gözle görünür boyutta. Ülkemizi su tüketim ihtiyacı önümüzdeki 25 yılda 3 kat artacak.
Yani herkesin su konusunda iyice düşünmesi gerekiyor. Doğru tercihler yaparak su ayak izimizi küçültebiliriz.
Bir başka konuda buluşmak dileğiyle..”