TURGUTLU İlçesinin köklü ve etkin Kulübü TURDAK’ın üyeleri, covid-19 salgını yasaklarının gevşemesiyle kendilerini doğaya attılar. Safranbolu - Çaycuma – Bartın – Kurucaşile – Cide - İnebolu – Kastamonu yerlerinde altı gün süren gezi gerçekleştirdiler.
TURDAK Dağcılık Kulübünün çiçeği burnundaki yeni Başkanı Serdar Darçın, gazetemize bu etkinliği anlattı: “Görevi devraldığımız tarihten itibaren yeni yönetim olarak Turdak Kulübünü daha aktif hale getirmenin planlamasını yaptık. Bugüne kadar sadece Doğa Yürüyüşleri, Dağ Tırmanışlarına ağırlık veren Kulüp Etkinliklerini daha da zenginleştirmeye; Gençleri kazanmaya, Dağcılığın yanında başka spor dalları, gezi ve kamplar yapmaya karar verdik. Bu amaçla, üç hafta önce (50) kişinin katıldığı “Deniz Kampı” yaptıktan sonra geçen hafta (6) gün süren ve (39) kişi ile, yurdumuzun cennet köşelerinden Batı Karadeniz bölgemizde iki gece Çadır Kampı yaparak ve üç gece Otellerde kalarak tüm katılımcıların çok keyif aldıkları bır gezi gerçekleştirdik.
Gezimiz, 24 Temmuz Cumartesi akşamı Turgutlu’dan çıkışla başladı. Sık sık ihtiyaç ve nefeslenme molaları vererek Ankara üzerinden Safranbolu’ya ulaştık. Mencilis Mağarasından sonra Tokatlı Kanyon inişi, Zeplin binişi, Ters Ev, Cam Terasta eğlendikten sonra Safranbolu’nun tarihi değerleri korunmuş “Yörük Köyü”nde “Filiz Teyze” Sipahioğlu Konağında hoş vakitler geçirdikten sonra “Eski Safranbolu çarşısı, evlerini dolaştıktan sonra İlk Kamp yerimiz olan Çaycuma ya hareket ettik. Çaycuma, Filyos Çayı/Irmağı üzerine bitek bir ovaya kurulmuş her yeri ormanlarla çevrili, boğmayan havasıyla güzel bir kent. Camoka Yılmaz Bayar, dostumuzun yeşillikler arasındaki bahçesine çadırlarımızı kurup yerleştik. Küçük bir evi, sebze serası var, Akşam eğlencemizle yorgunluğumuzu doğaya bıraktık.
İkinci gün, kampımız olduğu yerde kaldı. Magado, Güzelcehisar, Filyos sahillerinde deniz keyfi yaptıktan sonra Yurdumuzun İncisi Amasra’ya hareket ettik yolumuz üzerindeki hangi medeniyetten kaldığı bilinmeyen, kaya kabartmaları, antik yolu bulunan “Kuş Kayası”nı gördükten sonra Amasra’ya vardık. Amasra, Bartın iline bağlı, tarihi (3000) yıllık olduğu söylenen denize doğru uzanan bir burun , burunun iki yanında korunaklı iki limandan oluşan koyları bulunuyor, Tarihi kalesi bile var. Doğal Limanlar aynı zamanda ince kumu, sığ deniziyle ve Ankara’ya yakınlığıyla çok turist çeken bir yer olmuş. Kale, Tarihi evleri ve ilginç sokaklarını gezip muhteşem plajlarında deniz keyfi yaptıktan sonra kısa bir Bartın gezisinden sonra Çaycuma’daki Kampımıza döndük.
Üçüncü gün, kampımızı toplayıp, kahvaltıdan sonra dostumuz Camako’yla vedalaşıp Çaycuma’dan ayrıldık. Hedefimiz Bartın, Amasra’yı geçip Kurucaşile yönü, Cide. Programımızda olan “Göldere Şelalesi” ne yolun otobüsün girmesine uygun olmadığından buraya uğramadan İnkumu, Kapıkaya, Tekkeönü plajlarında Kurucaşile de denize girerek vakit geçirdik. Cide’ye varmadan Kurtuluş Savaşında silah taşıyan kahraman denizcilerin zaman zaman sığındıkları doğal Liman turkuaz renkli denizi olan Tarihte adı “Kytoros” olan “Gideros” koyuna uğraman olmazdı. Cide’ye vardık. Cide; Uçsuz bucaksız sahili olan, Türk Edebiyatının temel taşlarından, Hababam Sınıfı, Sarı Yazmalım gibi kitapların yazarı “Rıfat Ilgaz’ın” doğup büyüdüğü güzel bir kent. Kenti gezdik, alışverişler yaptık. Bu günkü konak yerimiz “Uygulama Oteli” Burasını Turgutlu Öğretmenevi Müdürümüz Ali Erkoç, bizim için bağlantı yapmıştı. Ali Beye teşekkürler ediyoruz. Temiz bir oteldi, çok rahat ettik.
Dördüncü gün, İnebolu’ya doğru gideceğiz. Kıyıya paralel giden dar, keskin dönemeçli sahil yolunda toprak kayması olmuş. Küre yolunu tercih ettik. Ormanlarla kaplı kanyonu andıran yer tünelleri olan yoldan (2.700) nüfuslu, hiç adli vakanın olmadığı Şenpazar ilçesinde yemek molası verdik. İşsizlikten bunalan Polisler, bizi, parka çevirdikleri bahçelerinde çay- kek ikramlarıyla ağırladılar. Kurtuluş Savaşımız sırasında Yaz, kış, soğuk, sıcak demeden İnebolu’dan Kastamonu’ya kağnılarla cephane taşınan kahraman kadınların İstiklal Yolu, İnebolu Yoluna düştük. Bir zamanlar 17 tane hanın bulunduğu günümüzde sadece birisi restore edilip otel olarak kullanılan “Ecevit Hanı” nda kısa bir mola verip. Önceki yıllarda İstiklal Yolu yürüyüşlerine katılan arkadaşların anılarını, bilgilendirmelerini dinledikten sonra Küre, Ersizler, Çuha Doruğu’nu geçip İnebolu’ya vardık. Bu akşam Belediye’nin “Osman Sungur” Otel de konaklayacağız. Burasını da Gümrük Müdürü dostumuz Haluk Kaya, bağlantı sağlamıştı. Kendisine teşekkürler ediyoruz.
İnebolu, çeşitli yollardan Limana gelen silah cepheyi kıyıya taşıyan kahraman Kayıkçıların, bu cephaneyi ”Şerife Bacılar” gibi donma tehlikesine karşın binbir zorlukla Kastamonu’ya taşıyan kahraman kadınların, Cephanelerin Limandan güvenli yerlere taşınmasını düzenleyen Kahraman Hamamcı Sailhlerin, İstiklal madalyası alan Kayıkçıların kentidir. İnebolu’yu gezdik, Yine dostumuz Ahmet Bal’ın konuğu olduk. Kahramanların ayak izlerine basabilme onurunu yaşadık. Denize sıfır noktasındaki otelimizde rahat ettik.
Beşinci gün, İnebolu’dan ayrıldık. Hedefimiz Cephane taşırken donup şehit olan Şerife Bacı’nın doğup yaşadığı Seydiler İlçesi. Seydiler de küçük bir ilçe. Kastamonu’nun diğer ilçelerine göre düzde kurulmuş bir yer. Şerife Bacı Anıtı ziyaretimizde Belediye Başkanı Sayın Mehmet Erdoğan, bizi karşılayıp ilgilendi, öğle yemeği ikramında bulundu. Başkanımıza teşekkürlerimi sunarım. Seydiler’den Kastamonu’ya geçtik. Zamanımız bol. Kale, Saat Kulesi, Şerife Bacı Anıtı, Nasrullah Camisi, Kambur Köprü, Münire Medresesi, Sokak ve caddelerini gezdik dolaştık, sarı yazmalar, el işi çalışmalardan, Çekme helvalar aldık. Akşam oldu, gezi bitti. Dönüşe geçtik. Turgutlu’ya sabah gelebildik. Turdak Olarak 03-5 Eylülde Kurtuluş Savaşımızın dönüm noktalarından Sakarya Savaşının 100. Yıl etkinliklerine, Cepheler arası yürüyüşlere katılmak için Polatlı’ya gideceğiz.” dedi. Haber Merkezi
Yorumlar 1
Kalan Karakter: