TURDAK kışa veda, bahara merhaba dedi
TURGUTLU ilçesinin etkin Kulüplerinden TURDAK
Mart ayının başlaması ile birlikte havalarda olan ani değişiklikler, ısının bir anda eksilere düşmesi, bir anda yükselmesi; İçinde yaşadığımız kıyı egenin mevsimsel özelliği. Birkaç gün önce şehir merkezi ve ovanın dışında yükseklere karın yağmasına havanın soğuk olmasına karşın TURDAK grubu yine kendini dağlara vurdu. Herkesin yüzündeki olumlu görüntülere bakılırsa “Bu soğukta sıcak odamızda, sıcak yatağımızda olmamız gerek.” Diye düşünen yok.
Bu hafta, Kemalpaşa ilçesine bağlı olmasına rağmen Turgutlu’ya yakın yerlerde yürüyeceğiz. Ormana çıkacağız, kartopu oynayacağız. Her zaman olduğu gibi sabah 07.00 de TURDAK’ın çılgın sporcuları ile bizi parkur başlangıcı olan eski İzmir yolu üzerindeki Halilbeyli yol kavşağına değin götürüp Sinancılardan alacak otobüsümüze doluştuk. Yaz kış bu hareket saatinden vazgeçmek yok. Kısa günlerde karanlıkta bile bu saatte çıktık. Halilbeyli Köyü Yol kavşağına vardık. Hazırlığımızı kısa sürdürüp güneye, Yeşilyurt köyüne yöneldik. Başkan Celalettin hoca; “İleride sert tırmanışlarımız olacak, oraya değin üç-dört kilometre düz bir yolda yürüyerek ısınmamız gerek, yoksa bir anda yokuşta sporcularımızı zorlayabilir.” Bilgisini verdi. Hava güneşli pırıl pırıl ama hafiften soğuk. Arkasını ormana dayamış her çeşit meyve bahçeleriyle, yer yer bembeyaz çiçekler açmış bademlerle olan yemyeşil bir kuşakla çevrili eski adı Tepeköy olan bu köyden beklemeksizin yürüyüp geçtik. Hemen sol yanımızda yukarılarda eriyen karlarla daha da coşmuş Karaoluk deresini izleyerek, resimler çekerek Zeamet köyüne vardık. Burası da orman içinde şirin bir Yörük köyü. Meyvecilik ve hayvancılıkla geçindikleri anlaşılıyor. Biraz yorulduk, köy çıkışında bulduğumuz düz bir alanda Beden Eğitimi öğretmeni Nurettin (Filizkaya) açma, germe hareketleri yaptırdıktan sonra yolumuza devam ediyoruz. Başkanın sık çaldığı düdüklerle grubun bölünmesi, hızlı olanların kopması önleniyor. Topluca yürüyoruz. Sağ yanımızda gövdesi yemyeşil yosun bağlamış ulu çınarların süslediği gürül gürül akan derenin çıkardığı su sesleri , çeşit çeşit açan çiçekler herkesi büyülemiş gibiydi. Sert tırmanışlı bir yokuşu geçtikten sonra sola , Hamzababa köyüne ayrılan sapağı geçtikten sonra artık kuytularda daha erimemiş kar kümeleriyle karşılaşmaya başladık. Her yer orman, ormanın yeşilliği ile kaplı. Yanında şırıl şırıl akan bir çeşme ve onun suyuyla belenen yangın göletinin yanında toparlanma molası verdik. Kuzey, Kuzey doğu yönündeki Manisa, Turgutlu ovası sis içinde deniz gibi görünüyordu. Devam ediyor kıvrım kıvrım patikalardan ,
Patikaları kesen şu an zorlukla geçilen derelerden çevremizin güzelliğini seyrederek ilerliyoruz. İyice yükseklere çıktık Rakım şu an 700 metre dolayında, geçitteyiz. Güneyde 1300 metre rakımlı karlık dağının Sarıtepe, kuzeyde 834 m rakımlı harita tepe var. TURDAK’ın etkin grubu karlık dağının zirvesine çıkmayı deneyecek. Diğerleri Durmuşali kayalıklarından geçen tarihi Avnibey yolu/patikasından Sinandede türbesi ziyareti yaptıktan sonra Sinancılar köyüne inecek. Karlık dağına doğru orman yangın şeridinden tırmanışa geçtik. Açık alan olmasından rüzgarlı, aynı zamanda kuzey ve kuytu yerlerde kar var, terliyoruz, üşüyoruz. Her yer ayak altında, görünüm “Bu zahmete katlanıp iyi ki gelmişiz.” Dedirtiyor. Akçaoluk çeşmesinden dönüşe geçiyoruz. Bu noktadan kasım ayında geçmiştik. Bu noktaya vardıktan sonra değişik bir patikadan Sinandede türbesine doğru hızlı bir biçimde inişe geçiyoruz diğer arkadaşları bekletmek olmaz. Onlara yetiştik, yavaş gitmiş, çok mola vermişler. Sinancılar köyündeyiz.
Kahvede kısa bir çay molasından sonra aracımız bizi buradan alıyor. Bu güzel etkinlikten esinlenen Levent Uslu arkadaşımızın hemen oracıkta okuduğu şiir bizi coşturdu.
O,seninde mi içinde sıkıntı, nefret ve kin var, bizler gibi
Başında duman, sis, boran, sorarım kimle kavgan
Haydi kucakla, korkusuzca açmış Lale, bademlerini
Bize yine sun, o eşsiz baharını ve meyvelerini
Turgutlu’ya geldik.
Yorumlar
Kalan Karakter: