Sallıtepe'den Sokak Hayvanları Günü mesajı
TURGUTLU Hayvanları Koruma Derneği (TURHAKDER) Başkanı Seyhan Sallıtepe, 4 Nisan Sokak Hayvanları Günü ile ilgili açıklama yayınladı. Sallıtepe, 4 Nisan Sokak Hayvanları Günü’nü, bir kutlama olarak değil sokak hayvanlarının yaşadığı sıkıntıları hatırlatma günü olarak gördüklerini dile getirdi.
Sallıtepe açıklamasının devamında şunları söyledi: "Son zamanlarda ülkemizde sokak hayvanlarının yerinin, sokaklar mı yoksa barınaklar mı olduğu ile ilgili insanlar ikiye ayrılmış durumda. Bu tartışmaya değinmeden önce, bilinmesi gereken bazı istatistiki verilerden bahsetmek gerekir. Ülkemizde şu an bir kaç milyon sokak hayvanı olduğu düşünülmektedir. Ancak sayısı bu kadar fazla olan sokak hayvanları için mevcut olan barınak sayısı 250-300 civarındadır. Toplam belediye sayısının 1300’ün üzerinde olduğu düşünüldüğünde, barınak sayısının azlığı son derece düşündürücü ve üzücü bir detaydır. Kamu kurum ve kuruluşlarımızın hayvanların bakımı için fiziki imkanlarının oldukça kısıtlı olması, öncelikli eleştirilecek nokta olmalıdır. Bunun yanında insanlarımızın sokak hayvanları sorununa yaklaşım biçimi de son derece yanlış ve bilinçsizcedir. İnsanlarımızın bu konuda eğitilmesi şarttır.
Sorun: sokak hayvanları değil, kurumların ve insanların hata ve ihmalleridir. En ufak problemde “sokak hayvanları toplatılsın”, “katil5199” gibi sloganlarda bulunulması bunun göstergelerindendir. Oysa sloganlarımız; “satın alma sahiplen”, “ya alma ya terk etme” “sokaklar hayvanlarla güzel” ya da “sokak hayvanları Devlet korumasındadır” olmalıdır. Zira hayvanların bilinçsizce üretilmesi (özellikle cins hayvanlar), hayvanların bir hevesle eşya gibi alınıp bakılamayınca sokağa terk edilmesi, kısırlaştırılmaması, asıl sorunlarımızdan sadece birkaçıdır.
Birçok şehirde, ormanlık alanlarda yüzlerce, binlerce sokağa atılmış cins hayvan var. Merdiven altı üretime son verilmelidir. İnsanlar, hayvanların yaşam koşullarının ne olduğunu bilmeden; en az 10 yıllık bir ömürleri olduğunu ve bebek gibi bakım istediklerini bilmeden, sadece bir hevesle, bilinçsizce hayvan sahiplenmeye son vermelidir. Dünya Sağlık Örgütü de, sokak hayvanlarının sayısını azaltmada en etkili yöntemin kısırlaştırma, insanların eğitilmesi ve hayvanlarla sahiplerinin kayıt altına alınması olduğunu belirtmektedir. Tekrardan altını çizerek vurgulamak gerekirse; sorun, sokak hayvanları değildir. Sorun biz ve bilinçsizliğimiz. En ufak sıkıntıda, “sokak hayvanlarını istemiyoruz, toplatılsınlar”, hatta ölmelerini isteyecek kadar gözü dönmüş söylemlerin dile gelmesi, sığ ve bilinçsiz zihinlerin ürünüdür.
Hayvanı eşya gibi görüp, kullandıktan sonra sokağa hiç vicdanı sızlamadan bırakanların, sorunu kendilerinde değil de sokak hayvanlarında görmeleri, büyük sorumsuzluk örneğidir. Maalesef ki bu durum, modern insanın seküler dünyayı algılama biçiminin bir semptomudur. En kolayıdır şikayet etmek! Çözüm odaklı teşhisler, yapıcı eleştiriler yerine; yok etmeyi seçmek, kolay olanı seçmektir.
Bilinmelidir ki, 14.07.2021 tarihinde yürürlüğe giren yeni Yasal düzenleme ile hayvanlar, CANLI olarak kabul edilmiştir. Belediyeler, kısırlaştırma yapmalı, tüm hayvanları dijital kayıt altına almalıdır. İnsanlar, sorumluluk almalı; baktığı hayvanı terk etmemelidir. Bilinmelidir ki; çözüm yok ederek değil ancak yasalar çerçevesinde yaşatarak olur. 21. Yüzyıl insanına yakışan budur."
TURGUTLU Hayvanları Koruma Derneği (TURHAKDER) Başkanı Seyhan Sallıtepe, 4 Nisan Sokak Hayvanları Günü ile ilgili açıklama yayınladı. Sallıtepe, 4 Nisan Sokak Hayvanları Günü’nü, bir kutlama olarak değil sokak hayvanlarının yaşadığı sıkıntıları hatırlatma günü olarak gördüklerini dile getirdi.
Sallıtepe açıklamasının devamında şunları söyledi: "Son zamanlarda ülkemizde sokak hayvanlarının yerinin, sokaklar mı yoksa barınaklar mı olduğu ile ilgili insanlar ikiye ayrılmış durumda. Bu tartışmaya değinmeden önce, bilinmesi gereken bazı istatistiki verilerden bahsetmek gerekir. Ülkemizde şu an bir kaç milyon sokak hayvanı olduğu düşünülmektedir. Ancak sayısı bu kadar fazla olan sokak hayvanları için mevcut olan barınak sayısı 250-300 civarındadır. Toplam belediye sayısının 1300’ün üzerinde olduğu düşünüldüğünde, barınak sayısının azlığı son derece düşündürücü ve üzücü bir detaydır. Kamu kurum ve kuruluşlarımızın hayvanların bakımı için fiziki imkanlarının oldukça kısıtlı olması, öncelikli eleştirilecek nokta olmalıdır. Bunun yanında insanlarımızın sokak hayvanları sorununa yaklaşım biçimi de son derece yanlış ve bilinçsizcedir. İnsanlarımızın bu konuda eğitilmesi şarttır.
Sorun: sokak hayvanları değil, kurumların ve insanların hata ve ihmalleridir. En ufak problemde “sokak hayvanları toplatılsın”, “katil5199” gibi sloganlarda bulunulması bunun göstergelerindendir. Oysa sloganlarımız; “satın alma sahiplen”, “ya alma ya terk etme” “sokaklar hayvanlarla güzel” ya da “sokak hayvanları Devlet korumasındadır” olmalıdır. Zira hayvanların bilinçsizce üretilmesi (özellikle cins hayvanlar), hayvanların bir hevesle eşya gibi alınıp bakılamayınca sokağa terk edilmesi, kısırlaştırılmaması, asıl sorunlarımızdan sadece birkaçıdır.
Birçok şehirde, ormanlık alanlarda yüzlerce, binlerce sokağa atılmış cins hayvan var. Merdiven altı üretime son verilmelidir. İnsanlar, hayvanların yaşam koşullarının ne olduğunu bilmeden; en az 10 yıllık bir ömürleri olduğunu ve bebek gibi bakım istediklerini bilmeden, sadece bir hevesle, bilinçsizce hayvan sahiplenmeye son vermelidir. Dünya Sağlık Örgütü de, sokak hayvanlarının sayısını azaltmada en etkili yöntemin kısırlaştırma, insanların eğitilmesi ve hayvanlarla sahiplerinin kayıt altına alınması olduğunu belirtmektedir. Tekrardan altını çizerek vurgulamak gerekirse; sorun, sokak hayvanları değildir. Sorun biz ve bilinçsizliğimiz. En ufak sıkıntıda, “sokak hayvanlarını istemiyoruz, toplatılsınlar”, hatta ölmelerini isteyecek kadar gözü dönmüş söylemlerin dile gelmesi, sığ ve bilinçsiz zihinlerin ürünüdür.
Hayvanı eşya gibi görüp, kullandıktan sonra sokağa hiç vicdanı sızlamadan bırakanların, sorunu kendilerinde değil de sokak hayvanlarında görmeleri, büyük sorumsuzluk örneğidir. Maalesef ki bu durum, modern insanın seküler dünyayı algılama biçiminin bir semptomudur. En kolayıdır şikayet etmek! Çözüm odaklı teşhisler, yapıcı eleştiriler yerine; yok etmeyi seçmek, kolay olanı seçmektir.
Bilinmelidir ki, 14.07.2021 tarihinde yürürlüğe giren yeni Yasal düzenleme ile hayvanlar, CANLI olarak kabul edilmiştir. Belediyeler, kısırlaştırma yapmalı, tüm hayvanları dijital kayıt altına almalıdır. İnsanlar, sorumluluk almalı; baktığı hayvanı terk etmemelidir. Bilinmelidir ki; çözüm yok ederek değil ancak yasalar çerçevesinde yaşatarak olur. 21. Yüzyıl insanına yakışan budur."