İL GENEL MECLİSİ ÜYESİ,
ŞAHİN: YSK’nın yasaklama kararı demokratik parlamenter rejime darbedir.
“Ergenekon yoktur, ergenekon bitmiştir, yeni anayasaya gerek yok” diyenlere kapak olacak gelişmeler yaşanıyor ülkemizde. Vesayetçi cunta anayasasının beslediği Ergenekon zihniyeti, Yargıtay ve danıştay’ın seçtiği 11 üyeli YSK’nın 12 bağımsız milletvekili adayını resmen tuzak kurarak seçim dışına itmesi ile bir kere daha kendini gösterdi.
YSK’nın 12 bağımsız adayı yasaklama kararı aile anayasa Mahkemesinin 367 kararı aynı zihniyetin ürünüdür.
367 kararı ile görünen hedef Abdullah GÜL’ün Cumhurbaşkanı olmasını engellemektiyse de, asıl amaçlanan meclisi etkisiz hale getirip, demokratik sistemin içini boşaltarak seçimlerin sonucunu etkileyecek ve dahası darbeye zemin hazırlayacak kaos yaratmaktı. Ama Akparti’nin meclisteki ve milletin seçimlerdeki dik duruşu ile darbecilerin bütün hesapları bozuldu.
YSK’nın yasaklama kararındaki hedef BDP gibi gösterilse de asıl hedef, demokrasidir, demokrasiyi geliştirme çabalarıdır ve demokratik parlamenter sistemdir.
Bu bağlamda özellikle CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun ve eski lideri Deniz Baykal’ın demokratik çıkışlarını alkışlıyorum. Ama bir yandan da, bu demokratik çıkışı anayasa değişikliği sırasında neden göstermediler diye hayıflanıyorum. Keşke o dönemlerde meclisi boykot edeceklerine, anayasa değişikliğine bugün yaşanan sıkıntıları da ortadan kaldıracak değişiklikleri de ilave etselerdi ve referandumda evet deselerdi. Anayasa değişiklik çalışmaları ve referandum dönemindeki cunta anayasasına sadakat gösterileri, onların bu günkü demokratik çıkışlarının da inandırıcılığını kaybettirmektedir. Ama umarım CHP yöneticileri de artık cunta anayasasının vesayet kurumları ile demokrasinin asla gelişemeyeceğini, yeni bir anayasa ile demokrasi kurumsallaştırılamazsa, ülkenin geleceğinin bir grup adamın iki dudağı arasında kolayca mahvolabileceğini görmüşlerdir. Ve umarım bu kez seçim sonrası yapılacak anayasa değişikliğine gereken desteği vereceklerdir.
MHP ise beni hiç şaşırtmadı. YSK’nın hukuk dışı kararını “saygı gösterilmelidir” diyerek destekledi ve cunta anayasasına bağlılıklarını sundu. Aslında mahkeme kararlarına saygı gösterilme zorunluluğu yoktur, “uyma” zorunluluğu vardır. Ben, adil olmayan, barışa ve demokrasiye hizmet etmeyen hiçbir mahkeme kararına saygı gösterilmesi taraftarı değilim. Bir mahkeme kararı zaten adil ise, bu toplumu huzura götürür ve doğal olarak saygı görür. Ama bir mahkeme kararı YSK’nın son kararında olduğu gibi adil değilse, ülkenin demokratik sistemine tuzak kurup huzuru bozuyorsa ve ülkeyi iç savaşın eşiğine getiriyorsa, doğal olarak saygı da görmez.
Adı ne olursa olsun, bugün ülkemizde gücünü cunta anayasasından alan ve ülkeyi istediği an karıştırabilen bir güç var. Bu nedenle gücünü demokrasiden ve parlamenter sistemden alan bütün siyasi partiler bir araya gelip, yapacakları sivil anayasa ile demokrasiyi kurumsallaştırıp, meclis iradesinin üstünde hiçbir iradenin olamayacağını herkese göstermelidirler.
Yorumlar
Kalan Karakter: