Anoreksiya nervoza nedir?
Anoreksiya nervoza, bireyin kilo alma korkusuyla yemek yemeyi reddettiği ya da ciddi şekilde kısıtladığı, psikolojik temelli bir yeme bozukluğudur. Bu rahatsızlığa sahip kişiler, genellikle çok zayıf olmalarına rağmen kendilerini kilolu olarak görürler. Hastalık sadece fiziksel değil, aynı zamanda psikolojik ve sosyal etkilerle de ilerleyen ciddi bir sağlık sorunudur.
Belirtileri nelerdir?
Aşırı kilo kaybı ve düşük vücut ağırlığı Yemek yemeyi reddetme ya da öğün atlama Vücut ağırlığı ve görünüşle ilgili yoğun kaygı Fiziksel belirtiler: halsizlik, baş dönmesi, düşük tansiyon, kalp ritim bozuklukları.

Neden ortaya çıkar?
Anoreksiya, genetik yatkınlık, düşük benlik saygısı, mükemmeliyetçilik gibi psikolojik nedenlerin yanı sıra toplumsal baskılar ve medya etkisiyle de tetiklenebilir. İnce olmanın güzellik ölçütü olarak sunulması, özellikle genç bireylerde bu tür rahatsızlıkların ortaya çıkmasını kolaylaştırmaktadır.
Ölüm riski yüksek
Uzmanlara göre anoreksiya nervoza, psikiyatrik hastalıklar arasında en yüksek ölüm oranına sahip olanlardan biridir. Erken müdahale edilmediği takdirde kalp durması, organ yetmezliği gibi hayati komplikasyonlara yol açabilir.
Nihal Candan’ın hastalık süreci
Cezaevindeyken ciddi kilo kaybı yaşadığı gerekçesiyle tahliye edilen Nihal Candan’ın anoreksiya nedeniyle 25 kilonun altına düştüğü ve hastaneye kaldırıldığı öğrenildi. Yoğun bakımda tedavi gören Candan’ın kalbinin birkaç kez durduğu ve tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadığı açıklandı. Genç yaşta hayatını kaybeden Candan’ın ölümü, anoreksiya hastalığının ne kadar ciddi sonuçlara yol açabileceğini bir kez daha gözler önüne serdi. Tedavi mümkün mü? Anoreksiya tedavisinde temel amaç, kişinin sağlıklı bir vücut ağırlığına ulaşmasını ve beslenme düzenini yeniden kazanmasını sağlamaktır. Bunun yanında psikoterapi, aile desteği ve gerekirse ilaç tedavisi de sürece dahil edilir. Hastalığın ileri evresinde hastane yatışı gerekebilir. Farkındalık hayati önem taşıyor Uzmanlar, anoreksiyanın sadece “zayıflama isteği” değil, ciddi bir psikiyatrik bozukluk olduğunu vurguluyor. Medyada beden algısı üzerine yapılan paylaşımlarda daha sorumlu bir dil kullanılması gerektiği, ailelerin ve eğitimcilerin genç bireylerdeki davranış değişikliklerini dikkate alarak erken müdahale etmesinin hayat kurtarıcı olabileceği ifade ediliyor.
Yorumlar
Kalan Karakter: