Küllük Mahallesi ve Hacı Zeynel Camii
Turgutlu'dan esintiler - Ali Şentürk
KASABA 18’nci yüzyılda Rum Ortodoks topluluklarının göçüne sahne olur. Adalar’dan ve Yunanistan’dan pek çok göçmen Turgutlu’ya gelir. Her ne kadar Orta Mahalle Gayri Müslim nüfusun en az göç aldığı bir mekân olsa da yine bu göçten etkilenir. 1842 yılında Turgutlu’da konargöçerler ve Gayri Müslimler dâhil erkek nüfus sayısı 4169 olarak tespit edilir. Bu tarihlerde Kasaba’nın hane sayısı 2013’tür. Toplam erkek nüfusu 4169 olduğuna göre, aynı yılki toplam tahmini nüfusu da yaklaşık 8.500 civarındadır. Bu Reaya nüfusun yaklaşık 750’ye yakını (185 hane) Orta Mahalle’de (Küllük) bulunmaktadır. Bu nüfusun yaklaşık 35’i ise (7 hane) Gayri Müslim (Rum) nüfus teşkil etmektedir. Mahallede yerleşik bu Gayri Müslim nüfusun %6’sı (evsat) orta halli
geri kalanı ise (edna) fakir ailelerdir.9
Tescil fişinde caminin minaresinin 14. yüzyıl özellikleri taşıdığı belirtilmiştir. Ancak Niyazi Dinçsoy’a göre cami, 2’inci Abdülmecit döneminde (1892 -1902) onarımdan geçirilmiş onarım süresince bir misli daha büyütülen caminin yanına minaresi eklenmiştir.
Osmanlı Devletinde kurulan medreselerin büyük çoğunluğu cami gibi dini kurumların bünyesinde oluşturulmuştur. Hacı Zeynel Cami’de bu çerçeve içinde bünyesinde bir medrese oluşturmuş orta öğretim düzeyinde birçok öğrenciye eğitim vermiştir. Hacı Zeynel Camii Medresesi olarak bilinin bu eğitim kurumunun 1898 yılındaki öğrenci sayısı 12 olup müderrisi Ömer Efendi’ olarak görülmektedir.10
384 metre kare alanda dikdörtgen plan üzerine oturtulan caminin mimarı belli değildir. Caninin avlu bahçesi alanı 2725 metre karedir. Duvarları bir metre kalınlığında taş örmedir. Büyüklü küçüklü yirmi bir pencere ile aydınlatılan caminin pencereleri yontma taş ile çevrilidir. Ahşap çatı ile örtülüdür. Yapı cephelerinin alt kısmında yuvarlak kemerli dikdörtgen formlu pencereler, üst kısımlarında ise rozet pencereler yer almaktadır. Yapıya bitişik son cemaat mahallinde diğer camilerden farklı olarak dikdörtgen formlu pencereler konumlandırılmıştır. Cami kapısı, içten ve dıştan motifli yontma taştan kemele çevrilidir. Kapının iki yanında birer mihrap bulunmaktadır. Minberi ağaçtan olup sadedir. Tek şerefeli minareye içten 45 basamakla çıkılır. Dış yüzü altı kirpi dişlerle kademelendirilmiştir.
Hacı Zeynel Camii, çeşitli tarihlerde köklü bakım ve tamiratlardan geçirilmiştir. 1948 yılında yapılan bakımda caminin çatısı tamamen değiştirilmiş eski kiremitler kaldırılarak yerine Marsilya tipi kiremitler konmuştur. 1975 yılında cami tekrar bakım ve onarımdan geçirilmiş bu defa yapının iç bölüm boyaları yapılmıştır. Kısa süre sonra 1985 yılında cami tekrar bakıma alınmış bunun yanında caminin dış kısmı sıvanmıştır. Ne yazık ki 1985 yılında yapılan tamir ve bakım anında eski şadırvanda elden geçirilmiş ancak şadırvan eski orijinalliğini kaybetmiştir.
Kurtuluş Savaşı sonunda yanmayan tek mahalle Küllük olarak bilinen bölgedir. Bu mahallenin ve Hacı Zeynel Camii’nin yangından kurtuluşu çeşitli öykülere darbımesellere konu olmuştur. Bu öykülerden birisi şöyledir:
“Tabakhanelerin bulunduğu yere doğru, tek dizi halinde, duvar diplerinden saklana saklana kaçıyorduk. Yatsı namazlarını kılıp Hacı Zeynel Camii’nden en son çıkan birkaç kişi, yükselen ateşleri gördüler. Onlar da sağa sola kaçıştılar. Tam caminin köşesini döneceğimiz sırada, duvarı siper almış, eli silahlı kumral bir delikanlı ile karşılaştık. Bu “Arnavut Zeynel”den başkası değildi. Onun arkasında, birisi baltalı ötekisi kürekli iki kişi daha vardı. Karanlıkta onların kim olduğunu çıkaramadık. “Arnavut Zeynel” belini doğrultup bir süre bizimle konuştu. Sonra bizim, nereden nasıl kaçacağımızı söyledi.
Biz, ondan ayrılıp, tabakhanenin yanından ovaya yöneldik. Hasan Çavuş’un zeytinli bahçesine ulaştık, geceyi orada geçirdik. Sabah olup ortalık ağarınca, her asma kütüğünün altından bir insan başının çıktığını gördük. Bunlar kadınlar, ihtiyarlar ve çocuklardı.
7 Eylül Perşembe günü sabahı, erken saatlerde, saklandığımız yerden çıkarak Kasaba’ya doğru yöneldik. Tabakhaneler arasındaki yola gelince, yolun kenarında, dut ağacının gölgesinde iki ceset gördük. Bunlardan birisi “Arnavut Zeynel’di. Alnının ortasından kurşun yemişti. Sırt üstü yatıyordu. Gözleri açıktı. Sanki gülümseyerek bize bakıyordu. Sokağımıza geldiğimizde, evimizin yanmadığını gördük. Bizden sonraki evler de yanmamıştı. Oysa ateş Dutlu Çarşı’yı tamamen kül etmişti. Belki de evimizle Dutlu Çarşı arasında bulunan meydan evimizi yanmaktan kurtarmıştı. Belki de semtimize gelen yangın ekibini korkutan Arnavut Zeynel”in tüfeği ile bekleyişiydi.”11
n Ali Şentürk -
Cep: 0537 714 25 35 -
Yorumlar
Kalan Karakter: