Turgutlu Kent Müzesi sorumlusu Mehmet Gökyayla Turgutlu'nun ilk hükümet konağını ve koca yangını gazetemize anlattı.Gökyayla yazısında şu ifadelere yer verdi: "17. ve 18. yüzyıllarda Osmanlı Devleti’nin öncesindeki merkezî yapısının zayıfladığı ya da bir anlamda farklılaştığı görülmektedir. Bu tarihten önce hemen her karar merkezden alınıp taşraya varana dek uygulanır; vergiler bizzat devletin kendi görevlileri tarafından toplanırken artık ‘âyanlık’ adı verilen bir sistem ortaya çıkmaya başlamış; muhassıl ya da mültezim denilen yerelde güçlenecek; bir anlamda kendi hanedanlarını kuracak kişiler tarafından vergiler toplanmaya, araziler şekillendirilmeye başlanmıştır. Bu sistemin devlete, Osmanlı hanedanına getirdiği sıkıntılar özellikle Tanzimat döneminden itibaren giderilmeye çalışılacak; kamusal yapı yeniden merkezî bir sisteme döndürülecekti.
Osmanlı Devleti, klasik çağda hemen içme suyundan eğitime, sağlık hizmetlerinden ihtiyaç sahiplerinin kollanmasına dek her kamusal hizmetin hayır kurumu kabul edebileceğimiz vakıflar eliyle yürütüldüğü, devletin güvenlik gibi çok genel sektörleri bizzat kendi eliyle yürütüp yerele çok müdahale etmediği bir yapıya sahiptir. Klasik çağ sonrasında da yerelde yürütülecek devlet hizmetleri, genel olarak mümkünse devletin yine yerelin kendi kaynaklarını kullanması ile yürütülmeye başlanmıştır. Turgutlu’nun ilk hükümet konağının inşası için gelir kaynağının oluşturulması, anlatılana tam olarak bir örnek teşkil etmektedir.

Turgutlu, son yüz elli yılda yaşanan iki büyük yangının şekillendirdiği bir yerleşim yeridir. 4 Eylül 1922’de başlayan ve neredeyse üç gün boyunca devam eden Yunan yangını bilinse de, 1865 yılında yaşanan ve harik-i kebir ya da koca yangın denilen felaket unutulmuş durumdadır.
Rüzgârlı bir günde şehrin güney kısmında başlayan koca yangın, çok kısa sürede büyümüştür. Uzun süre devam eden yangın, rüzgârın etkisiyle şehrin alt kısmına yönelmiş; Pazar Camii hizalarına gelinceye dek neredeyse tüm yapıları küle çevirmiştir. Bu felaket de 1922 yangını gibi o kadar büyüktür ki sona ermesinin ardından etkili olduğu mahallelerin yerleşim planları yeniden yapılmak zorunda kalınmıştır. Yangının ardından yanan Kasaba’nın neredeyse üçte ikilik bölümünün mahalle yapıları bile tamamen değişerek yeni mahalleler ortaya çıkmış; yangın yerlerindeki parseller, en baştan oluşturulmuştur.
Osmanlı Arşivlerinde karşımıza çıkan bir belge, o dönemde yaşananlara ve yangın sonrasında yapılan planlamaya dair bazı bilgileri günümüze taşımaktadır. 29 Muharrem 1283 (13 Haziran 1866) tarihini taşıyan bu belgedeki ifadelere göre Turgutlu’da kısa süre önce yaşanan yangın sonrası yenilenen imar planları sonrasında devlete kalan arsaların satılarak elde edilecek gelirin hükümet konağı inşasında kullanılacağı anlaşılmaktadır. 1865’te yaşanan ve Turgutlu’nun yaklaşık üçte ikisinin küle döndüğü yangının sonrasında anlaşıldığı kadarıyla hızla yeni bir planlama yapılmış ve bu imar uygulaması neticesinde ortaya çıkan bazı fazlalık arsalar, devletin mülkiyetine geçmiştir. Bu arsaların satışından elde edilecek gelir de hükümet konağının inşası için kaynak olarak
değerlendirilecektir.[1]

Dolayısıyla Turgutlu’nun ilk hükümet konağının yaklaşık olarak bu tarihlerde, yani 1866 ve sonraki birkaç yıl içerisinde inşa edildiğini öne sürmek, sanıyoruz ki, yanlış olmayacaktır.
19. yüzyılda inşa edilen bu ilk hükümet konağı, anladığımız kadarıyla birçok devlet dairesinin bir arada bulunduğu bir yapıya sahipti. Dönemin devlet teşkilatında var olan birimlerin muhtemelen tamamı görevlerini tek bir binada sürdürüyorlardı.[2]
Turgutlu’nun bahsedilen bu ilk hükümet konağından günümüze sadece iki fotoğraf ulaşmıştır. Bunlardan birincisinde bina, tüm heybetiyle ortada görünürken ikinci fotoğraf ise Yunan ordusunun kaçarlarken çıkardıkları yangında neredeyse tamamen yok olduğunu kanıtlamaktadır.
1922’deki yangında, Turgutlu’nun işte bu ilk hükümet konağı, tamamen yıkılmıştır. Hükümet konağı, karşıdan bakıldığında kendisine heybetli bir görünüm veren sütunlu bir girişe sahipti. Albert Kahn arşivinde yer alan ve yangından dört ay kadar sonra, 1923 yılının ocak ayında çekilen fotoğrafta ise söz konusu binadan geriye yalnızca bu sütunların kalabildiği görülmektedir. Fotoğrafın bilgi notunda “dinamitlenerek yıkılan hükümet konağı” ifadesi mevcuttur.
Bahsi geçen hükümet konağı tamamen ortadan kalkmasına rağmen izleri uzun süre devam etmiş ve hatta kısmen günümüze de ulaşmıştır. Binanın bulunduğu sokak halen Konak Sokağı adını taşımakta; sokağın köşesindeki küçük meydan da ‘Konak Önü’ adıyla anılmaktadır. Dolayısıyla şehrin bu ilk hükümet konağı, bu şehirde yaşayanlar farkında olmasalar bile, halk hafızasında yaşamaya devam etmektedir.
Konağın komşusu olan yapılarda uzun yıllar jandarma komutanlığı ile cezaevi varlıklarını sürdürmüşlerdir. Dolayısıyla bu bina ortadan kalktıktan sonra da bazı kamu gereksinimlerinin bölgedeki yapılarda giderildiği ve bu mahallin merkezî konumunu bir süre daha devam ettirdiği rahatlıkla söylenebilir.
Şimdi akla gelebilecek öncelikli sorulardan bir tanesi şu olabilir: Yangın ve kurtuluştan sonraki günlerde devlet hizmetleri, hızla yeniden oluşturulmaya başladığına göre kaymakamlığın hizmetlerini sürdürdüğü bina nerededir veya başka bir söyleyişle, kurtuluşun hemen ardından gelen günlerde Turgutlu’da hükümet konağı olarak neresi kullanılmıştır? Bu sorunun cevabı ve sonrasındaki hükümet konaklarını başka bir yazıda ele alacağız.
Hasan Deniz Çizmeci
Yorumlar
Kalan Karakter: