KASABA / TURGUTLU
(7 Eylül 1922 - 7 Eylül 2022)
Salih Özbaran*
Günümüzden tam yüzyıl önce, emperyalizmi temsil edenlerin Yunan kuvvetlerini öne sürerek giriştiği Anadolu'yu işgal harekatı, Ankara'da hayata geçirilen Büyük Millet Meclisi'nin Mustafa Kemal önderliğinde yarattığı Türk ordusu karşısında yenilmişti. İstilacılar yakarak yıkarak çekilirken Kasaba (Turgutlu) da tüm masumiyeti ve güzelliğiyle yıkıma uğramıştı. Yapılan zulüm, çıkarılan yangın, harabeye dönen ve 20 binden 8 bine düşen nüfusuyla Kasaba, tam bir hayalet şehir görünümündeydi.
7 Eylül Kurtuluş (1922) gününü izleyen süreçte açlıktan bitkindi Kasaba'nın nüfusu. Falih Rıfkı'nın tanık olduğu "hendeklerde kurumuş cesetler", "insan, at ve deve leşleri", Halide Edib'in tanık olduğu "bütün bir şehir cesedi üzerinde" yersiz yurtsuz kalan insanların yürekleri yakan çaresizliği ve yerlere serilmiş bir enkaz sarmıştı ortalığı. Ama özverili ve saygıdeğer çabalarıyla bayındır bir kent manzarasını yaratanların mirasına da tanık olacaktı Kasaba. Gazi Mustafa Kemal Paşa 26 Ocak 1923 tarihinde Turgutlu'da yaptığı konuşmada o kara günlerin sona erdiğini söylediğinde milletimizin "bu ziyanı az zamanda telafi edecek" kararlılıkta olduğunu göstermiş, karşılayanlar arasında bulunan öğrencileri ve kadınları işaret ederek onları geleceğin teminatı olarak göstermişti. Andığım bu tarih, Manisa merkezli teşkilatlanan ilin yörüngesinde olağanüstü yükselişin de başlangıcı olmuştu. 29 Mart 1925 tarihli Anadolu gazetesinde çıkan "Kasaba Mektubu" yazısı nasıl bir bayındırlık çabası ve planlaması içine girilmiş olduğunun ilk tanıkları arasında sayılabilir.
Turgutlu tarihiyle ilgili araştırmalara imza atanlar arasında çok önemli bir yer tutmuş olan Nejdet Bilgi, 17-19 Kasım 2016 tarihlerinde düzenlenen Uluslararası Turgutlu Sempozyumu'na sunduğu bildiride bakınız nasıl özetlemiş Kurtuluş ve Kuruluş yıllarındaki (1923-1927) gelişmeleri: "Sonuç olarak" diyor Bilgi:
"Yanarak yok olma seviyesine düşen bir kaza merkezi ve ona bağlı birimlerden oluşan Turgutlu, hem fiziki hem de sosyal ve kültürel anlamda yeniden doğuşu çağrıştıran bir çaba ile, ilk beş yılını geçirmiş ve çabaları sürdürme iradesini sonraki yıllara aktarabilmiştir".
24 Temmuz 1923 tarihinde Lozan Antlaşmasıyla Türkiye bağımsız bir Cumhuriyet olduğunu dünyaya ilan ederken, çağdaş bir dünyaya ortak olma azmini de göstermişti. Kurtuluş'tan sonra, 1927 yılındaki 32 bin civarındaki nüfusuyla yaralarını büyük ölçüde sarmış, çağını yakalama gayretiyle yaşamsal değişimleri sürdürmüştür. Milletvekili, belediye başkanı, il genel meclisi üyeliği seçimleri ve siyasetle ilgili konulardaki ilerlemelerin ciddiyetle üzerinde durulurken 1924 yılında "Ahali" gazetesinden Turgutlu'yu ziyaret eden bir gazeteci "İstanbul'un safadar yerlerinde" geçiren veya geçirecek olan milletvekillerini şöylece uyarmıştı: "Harab yurdlarında birkaç günlük eziyetli misafirete rağbet etmelerini, hassaten köylere varıncaya kadar dolaşarak menfaat-i memleket namına temenni ederiz".
Kasaba şaha kalkmıştı; imar çalışmaları durmaksızın sürüyor, yollar, parklar açılıyor, kasvet veren sokaklar yerine huzur veren manzara insanın "gözünü ve gönlünü güldürüyor" diye yazmıştı 1927 ve 1928 yıllarına tanıklık eden Hizmet ve Anadolu gazeteleri. Ulaşım, aydınlanma, temiz su ve sağlık gibi acil olan eksiklikler tamamlanıyor veya planlanıyor; tarımda dumura uğramış ürünlere yeniden kavuşuluyor; bankalar, kooperatifler, ticaret ve sanayi çağdaş dünyadaki yerini almaya başlıyor; halk mektepleri, ilk ve orta öğretim kurumları ardı ardına ortaya çıkıyor; dernekler, halkevi, vb kuruluşlarla konferans, müzik, tiyatro (burada saymakla bitiremeyeceğim) alanlarda geri kalmışlık giderilmeye çalışılıyordu.
Günümüzden 82 yıl önce -1940 yılında- doğduğumda yani Kurtuluş Savaşı'ndan 18 yıl sonra ve İsmet Paşa (sonradan değiştirilen adıyla Namık Kemal) İlkokulu'na 1947 yılında başladığım dönemde -yetersiz olsa da kazandığım bilinç ile yaşamın farkına vardığım zamanlarda- gördüğüm Kasaba; yaralarını sarmış, Cumhuriyet rejiminin benimsediği yönde, bambaşka bir kent niteliğindeydi. Savaş sonrasında görüntülenen ve kaydedilen bu yerleşim birimi, çağdaş uygarlığı yakalama yolunda inanılması zor bir gelişmeyi yakalamıştı. Ben de bu kazanımların pek çoğunun hayata geçirilmiş olmasının avantajıyla büyüdüm. Bu bakımda kendimi her zaman çok şanslı bir kişi olarak tanımladım. Türkiye Cumhuriyeti'nin sağladığı olanaklarla, okumak için ayrıldığım zamanlarda, mesleğimi sürdürdüğüm yıllarda ve yurt dışında öğrenim ve öğretim için geçirdiğim dönemlerde hep özledim memleketim Turgutlu'yu. Fırsat bulduğum zamanlarda (bekarlığımda), daha sonra eşim Çiler (Kavruk) ve oğlumuz Erdem ile sıklıkla özlem giderici ziyaretlerde bulundum. Çok benimsedim Turgutlu'yu; yakın tarihiyle ilgili kitaplar yazma fırsatı buldum.
Olumsuz görüntülerle de karşılaştım ziyaretlerimde. Dostlarımdan aldığım haberler, Yankı gazetesinden edindiğim izlenimler ve bizzat tanık olduğum tahribat çoğu zaman üzdü beni, adeta kahretti. Tarihsel değeri olan yapılara ilgisizlik, Çaldağı'nı sömürüye ve tahribe açan saygısızlık, Milli bayramların kutlanmalarına gösterilen duyarsızlık ve kadirbilmezlikle takınılan tavır, yıkım ve Cumhuriyet kazanımlarına karşı çıkarılan engellerden Turgutlu da etkilendi; çağdaşlık yolunda büyük darbeler yedi. Tüm bu olumsuzluklara karşı kültürel alanlarda ortaya konan faaliyetler, doğası için uğraş veren vatanseverlerimizin saygıdeğer çabalarıyla gelecek umudumu canlı tutmaya çalıştım. Bilimsel ve kültürel gelişmelerin önünün kesilemeyeceğine inandım; Cumhuriyet'in faziletlerini zerrece unutmadım.
Turgutlu tarihini gün yüzüne çıkarmak için yıllardır ortaya koyduğu övgüye değer çabası, kişisel azmi ve ekip çalışmasıyla aydınlatan Mehmet Gökyayla'ya kurduğu ekibe ve onlara bu gelişmeleri sağlama olanağı veren Turgutlu Belediye Başkanlığı'na şükranlarımı sunmak isterim. Tarihçiliğin derinlerine inilmesine karşın "yaklaşık yüzyıl önce yaşananların günümüze noktası virgülüne kadar eksiksiz, hatasız gelmesini, kulaktan kulağa aktarılırken hakikatten bir nebze olsun uzaklaşmamasını düşünmek yanlış olacaktır" diyen Gökyayla'nın bu saptaması dikkate değerdir; bilimsel boyutların ne denli ayrıntılarla dolu olabileceğinin savunulmasıdır. Yukarıda anılan 2016 yılında düzenlenmiş olan sempozyumda yaptığım kısa bir konuşmada söylediklerimle bitireyim yazımı; gelecek kuşaklara yol gösterici olması dileğiyle; laik bir ortamda, insan haklarını dışlamayan bir yönetimin var olduğu ve özgürlüğün verdiği güven ve huzurlu bir yaşam beklentisiyle.
"Turgutlu'nun akademik ortamda dile getirilmesi çok yakın geçmişin bir meselesi olmaya başladı. Rivayetlerin veya merakla ve hızla hazırlanmış yazı ve söylemlerin bilim süzgecinden geçirilmesine izin veren belge ve tanıklıkların keşfedilmesi, bunların yorumlanmaları tazeliğini korumaktadır. Mahalli/yerel/bölgesel tarihler kendi sınırları içinde kalan özellikleri kadar evrensel boyutta bıraktığı imajları, değerlendirilmeleri de potası içinde eritmeye çalıştığında, daha sağlam yere basar. Bu sempozyumda Turgutlu bu yöntemi benimsediğini gösteriyor. İstanbul'da korunan Osmanlı arşiv belgelerinden Türk dünyasında yansıyan benzerliklere; Yunan ve Yahudi kaynaklarındaki imgelere veya geçen yüzyılda tarihçilikte [değişik bakış açılarıyla] işlenmeye başlayan tarım, ulaşım, folklor, sanat, sanayi vb sayısız konulara uzanan bilgi zenginliğine doğru yol almaya çalışıyor".
*Emekli tarih profesörü
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Turgutlu tarihiyle ilgili bilgilenmek isteyenler ve meraklılar için birkaç kitaplık liste:
-Uluslararası Turgutlu Sempozyumu Bildirileri (editörler: Muzaffer Tepekaya - Zafer Atay - Ferhat Berber - İlker M. Çağlar), Turgutlu Belediyesi Kültür Yayınları, 2 cilt, 2018;
-Mehmet Gökyayla - Rabia Akgüvenç - Hasancan Eralaca, Milli Mücadele Döneminde Turgutlu, Turgutlu Belediyesi Kültür Yayınları, 2021;
-20. Yüzyılda Turgutlu (editörler:Nurettin Gülmez - Nejdet Bilgi), Turgutlu Belediyesi Kültür Yayınları, 2.baskı 2019;
-Salih Özbaran, Küllerinden Doğan "Kasaba" Turgutlu, İzmir Büyükşehir Belediyesi Yayınları, 2013;
-Salih Özbaran, Fotoğraflarla Konuşan Kasaba: Turgutlu (Editör: Cüneyt Tanyeri), Turgutlu Ticaret Odası Yayını, 2015;
Salih Özbaran, Kasaba Yazıları (Fotoğraflarla hazırlayan Mehmet Gökyayla), Turgutlu Belediyesi Kültür Yayınları, 2021.
Yorumlar
Kalan Karakter: