“Kasaba” (Anılar, Fotoğraflar, Belgeler) - Ali ŞENTÜRK
Kasaba’nın isimsiz kahramanları - Sayı:43
BU teşkilatların haricinde Turgutlu’nun kurtuluşu için birçok kişinin bağımsız olarak mücadele ettiğini görüyoruz. Bu komitacılardan bilinenler; Parti Pehlivanla beraber dağa çıkan Giritli Küçük Hüseyin Efendi, Çakanoz Mehmet, Posta Müdürü Ferit Bey, İslam Kâhya, Arnavut Kazım, Ali Rıza, Arnavut Zeynel ve daha birçok komitacıdır.
Kasaba’nın milli kahramanlarından en önemlilerinden birisi Cevherizade Ahmet Hamdi (Öztarhan) denilebilir. Ahmet Hamdi Bey, Kurtuluş Savaşı döneminde oldukça önemli yararlıklar gösterir. O, Kasaba ve çevresinden elde ettiği bilgileri ileri hatlara ulaştırır. Aktarılan istihbarat bilgileri sonucunda düşmana baskınlar düzenlenir.
Mustafa Kemal’in Anadolu’ya geçmesi ve Türk mukavemetinin başarısının arkasında Karakol Cemiyetinin de katkıları vardır diyebiliriz. İttihat ve Terakki Partisi’nin liderleri yurt dışına kaçarken, geride kalan ittihatçılar Talat Paşa’nın da talimatıyla yeni ve gizli bir teşkilat olan Karakol Cemiyet’ini kurarlar. Bu cemiyetin gerçek liderleri (Kara) Kemal Bey ile Albay (Kara) Vasıf Bey’dir.2 Turgutlu halkının Cüher Hoca ismi ile tanıdığı Cevherizade Ahmet Hamdi Bey’inde bu teşkilatın içinde yer aldığı büyük ihtimaldir.3
Ahmet Hamdi Bey (Öztarhan), Kasaba’nın Hacı Muharrem Mahallesi’nde dünyaya gelir. Tahsilini Fatih Medresesi’nde tamamlar. Balkan ve Birinci Dünya Harbi’nin sıkıntılı dönemlerinde köyleri, kentleri
dolaşarak ordu ve donanma adına büyük yardımlar toplar. Bu nedenle payitahtın sevgi ve güvenini sağlar. Bu arada Mahmut Celalettin Bey’le sıkı bir ilişki kurar. İzmir müftüsü görevini yürütmekte iken 16 Ocak 1919 tarihinde, şeyhülislamlık emri ile görevden alınır.4
Özgür Karslı, Cüher Hoca’nın bilinmeyen yönlerini şöyle aktarır;
“Birinci Dünya Savaşı öncesi ülkede buğday sıkıntısı başlayınca; Talat Paşa İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin güvenilir bir kişisi olan Basri Bey’i, beş yüz bin Osmanlı altını tutarındaki vesaik ile Romanya’ya gönderir. Savaşın bitmesi ve Talat Paşa’nın yurtdışına kaçması üzerine Basri Bey, değerli emanetini Almanya’da bulduğu Talat Paşa’ya geri teslim etmek ister. Talat Paşa’nın elinde ise Mustafa Kemal tarafından 7 Kasım 1920 tarihinde gönderilmiş bir mektup vardır. Bu mektup da şu notlar yer almaktadır:
“.. Efendim; Bir süre önce İaşe Nezareti tarafından Macar ve Romanya’dan
buğday alınmak üzere gönderilen paradan kalan dokuz milyon levanın acil ihtiyaç nedeniyle, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti emrine aktarılmasını aracı olunarak, vatani mücadeleye mali yardımda bulunulmasını rica ederim..”
Talat Paşa Basri Bey’e; bu paraya, milli mücadeleye atılan Mustafa Kemal’in çok ihtiyacı olduğunu, paranın Atatürk’ün eline ulaşması gerektiğini söyler. Ancak o günün koşullarında bu meblağın Anadolu’ya geçmesi çok zordur. Talat Paşa, bu parayı Mustafa Kemal’e ulaştırabilmek için Basri Bey’e şöyle der:
“İzmir’de Cüher Hoca adıyla tanınan Ahmet Hamdi Bey’i (Öztarhan) bul ve onun göstereceği yolu izle” Basri Bey, Talat Paşa’nın talimatını yerine getirir ve para Muğla-Antalya yolu üzerinden, Mahmut Celalettin Bey (Bayar) ile Şükrü Bey (Kaya) aracılığı ile milli kuvvetlere ulaştırılır.” 1
TBMM Hükümeti, 3 Mayıs 1921 tarihinde kısa adı "M.M." (MİM MİM) olan
bir örgütü resmiyet
kazandırır. Asker ve sivil kesimden oluşan "M.M" örgütünün faaliyetleri, Anadolu'ya silah ve cephane kaçırılması, düşman karargâhlarına ve yabancı misyonerlere sızarak belge ve bilgi toplamaktır.2 Bu örgütün Kasaba üyelerinden birisi Cüher Hoca olmalıdır. Cüher Hoca, Müftülük görevinden alınmasının ardından eski Bursa kadısı Ali Rıza Efendi ile beraber Hisar Camii arkasında bir işyeri kiralayarak bu dükkânda ipekli kumaşı ticareti yapmağa başlarlar. Onların ticaretle uğraşıyor görüntüsü vermeleri doğal olarak iki din adamının “MM” grubunun birer parçası olduğu tezini güçlendirmektedir.3
Yurtseverlikleri tartışma götürmez Cüher Hoca (Ahmet Hamdi) ve Cinci Hoca lakaplı Cinnizade İsmail Hakkı’nın dostlukları İstanbul Fatih Medresesi’ne kadar uzanır. Her ikisi de bu medresenin eğitim kültürüyle yetişmişlerdir.4 Gerek Kasaba Müftüsü Hasan Basri gerek Rüştiye Mektebi Müdürü İsmail Hakkı ve Ahmet Hamdi, Kasaba (Turgutlu) Cemiyet-i İslamiye Teşkilatı’nın kurucuları olarak birçok öğretmeni kendi etraflarında örgütlerler. Milli birlik ve beraberliğin oluşmasında önemli roller üstlenirler. Bu yurtsever kişiler, dernek ve cemiyetlerin çalışmalarında aktif görevler alarak, hem nakit akışında hem de bölgeden elde ettikleri istihbarat bilgilerini yerel kuvvetlere aktarmada büyük roller alırlar. Bu öğretmenlerin yanında yer alan başka bir kişi daha vardır. Bu yurtsever kişi Turgutlu Müftüsü Hasan Basri Efendi’dir (Kutlu). Hasan Basri Efendi, 1885 tarihinde Turgutlu’da doğar. O, 14 Şubat 1919 tarihinde İzmir’de oluşturulan daha sonra Manisa’da hayata geçirilen Cemiyeti İslamiye Teşkilatı’nın kurucularından ve bu kuruluşun şubesini Turgutlu’da faaliyete geçiren kişilerdendir. Kendisi işgal süresince, ulusal egemenlik olmadan dini-manevi bağımsızlıktan söz edilemeyeceğini, son bağımsız Türk Devleti tarih sahnesinden çekilirse, minarelerde ezan sesinin, camilerde tekbirin duyulamayacağını dillendirir ve bu düşüncelerini de Turgutlu halkını aktarır. Turgutlu’da Kuvay-ı Milliye ve Milli Mücadele hareketlerinin mihrakını teşkil eder. O, Yunan işgal ve istilasına karşı, direnir. "Düşmana karşı koymak farz-ı ayindir!" felsefesini kabul edip, her kesimin işgale karşı koymasını ister. Savaştan dönen askerleri, öğretmenleri, kasabalı, gençleri çevresinde toplar, önderliğini yaptığı cemiyet kanalıyla bir direnme gücü yaratır. Bu nedenle Yunanlı subaylar tarafından feci şekilde dövülür.
Ali Şentürk
Cep: 0537 714 25 35
(Devam edecek)
Yorumlar 1
Kalan Karakter: