Kamp günlükleri-4
TURGUTLU Zirve Dağcılık Spor Kulübü Semih Çolak, Hasan Dağı kış faaliyetini gazetemize anlattı.
Çolak şu ifadelere yer verdi: “Herkese merhaba. Uzun zamandır beklediğim Hasan Dağı faaliyetinin tarihi ( 08/09 Nisan ) belli olduğunda epey üzülmüştüm açıkçası.Anadolu’nun ortasında tüm heybetiyle yükselen 3268 metre yüksekliğe sahip Hasan Dağı’na açıköğretim sınavlarım sebebiyle gidemeyecektim.Derken faaliyete günler kala ikinci üniversite ve açıköğretim sınav tarihlerinin ertelendiğini ve sınavların online yapılacağını belirten bir mesaj aldım.Tahmin edeceğiniz gibi hemen telefona sarılıp faaliyet sorumlusuna “katılıyorum” bilgisini verdim.Daha önce iki kez kış bir kez de yaz zirvesi yaptım Hasan Dağı’na.Bir defa da bize izin vermedi ve 3000 metreden geri dönmek zorunda kaldık.Bakalım bu sefer ne olacak diye düşünmeye başladım. Her gittiğim dağda zirveye çıkmak, kulübümüzün flamasını açmak, ilçemizi orada temsil etmek öyle büyük bir gurur ki bunu size anlatamam !
Her zaman olduğu gibi hazırlıklarım hafta içi başladı. Çok komforlu bir kamp olacağı için malzemem az. Evet, daha önce bahçesine çadır kurduğumuz Karbeyaz otelde bu sefer konaklama yapacağız.Yenilenen ve kullanıma açılan oteli de merak etmiyor değilim.Metruk halini gördükten sonra odasında kalacak olmak değişik bir duygu.
Beklenen gün geldi, çattı. Cuma akşamı iftar yemeğimiz ve ardından kulübümüzün ilk Genel Kurulu var. Aksaray otobüsümün saati 22:00 . İftarın ardından hızla genel kurul düzenimizi aldık.Yeni kulüp organlarının seçimi yapıldı.Turgutlu Zirve Dağcılık Spor Kulübü’nün yeni yönetim kurulu üyelerinden biri olarak katılımcılardan müsade isteyip otobüse yetişmek üzere evin yolunu tuttum.Son hazırlıkları yapıp garaja ulaştım.Asker uğurlamalarıyla birlikte otobüsü beklemek keyifliydi.Yine bir otobüs klasiği ,faaliyet sorumlumuz ve aynı zamanda rehberimiz Cemalettin Ağabeyle önlü arkalı güzel bir yolculuğun sonunda Aksaray otogarındayız.Tüm ekip toplandıktan sonra servisimize binip son alışverişler için markete uğradık.Ardından Helvadere yoluna doğru hareket ettik.Yol üzerinde eşsiz Hasan Dağı manzarasını fotoğraflamak için birkaç kez durduk.Karbeyaz otele 1 km kala ise aracımızdan indik ve otobüs yolculuğumuzun mahmurluğunu otele kadar yürüyerek attık.Otele vardığımızda odalarımıza yerleştik ve bizim için hazırlanan kusursuz bir kahvaltı sofrasında 2 saat vakit geçirdik.Sonrasında ip birliği ve olası bir düşme esnasında kazmayla durma eğitimi için uygun bir alana yürüdük.Eğitimi tamamlayıp akşam yemeği için otele döndük.Leziz bir yemeğin ardından teknik toplantımızı yaparak saat 03:00 te tırmanışa başlamak üzere odalarımıza çekildik.Oda arkadaşım Savaş Ağabey ile zirve çantalarımızı hazırladık.Son kontrolleri yaptık ve alarmlarımızı kurduk.
Bu sefer saat 02:00’de sıcak tulumdan soğuk çadıra kalkmadık.Gayet sıcak bir odaya uyandık.Hazırlıklarımızı yaptık ve Klasik Doğu Rotasından olacak şekilde tırmanışa başladık.Beş patili dostumuz (Malak Ailesi) da bizimle beraber yürümeye başladı.Rehberimiz Cemalettin Ağabey artçı olmamı uygun gördü; o önde ben en arkada 10 artı 5 kişilik ekibimiz yavaş tempoda kısa su ve nefes molalarıyla yükselmeye başladık.Yükseldikçe artan rüzgar ve derinleşen taze kar bizi epey zorlayacağa benziyordu ve doğrusu zorladı da.Gün yavaş yavaş ağarırken diğer rotalara göre daha uzun,ancak riski daha az olan klasik rotayı tercih etmekle doğru karar verdiğimizi düşünmeye başladım.Sırayla yapılan iz açma işi kar derinleştikçe ekibi iyice yordu derken rehberimiz sağolsun iz açıcı olarak beni öne çağırdı.Yaklaşık 50-60 cm derinlikteki yumuşak karda yüksek eğimde iz açmak itiraf etmek gerekirse bir süre sonra beni de yordu.Daha önce zirveye çıktığım için zirveye az kaldığını biliyorum ancak dik çıkmamak adına zaman zaman S-Z çıkışı dediğimiz çıkışlarla eğimi azaltıp yolu uzatmak zorunda kalıyorum.İz açma işini bir başka arkadaşa devredip biraz dinleniyorum.Bu arada batonu bırakıp kazmayla yola devam ediyorum.Bir kez daha öne geçip iz açtıktan sonra gerilerde kalıyorum.Grup olarak dinlenme kararı alıyoruz. Rüzgar da şiddetini iyice arttırıyor.Az da olsa soluklandıktan sonra rehberimiz önde ben arkasında grubu yönlendirirken, derin kar yerini kaygan kayalıklara bırakıyor ve tırmanış yavaş yavaş tehlikeli bir hal alıyor.Kaydığımı ve dengemi zor sağladığımı hissediyorum.Kayınca tedirgin olup, panikleyen Müge’ye eşiyle beraber yardım etmeye çalışıyoruz.Onu sağlam bir zemine almaya çalışırken kayıyorum ve düşerken kazmamı saplamaya çalışıyorum ama kayalar müsade etmiyor.Tam artık duramayacağım derken kazmamı iki elle kuvvetlice saplıyorum ve duruyorum.Mügenin korkusunu bana bakışından anlıyorum.Yaklaşık 10 dakika kazmanın gücüyle yatarak durabildim. Rüzgardan kafamı kaldıramıyorum. O fırtına ve tipide kramponlarını takan Oğuz Ağabey’in verdiği güvenle kazmayı saplaya saplaya kendimi güvenli bir yere alıyorum. Soluk soluğa kalmışım.Ellerim üşümüş. Toparlandıktan sonra kramponlarımı takıp ekibe dahil oluyorum. Malak Ailesi bile fırtınada üşüdü. Yine tek sıra halinde ve disiplinli bir şekilde kramponların da desteği ve gücüyle tırmanışa devam ediyoruz.Veee sonunda saat 11:00 de tüm ekip zirvedeyiz.Tabi bu zirvede yol arkadaşlarım Tenzig ve İbiş de bize eşlik ediyor. Saatteki hızının 34-40 km olmasını beklediğimiz rüzgar, 80-90 km’lere çıkınca zirvede çok fazla duramıyoruz.Zor da olsa hatıra fotoğraflarımızı çekip inişe geçiyoruz.
Hep söylediğim gibi iniş her zaman daha zor oluyor. Yine zirve disipliniyle ve iyi bir ekip olmanın verdiği birliktelikle yavaş bir tempoda; havanın sakin olduğu bir yerde soluklanıyoruz.Kramponlarımızı çıkarıp batonlarımızın desteğiyle sağlıklı bir şekilde otelimize ulaşıyoruz.
O da ne ; çadırlar yok. Evet bu faaliyetin en keyifli yanlarından biri de kampa dönünce çadır toplamamak oldu.Odalarımıza geçip kıyafetlerimizi değiştirdik.Faaliyet sorumlumuz başarı sertifikalarımızı takdim etti.Saat 17:00 de yine bizim için özel olarak hazırlanan yemeklerimizi yedikten sonra Karbeyaz Otel’e , canayakın işletmecilerine ve bizimle zirveye kadar gelen Malak ailesine veda ederek bizi bekleyen servisimizle garaja gidiyoruz.Saat 20:00 otobüsünde mışıl mışıl uyuyarak memleketlerimizin yolunu tutuyoruz... Bu faaliyet bize ekip olmanın önemini, eğitimin gerekliliğini ve malzeme kalitesinin dağcılığın olmazsa olmazlarından biri olduğunu öğretiyor. Bakalım bir dahaki maceramızda rotamız neresi olacak? Bekleyelim, görelim...
Haber Merkezi
Yorumlar 1
Kalan Karakter: