Turgutlu (Kasaba)'da Kaybolan Zanaatlar
Turgutlu Belediyesi Kültür yayınları dizisi içinde çıkan yeni bir kitapla karşı karşıyayız: Kaybolan Meslekler: Turgutlu'da Tarım Toplumundan Sanayi Toplumuna Geçiş Sürecinin Sosyolojisi (Ocak, 2021).
Başlıktaki ilk iki sözcük, doğal olarak sıralanan meslekler için geçerli bir tanım. Ancak, sözü edilen "meslekler" için "zanaat" (hatta "sanat") sıfatının dışlanmaması, daha kolay yapılabilen işlerden ayrı tutulabilmesi için dikkat çekmenin gerekli olduğunu düşünüyorum. İşin, ustadan çırağa geçen becerinin, hünerin, ardında hiç de küçümsenmeyecek emeğin ve öğrenimin bulunduğu varsayıldığında, onları (belki de herbirinin ayrı ayrı) zanaat/sanat düzeyinde değerlendirilmesi düşünülebilir.
İkinci cümlenin çağrıştırdığı, bir tarih sürecinin sosyolojik ayrıntılarına ve kuramına değinilmiyorsa da, eser, Turgutlu'da (Kasaba'da) zamanla yitirilen mesleklerin ustalarıyla yapılan söyleşiler, zanaatın ince noktaları ve onlara ait görsel malzemelerle donatılmış olması bakımından çok değerlidir.
Edebiyat dünyasında yeri bulunan hemşehrim Hayri Bökü'nün -hem doğduğu ve yetiştiği ortamın bir görgü tanığı hem de tarihsel derinliklerine inmek isteyen bir araştırıcı olarak- yaptığı bu çalışma, yerel bir tarihin sosyolojik dünyasına ilişkin çok önemli bir katkıdır. Kendisini içtenlikle kutlarım. Bakınız ne yazmış Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Gökyayla, kitabın Önsöz'ünde:
"İnsan biraz da yaşadığı yere benzer; doğduğu, büyüdüğü topraklarda şekillenir. Dolayısıyla Hayri Bökü'nün elimizdeki çalışması, parçadan bütüne, bireyden topluma ilerleyen bir şekilde bizlere, benzediğimiz şehrin mazisini anlatıyor. Böylesi önemli bir çalışmaya imza attığı için Turgutlulu olarak Hayri Bökü'ye teşekkür ediyor ve bu çalışmanın alanında yapılacak yeni araştırmalara vesile olmasını temenni ediyorum".
Bökü'nün derlemesinde 31 meslek (zanaat) sayılmış; "erbabı" (ustaları) ile yapılan konuşmalar fotoğraflarla bezenmiş. İnsanların kimliklerine damga vuran niteliklerden biri sayılan mesleklerin yitirilmesiyle bu kimlikler öksüz kalmış. Kitap anımsatıyor, öğretiyor, seyrettiriyor, keyif veriyor; ama bir o kadar da iç çektiriyor. "Neler kaybettik, neler kazandık" sorusunu kafamıza/kafanıza nakşediyor.
Sosyolojik saptamalara göre bir insanın kimliğinde iş hayatının (burada ele alınan "meslekler" bağlamında) çok önemli bir yer tuttuğu bilinmektedir. Genetik özellikleri ayrı tutarak söylenebilir ki aile terbiyesiyle başlıyor bu oluşum. Derken çevrenin, başka bir ifadeyle sokağın, mahallenin, ardından okullardaki yaşamın etkisi devreye giriyor. Devamında sahip olunan iş dünyası, edinilen meslekler, kişiyi olgunlaştırıyor; kimliğini daha anlamlı bir niteliğe büründürüyor; benlik kavrayışını yeni baştan düşünmeye ve tasarlamaya zorluyor. Kimlikler, başkalarında beliren imgeler ve imajlar, yani başkalarınca tasavvur edilen nitelikler önem kazanmaktadır burada; ve o imgeler bir kişinin, kurumun veya toplumun özellik kazanmasında belirgin öğe durumundadır . İşte benim de, şu anda, geçmişe yönelik ve meslekleri/zanaatları temel alan düşüncelerim, görgü tanığı olarak- devreye girmekte.
Benim gibi, 80. yaşını tamamlamış ya da o civardaki kişilerin, veya daha fazla gün görmüşlerin gözleri önünde veya zamanında yitirilmiş, sonraki kuşakların dinledikleri ve okuduklarıyla aşina oldukları bu süreç, hiç şüphesiz, Turgutlu (Kasaba) tarihinin zenginlik kaynağıdır. Tarihin siyaset, savaş, saray, devlet gibi konu başlıkları içinde çok az yer bulmuş ve çok az konuşturulmuştur bu değerler; çocukların ve gençliğin okullarda ellerine verilen tarih kitaplarının üvey evladı olmaktan kurtarılamamıştır.

Unutulmamalıdır ki: şimdiki zaman, daha doğrusu içinde bulunup değerlendirdiğimiz ve etkisinde ve katkıda bulunduğumuz süreç, yaşanmış bir zaman boyutunu da içermektedir; geçmiş ile bütünleşmektedir. Şimdiki zaman için "çok daha eski deneylerin farklı derecelerdeki uzantısıdır" demişti ünlü Fransız tarihçi Fernand Braudel. Bu bağlamda düne ait olayların ve olguların günümüzdeki dünyayı açıklanmasında çok büyük payı bulunmaktadır. Hayri Bök'nün sözünü ettiğimiz bu çalışmasının içeriğini günümüze taşıdığı etkilerle değerlendirmesi büyük bir önem taşımaktadır. Deneyim vardır, gurur vardır, pişmanlık vardır içinde.
Elimizdeki kitap küçük bir albüm ama içindekiler yakın geçmişin sosyolojik bir taramasını yapıyor; yaşama damga vurmuş bazı meslekleri (zanaatları) alfabetik sıralamayla sunuyor. Bu bakımdan geçit resmi gibi sıralanmış zanaatkârlar; fotoğraflar ve yaşam öyküleri. Ustadan çırağa geçen -gerek aileden devralınmış gerekse zorunlu/çırak olarak veya arzu edilerek, imrenilerek- becerilerle geliştirilen bu iş kollarını daha sonraki yazılarımda yansıtmak umuduyla.
Yorumlar
Kalan Karakter: