HARAMİLERİN SALTANATI
Yiyin efendiler yiyin, bu iştah sofrası sizin
Doyuncaya, tıksırıncaya, patlayıncaya kadar yiyin.
Efendiler, pek açsınız, bu çehrenizden bellidir
Yiyin, yemezseniz bugün, yarın kalır mı kimbilir?
Şu nimetler sofrası bakın, gelişinizle nasıl övünür?
Bu hakkınızdır gazanızın, evet o hak da elde bir
Yiyin efendiler yiyin, bu iç açıcı sofra sizin
Doyuncaya, tıksırıncaya, patlayıncaya kadar yiyin..."
Eskiden hükümetteki bakanların devlet mallarını yakınlarına peşkeş çektiklerine tanık olurduk. Kimi bakanların başı bu yüzden zaman zaman yargı ile derde de girmişti...
Sonraları, kendileri bakan olmasalar da, kendileri tarafından yakın dostlarına veya akrabalarına devlet malları ve ihalelerini peşkeş çekmelerine de tanık olmaya başladık. Her defasında bu dostlar ve yakın akrabaların ya da yandaşların başları dertten kurtarılıverdi...
Toplum olarak alıştık, alıştırıldık bunlara. Kanıksadık. Sistem bu, düzen böyle çünkü! Düzenin adı bu: Vurgun düzeni!
Tevfik Fikret'in yukarıda aktardığım "Han-ı Yağma" adlı şiiri de, işte böylesi vurgunculara atfen yazılmış. Bugünkü duruma "cuk" diye oturan bir şiir olduğundan, bugünkü vurgunlar ve vurgunculara da iyi bir atıfta bulunduğu düşüncesiyle, bu şiirle başlamak istedim yazıma.
Türkiye'deki "vurgun düzeni", AKP ile birlikte yeni bir sürece daha girdi. Vahşi kapitalizm boyutunu, halkımıza ve memlekete şimdi AKP iktidarı ile birlikte yaşatıyor sermaye düzeni. "Talan" etmeyi de içeren bir vurgun ve soygun dönemi yaşanıyor şimdi. İşin içinde bir "talan" da varsa, bu defaki vurgun ve soygunlar biraz da "haydutça" yapılıyor demektir. Manisa'da yurttaşların Sümerbank'ın peşkeş çekildiği ve başında da Manisa Belediye Başkanı Bülent Kar'ın bulunduğu OGG (Ortak Girişim Grubu)'nun 47 ortağı için niçin "47 haramiler" dediğinin bir anlamı da burada yatıyor. "Harami" deyimi, AKP'nin vurgun ve soygun tarzını gerçekten de iyi açıklıyor doğrusu.
Düzenin yapısı her ne kadar halkın her daim soyulmasına kurgulanmış bir "vurgun düzeni" olsa da, AKP iktidarı ile birlikte bu soygun düzeninin bir çok "ilk"lerini de yaşıyor Türkiye. Örneğin; daha öncekiler gibi iktidarda oldukları zaman içinde "yolsuzluk, vurgun ve soygun dosyası" sahibi olmadılar. AKP'liler, daha önceden zaten var olan o kendi dosyalarıyla birlikte iktidara geldiler. Bu bir "ilk"ti. Bu yüzden de iktidara gelir gelmez, hemen ilk iş olarak kendilerini haklarında açılmış bu dava dosyalarından kurtaracak tedbirleri ve yasaları çıkartarak işe başladılar. Maliye Bakanı Unakıtan'ın kendisini ve yandaşlarını yolsuzluk davalarından kurtaran yasalar çıkartması da bir "ilk"ti.
Ayrıca, "dokunulmazlıkları kaldıracağız" diye halktan iktidar isteyip, iktidar olur olmaz da "Hayır, kaldırmayacağız" demeleriyle de çok anlamlı bir "ilk"e daha imza attılar. Ama toplum bu vurgun düzeninin mağduru olmaya yıllardır o kadar alışmış, alıştırılmış ki, artık herşeyi kanıksamış olduğundan, buraya kadar herşey düzen gereği kendi seyrinde gidiyor gibiydi. Taaa ki, bu kezki vurguncuların aynı zamanda "talan" gibi bir niyetleri olduğu sezilinceye kadar...
Bu iktidara sadece "vurgun ve soygun" yetmiyor çünkü. İçlerindeki cumhuriyet düşmanlığı ve cumhuriyet devrimlerinden rövanş alma niyetleri, ihtirasları ile bir araya gelince, iktidarlarını da cumhuriyetle birlikte kazanılmış tüm değerleri talan edercesine bir yok etme hedefine götürüyor. Ne var ki, hem vurgun, hen de talan bir arada olunca, bunun adı sadece "soygun" değil, Manisalıların dediği gibi "haramilik" oluyor.
İşte bakın şimdi de yakın örnek: Deniz Feneri olayını yazmıyorum, ama TBMM’deki bütçe görüşmeleri sırasında Kemal Kılıçdaroğlu’nun gündeme getirdiği Kayseri vurgunu. Başını AKP’nin Büyükşehir Belediye Başkanının çektiği iddia ediliyor. Bu iddia bile AKP’nin nasıl bir düzen kurduğu ve nasıl bir düzen hedeflediğini yeterince kanıtlıyor.
Saltanat peşindeler! Hanedanlık düzeni! Ya da haramilerin saltanatı!
Böyle bir saltanat düzeni için de, soygundan vurguna kadar herşey yapılırken, ayrıca bir de zaten "işlevi bozuk" olan cumhuriyetin "yapısı"nı da değiştirme ihtiyacı duyuyorlar. Bunun bir yolu da "başkanlık sistemi!" Şimdi, cumhurbaşkanını halkın seçmesi tuzağıyla, aslında halkı uyutularak, aniden veya çaktırmadan başkanlık sistemine geçişin formulleri denenmek isteniyor.
Peki bu toplum böyle bir tuzağa düşer mi?
Haramilerin neden bu ülkede hep iktidar olduğu anlaşıldıysa, düşmez!
Metin Sert
E-mail : metinsert25@hotmail.com
Web : www.metinsert.tr.gg
Yorumlar
Kalan Karakter: